9

603 22 0
                                    

Zayn Malik

Ellerim saçlarını okşarken kafasını göğsüme yaslamıştı. Londra'ya geleli birkaç saat olmuştu.

On gün sonra onu ilk kez gördüğümde yüzünde daha önce görmediğim bir bitmişlik vardı. Psikolojik olarak zor günler geçiriyordu.

"Onu uyandırmaya gittim ama çok soğuktu. Üstüne bir umut ile birkaç örtü örttüm ama işe yaramadı. Ölmüştü."

Geldiğimizden beri doğru düzgün kurduğu ilk cümle karşısında ne diyeceğimi bilemedim. Kızı topyekûn delirtecektik.

"Bana hayatı her zaman kolaylaştırmak isterdi. Giderken her şeyi üstüme yıktı. Bu hiç adil değil."

"Herkesin sınavı farklıdır, Mira. Daha kötülerini yaşadığına eminim."

"Senin sınavın ne Zayn?" Konuyu dağıtmak adına sorduğu soru vicdanıma bir bıçak gibi saplandı.

"Bi-bilmiyorum." Her katil arkasında mutlaka bir iz bırakırdı.

"Günün sonunda burada uyuyacaksam tüm acılara katlanabilirim. "dediğinde içim bir değişik oldu gülümsedim.

"Acı benden gelse bile mi?"

"İhanet yoksa sana her zaman gelirim." Sesinde ki netlik ve gerçek dudaklarımı titretti.

"Hadi uyu." Onun uykuya dalması uzun sürmemişti ama benim boşluğa dalıp gitmem tüm gece sürdü.

***

Mira Saruhan

Unutmak insanın yaradılışında vardı bunu değiştiremezdiniz. En çok da canımı sıkan nokta bu olmuştu. Birilerini kaybediyorduk zaman ya geçiyor ya geçmiyor gülüyorsunuz ve kaldığınız yerden devam ediyordunuz.

Her zaman ki gibi takımları giymiş oradan oraya koşturuyordum. Eskisinden daha riskliydim ve gözüm bir şeyi görmüyordu. Biri dışında!

Zayn...Bana aşkı öğreten adam.

Belki hayatta her şeyi öğrenmiştim ama sevgiyi öğrenememiştim.

Onunla bir yola çıkmıştık ve bu sefer gözlerim kapalıydı. Beni nereye sürüklerse ben orada olacaktım. Hayatta her zaman kontrol sağlayamazdım ya!

Ona tüm kalbimle güveniyordum. Ya da güvenmek istiyordum.

Sevgi varsa güvende olmalıydı değil mi?

Son durumlar hakkında kritik yapıyorduk. Toplantı odasındaydık.

"Artık hata yapmak gibi bir lüksümüz yok. Dengeler değişti. En iyisi için çalışmamız lazım!" Dedim çalışma arkadaşlarıma.

"Ramiz Bey'in ölümü hisselerde değer kaybına sebebiyet verdi. İlk önce bunu toparlamamız gerekli." dedi Chris.

"Harika! O zaman iyi bir reklama ihtiyacımız var. Bu iş sende, Chris. Önemli olan noksan tarafımızı bilmemiz." dedim ve elimde salladığım kalemi sertçe bıraktım.

"Birkaç ay dişinizi sıkın. Sizi temin ederim ki yıl sonunda United Lojistik diye bir şirket kalmayacak." dedim ve toplantıyı bitirdim.

Gözümü karartmış, onlardan gelecek hamleyi bekliyordum. Ne taraftan oynuyorlarsa daha kötü bir şekilde onların dilinden oynamaya kararlıydım.

Odama döndüğümde masamın üstün de siyah bir kutu vardı. Merakla kutuyu açtım ve içinden bir küçük kutu ve kırmızı bir gül çıktı.

Zayn!

Diğer kutuyu açmadan FaceTime dan hemen adının üstüne tıkladım. Birkaç çalışta açtı. Daha sabah yanımdaydı ama özlemiştim.

"Hey!"

"Nasıl gidiyor?" Diye sordu.

"Olması gerektiği gibi. Hediyeni aldım, daha açmadım ama...teşekkür ederim, Zayn!"

"Hediye mi?" Anlamayan bakışlarla bakıyordu göndermemiş miydi?

"Kırmızı gül ve bir kutu. Sen göndermedin mi?"

"Hayır. "dediğinde yüzünde sinirli bir ifade oluştu. Telefonu masanın üstüne koydum ve kutuyu açmak için aldım.

"Bekle, açıyorum." Stüdyo gibi bir yerdeydi. Tam kestiremiyordum.

"Hadi, Mira!" Sabırsızca telefondan bağırdığında paketi açtım.

Yanılmıştım.

Bu bir hediye değildi.

Çünkü kimse size bir mermi göndermezdi.

Kırmızı gül de öylesine gönderilmemişti.

"Ne oldu? Ne oldu, Mira?" Endişe sesine yansımıştı.

"Biri beni tehdit ediyor, Zayn." Dudaklarım kurumuştu. Bu kadar açık ve net bir şekilde oynayacaklarını düşünmemiştim.

"Bu gül değil. Kan." Elim de ki kırmızı gülü gösterdim.

"Bu da ölüm." Mermiyi görür görmez kısa bir an bakıştık ve ekran karardı. Yanıma geldiğini biliyordum.

Appreicate |MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin