14- Special Episode

65.9K 4.2K 2.3K
                                    

"Aşk, birbirine bakmak değil; birlikte aynı yöne bakmaktır." Demiş, Antoine de Saint-Exupery.

Aşkı bulmak kolaydır, farketmek zordur. Yıllarca aşkın içinde yaşayıp, onu farkedemeyebilirsiniz, tıpkı benim gibi.

Birini ilk gördüğünüzde, onun hayatınızın aşkı olacağını anlayamayabilirsiniz. Bu normaldir, kim bilebilir ki, karşısında duran kişi ile gecelerini, gündüzlerini paylaşacağını? Kim bilebilir, onun tanışmak için oynattığı dudaklarının günler, aylar, yıllar sonra senin dudaklarının üzerine kapanacağını?

Kimse, ilk görüşte aşk değilse bu, kimse bilemez.

Ben de Taehyung'u ilk gördüğümde hiçbir şeyin farkında değildim. Korurdum, kollardım, ama düşüncelerimde yer etmezdi, mesela o konuşurken dudaklarına odaklanmazdım, ödül törenleri için giydiği kıyafetleri süzmezdim, rüyalarıma girmezdi ya da yemek yedi mi yemedi mi diye düşünmezdim ilk başlarda.

Hem bedenim, hem düşüncelerim onu arzuladığında farkına vardım bir şeylerin, yanlış olduğunu düşündüğüm ama engelleyemediğim duyguların.

Aşkınızı farkettikten sonra, sizi daha da zor bir etap bekler, aşkınızın sizi farketmesi.

Ben çok zorlanmadım, Taehyung hep benim farkımdaymış zaten, nerden mi anladım?

Hadi ama, korumanız havuzda sizi öpecek kadar yaklaşsa ve size sarılıp "bana arkanı dönme" dese sizin "Ne bu münasebet?" Falan demeniz gerekir. Taehyung bana bunu yapmadı.

Ama eğer sizin aşkınız sizi görmekte zorlanıyorsa, iyi şanslar dilerim. Bazen tanrı herkese eşit yollar göstermiyor.

Saat sabahın beşiydi, birazdan Taehyung'u uyandırmam gerekiyordu. Sete gidecektik ve Taehyung'u en iki saat önceden uyandırmak en mantıklısıydı, bilirsiniz, bir saatte falan anca uyanıyor.

Aklıma gelen fikirle, onu daha da önceden uyandırdım. Çünkü eğer aklımdakini yapacaksak, biraz daha zamanımız olması gerekiyordu.

Her ne kadar beyazlar içinde uyuyan sevgilimi, Taehyung'unu uyandırmak istemesem de, ona bir özür borcum vardı ki bu, bir gün konuşmamamıza neden olan bir şeydi.

Yanaklarını, saçlarını, dudaklarını sevdim, yine de uyanmadı, dediğim gibi, biraz uykusu derin biri.

"Uyan, sevgilim, uyanman gerek." Dedim ellerim hâlâ saçlarındayken.

Hafifçe gözlerini açtı, bakındı, gerindi, esnedi. Hepsini izledim, hepsini hafızama kaydettim, birdaha hiç unutmak istemiyordum.

"Saat kaç?" Diye sordu bana, ben de ona "Beş." Diyerek kısa bir cevap verdim.

Aldığı cevaptan memnun olmayacak ki, sırtını dönüp tekrar gözlerini kapattı, onu çok önceden uyandırmıştım.

"Taehyung işimiz var, uyanman lazım." Dediğimde, yüzünü bana dönmeden cevap vermişti.

"Ne işi?"

"İş işte, kalk." Dediğimde, kalkmasını beklemeden belinden kavrayıp onu kucağıma almıştım.

O da bu durumu anlayamamışçasına, hızlıca gözlerini açıp, kendine geldi.

"Jungkook?" Dedi bana, şaşkın çıkan sesiyle.

İlk başta ona cevap vermedim, güzel kokan boynuna, birkaç gün önceki sevişmemizden izler kalan boynuna küçük öpücükler kondurmaya başladım.

Öpücüklerimi "Efendim, güzelim?" Dedim ona, alay edercesine.

Şaşkındı, çok şaşkındı, uyku sersemliğinin verdiği etkiyle neler olduğunu anlayamıyordu ki bu onu daha da sevimli yapıyordu.

