Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, tatillerinin de sonu vardı ve bu eve döndükleri anda tescillenmişti.
Ve ayrılık zamanı gelmişti, Yoongi'nin çok fazla zamanı yoktu. Onu bekleyen bir tur vardı ve Jungkook ve Taehyung'a veda etmesi gerekiyordu.
Jungkook, arabadan bavulları çıkarırken, Taehyung durumu farketti ve arkadaşına dolu gözlerle bakmaya başladı.
Bu tur, onları birbirlerinden koparmıştı. Daha önce hiç birbirlerinden bu kadar uzak kalmamışlardı ve ayrılık vakti yine gelmişti işte.
"Yoongi Hyung!" Deyip kolları açık hyunguna doğru koşup, sarıldı. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
"Seni özleyeceğim, Taehyung." Demişti Yoongi, kafasını arkadaşının saçlarına gömerken.
Taehyung hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış, "Sakın bir daha benimle konuşmayı kesme! Çok kötüsün, aptal." Demişti kesik kesik, konuşacak gücü kendinde zor buluyordu.
Jungkook, onları izlerken gözlerinin dolduğunu farketti ve yanındaki arkadaşına döndü, Jimin çoktan ağlamaya başlamıştı ve Jungkook'a bakıyordu.
"Gel buraya." Demişti Jungkook kollarını açarken, Jimin de minik adımlarıyla Jungkook'a yürüyüp, kollarının arasına girmişti.
Vedalar can yakıyordu, üstelik her seferinde daha çok.
"Kaptın gül gibi Hyungumu, gidiyorsun ha?" Demişti Jungkook dalgaya vurmaya çalışırken, boğazındaki sızıyı görmezden geliyordu.
"Jungkooooook!" Diye bağırıp, daha da sıkı sarılmıştı Jimin. Onlar hiç ayrı kalmamıştı ki, aynı şehirdeydiler, az çok buluşabiliyorlardı. Bu ayrılık hepsi için fazlaydı.
Ayrılmaları gerekiyordu çünkü Yoongi ve Jimin'in yetişmesi gereken bir uçak vardı. Her ne kadar gitmek istemeseler de, veda vaktiydi.
Yoongi, ağlayan Taehyung'u tutup, Jungkook ile de sarılmıştı, o sırada Jimin de Taehyung'a doğru koşuyordu.
"Ona iyi bak." Dedi Yoongi Jungkook'a, Jungkook da gülümseyip, "Zaten bunun için buradayım." Dedi ve Yoongi'ye tekrar sarıldı.
Hepsi son kez sarıldı. Sonra da Jungkook Taehyung'u kolları arasına alıp, Yoongi ve Jimin'in arabaya binişini izledi.
Yoongi kornaya basıp, son vedasını da gerçekleştirmişti. Evin bahçesinden çıkmış, bir süre sonra da gözden kaybolmuşlardı, hepsi bu kadardı, gitmişlerdi.
Jungkook, göğsünde ağlayan sevgilisinin saçlarına öpücükler bırakıp, onu kucağına almıştı. Taehyung uzun süre sakinleşecek gibi durmuyordu ve ağlayabileceği en iyi yer, Jungkook'un kucağıydı.
*
"Daha iyi misin?" Diye sordu Jungkook kucağındaki yeni uyanan sevgilisine.
Taehyung hafifçe kafasını kaldırıp, etrafına bakınmaya başlamıştı.
"Ne zaman uyudum ben?" Diye sordu Taehyung, saçlarını okşayan sevgilisine.
"Geldikten yarım saat sonra, yaklaşık dört saattir uyuyorsun." Diye cevapladı onu Jungkook.
Taehyung, utançla kafasını sevgilisinin göğsüne gömüp, küçük bir çığlık atmıştı, dört saattir, tam dört saattir uyuyordu. Hem de Jungkook'un üzerinde. Yani bu Jungkook dört saattir hareket edemiyor demekti ve bu Taehyung'un kendini suçlamasına neden oluyordu.
"Jungkook ben özür dilerim keşke uyandırsaydın benim yüzümden saatlerdir yatıyorsun gerçekten çok özü-" Taehyung, ardı arkası gelmeyen cümleler kuruyordu ve Jungkook dayanamayıp, onu susturmanın en iyi yolunu bulmuştu, dudaklarını dudaklarına kapatmıştı.
Bir elini sevgilisinin yanağına, bir elini de beline koymuştu, bir süre beklemişti, hiçbir şey yapmadan, sadece Taehyung'un yumuşak dudaklarını ezberlemişti.
Sonrasında dayanamayıp, büyük bir açlıkla sevgilisinin dudaklarını emmişti, öpücük git gide derinleşiyor, ikisini de zor durumda bırakıyordu.
Taehyung, elini Jungkook'un ensesine atıp, uzaklaşmalarını engellemişti, masum başlayan öpücük, bir fransız öpücüğüne dönüşmüştü ve dakikalarca, nefessiz kalana kadar öpüşmüşlerdi.
Jungkook, nefes alma ihtiyacı duyunca, sevgilisinin dudaklarından yavaşça ayrılmıştı, nefes nefeseydiler, burun burunaydılar ve gözleri kapalıydı, olabilecekleri en güzel haldeydiler.
"Sözümü böyle keseceksen hep kes." Demişti Taehyung, yavaşça gözlerini açarken.
Jungkook da küçük bir kahkaha sunmuş, Taehyung'u boynuna öpücükler kondurmuştu. Sonra da belinde tutup üzerindeki yerini düzeltmiş, kendisi de koltukta oturur pozisyona gelerek gözlerini sevgilisinin gözlerine dikmişti.
"Taehyung, seni seviyorum." Demişti, gözlerini çekmezken.
Taehyung da sevgilisinin boynuna sarılıp, "Ben de seni seviyorum." Demişti.
Yoongilerin gidişinden hiç bahsetmemişlerdi, biliyorlardı ki konu tekrar açılırsa yine üzüleceklerdi ve buna gerek yoktu.
Koltukta gereğinden fazla oyalandıklarını farkedip, yemek yapmak için mutfağa geçmeye karar vermişlerdi çünkü geldiklerinden beri hiçbir şey yememişlerdi.
Beraber yemek yapmak isteseler de, Taehyung gerçekten işleri batırdığını farkedip Jungkook'u zorlamamak için aradan çekilmiş, sadece sevgilisini izlemeye başlamıştı
Jungkook, evde yemeklerden sorumluydu ve belki bunu farketmişsinizdir ki Taehyung yemek yapmada pek iyi değildi.
Eh, Taehyung denemeler yapıyordu ve Jungkook sabırla ona yardım ediyordu ancak,bazen bazı şeyleri kabullenmeniz gerekirdi ve Taehyung, Jungkook'un tüm yardımlarına rağmen hiçbir şey beceremediğini farkedince aradan çekilmişti.
En azından tabakları yerleştirebilirim diye düşünmüş, sofrayı kurmuştu.
Evet, o kadarını yapabiliyordu.
Masanın hazır olduğunu gördüğünde Jungkook sevgilisinin boynuna bir öpücük kondurmuş, elindeki tencereyi, masaya koymuş, tabaklara servis yapmıştı.
Taehyung hayranlıkla sevgilisini izliyor, nasıl her şeyde bu kadar iyi olduğunu düşünüyordu ki, Jungkook tabağını Taehyung'a uzatmış, Taehyung da hayran bakışlarını kesmek zorunda kalmıştı.
İkisi de masaya oturduğunda, sessizce tabaklarındaki yemeği yemeye başlamışlardı.
"Nasıl bu kadar güzel yemek yapabiliyorsun?" Diye sormuştu Taehyung sessizliği bozarak.
Jungkook da elindeki çatalı bırakıp, "Sevdiğim şeyleri yapmada iyiyim." Demişti. Ardından da yemeğini yemeye geri dönmüştü.
Taehyung, anladığını belirtip kafasını sallarken, "O zaman bu yüzden yatakta bu kadar iyisin." Demişti ki, Jungkook'un duyduklarından sonra yediği yemek boğazına kaçmış, öksürmesine neden olmuştu.
Taehyung , dediği şeyin farkına varıp sevgilisine su uzatmış, sırtını sıvazlamıştı.
Jungkook zar zor nefeslerini düzenlediğinde, "İyiyim, tamam." Deyip, Taehyung'un dediği şeye hiçbir karşılık vermemişti.
Yemek olduğu gibi sessizlikle devam ediyordu ki, bir süre sonra Jungkook'un telefonu çaldı.
Jungkook, kaşlarını çatarak telefonu eline aldı ve masadan kalkarak çağrıyı yanıtladı.
"Hmhm."
"Evet, anlıyorum."
"Biraz erken değil mi?"
"Peki."
Taehyung'un tek duyduğu bunlar olmuştu ancak, duyduklarından konuşmanın konusunu az çok anlamıştı.
Jungkook, yavaş adımlarla mutfağa geri dönmüş, telefonunu masaya bırakıp sevgilisine dönmüştü.
"Taehyung." Demişti, "Set hazırmış, tatilimiz bitti."
Tatilleri bitmişti.
İkisi için de, iş vaktiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gangsta 𐤀
FanfictionJeon Jungkook, ünlü aktör Kim Taehyung'un korumasıydı. Bir süre sonra korumak onun için bir görevken, içgüdüye dönüşmüştü.