Ünlü, asi aktör Kim Taehyung, ha? O an kucağımdaydı, ve ben ona 'bebeğim.' diye sesleniyordum. Tekrar düşünün.

"Bu güzel uyandırma servisinin sebebi nedir, öğrenebilir miyim?" Demişti bana, biraz daha kendine geldiğinde.

Yan oturduğu kucağımda yerini düzeltmiş, bir bacağını vücudumun diğer tarafına atıp, ellerini boynuma sarmıştı.

"Evet, evet tabii öğrenebilirsin güzelim. Sana hâlâ bir özür borcum var, onu ödemem için biraz daha erken kalkman gerekiyordu." Dedim ona.

O an, anladı. Başka hiçbir şey dememe gerek kalmamıştı çünkü beni en iyi o anlardı, onunla konuşurken çok fazla açıklama yapmama gerek kalmıyordu.

Dediğim gibi, başka bir şey dememe gerek kalmamıştı. Onu sadece kalçalarından kavrayıp, banyoya taşıdım. Sesini dahi çıkarmadı, sadece gözlerimin içine huzurla, mutlulukla baktı.

Banyoya geldiğimizde, hızlıca üstündekileri çıkarttı, ben de öyle.

Küvetin içine girdiğimizde de durum değişmedi, hâlâ kucağımdaydı, hâlâ elleri boynumdaydı.

Evet, ona daha önce hiç dokunmadığım kadar dokundum.

Ve evet, o da bana daha önce hiç dokunmadığı kadar dokundu.

Vücutlarımızı ikinci kez birleştirdik, ancak dudaklarımız kaç kere birleşti onu saymadım, sayılamayacak kadar çok, sadece bunu bilseniz yeter.

Canını acıtmamak için çok uğraştım ama o hep daha fazlasını istedi, ben de ona daha fazlasını verdim.

İyiki ev, şehrin tepesindeydi. Yoksa tüm nüfus bizim inleme seslerimizi duyabilirdi.

Çok yorulmuştum, çok yorulmuştu. Ama eminim ki o daha çok yorulmuştu. Bu yüzden onun vücudunu bizzat ben yıkamış, saçlarını bizzat ben şampuanlamıştım.

O banyoda kaç saat geçirdik bilmiyorum, ancak setin iptal olmasına yetecek kadar olduğu kesindi.

Duştan çıkıp çıplak vücudumla telefonumu kavramıştım, gereken konuşmaları yapıp, o günkü seti iptal ettirmiştim.

"Eğer bir daha banyoda sevişeceksek, bence bunu setin olmadığı bir gün yapalım, yoksa kesinlikle set iptal oluyor." Diyerek gülümsemiştim ona.

O da beni gülümseyerek onaylamış, vücudunu bornozuna sarmıştı. Ardından benim bornozumu da bana giydirip, saçlarımı elindeki havluyla kurulamıştı.

Yanaklarını kavrayıp az önce ateşli bir sevişme yaşamamışızcasına masum bir öpücük kondurmuştum dudaklarına, o da burnunu burnuma sürtmüştü.

Aşkta mantık aramayı bırakmıştım, o yüzden davranışlarımız bana hiç de garip gelmiyordu.

Birkaç saat bornozla yattık, yatağımızda.

"Taşınalım." Demişti bana birden. Nedenini anlayamamıştım.

"Neden?" Diye sormuştum.

"Hâlâ senin bir odan var bu evde, bize dair hiçbir iz taşımayan bu odada yaşıyoruz beraber, sevmiyorum." Dedi, dudaklarını büzüp memnuniyetsizliğini göstererek.

Küçük bir kahkaha attım.

"Dah iyi bir fikrim var," dedim, ilgisini çekmişti.

"Evi tekrar düzenleyelim, senden, benden, Yeontan'dan parçalar olsun. Böylesi daha iyi olmaz mı?" Dediğimde, gülümsemişti.

İkimizin de sarılarak yattığı yatakta kucağıma çıkıp, dudaklarıma yapışmıştı.

Bir şey demedim, bunun evet demek olduğunu biliyordum, dediğim gibi, çok konuşmamıza gerek yoktu.

Onu seviyordum, beni seviyordu.

bunların da ötesinde, ben Kim Taehyung'a kimseye veremeyecek kadar aşıktım.

Ben onun korumasıydım, ben onun aşkıydım. Zaten bu yüzden, kimse önümde duramazdı.









******

:)

gangsta 𐤀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin