Kaybedecek zamanı yoktu, biliyordu.
O adamda bir şeyler olduğunu da en başından beri biliyordu.
Ama nereye gitmiş olabileceği, o adamın sevgilisini nereye götürmüş olabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.Notu elinde buruşturup eski odasındaki dolabına koştu, üzerine bir şeyler geçirip telefonuna sarıldı.
Ekibi araması gerekiyordu, o da öyle yaptı.
Tüm ekibi evlerinin önün çağırdı, farketmese de gözünden yaşlar akıyordu.Evde Taehyung'a dair hiçbir iz kalmamıştı, o evde durmak Jungkook'a çok zor geliyordu.
Koridorda dört dönüyordu, ekibini bekliyordu. Çok sürmemişti, beş dakika sonra fren yapan arabaların sesi duyuldu.
Jungkook da kapıya koşup, bahçede arabalarından çıkan takım elbiseli adamların karşısına dikildi.
"Taehyung kaçırıldı, nerede olabileceği hakkında bir fikrim yok! Bu yüzfen kamera kayıtlarına bakın, trafik kameraları da dahil! Ve sakın, sakın benden habersiz hareket etmeyin!" diye bağırmıştı, bağırabildiği kadar.
Sözünü bitirdiği gibi adamlar dört bir yana dağılmıştı, o da evden çıkıp, arabasına binmişti.
Taehyung'suz ev soğuktu, Taehyung'suz ev sakindi ve Jungkook hiçbir zaman sakinliğin insanı olmamıştı. Sevgilisini istiyordu.
Açacağını bildiği için, Taehyung'un telefonundan Bogum'u aradı.
Açacaktı, zaten istediği de Jungkook'un onu aramasıydı.
"Ooo günaydın Bay Jeon, güzel bir uyku çektin mi? Sanırım Taehyung biraz dağınık yatıyor, onsuz uyku daha iyi bir uyku çekmişsindir."
Jungkook Bogum'un dalga geçer gibi konuşmasına sinirlenmiş, dişlerini sıkıp tıslamıştı.
"Taehyung'un adını ağzına alma piç kurusu! Sevgilim nerde ha? Naptın ona, nereye götürdün? Cevap ver şerefsiz!"
Bogum Jungkook'un bağırışlarına karşılık hattın diğer tarafından sahte bir kahkaha savurmuştu.
"Saklanmadım, Bay Jeon. İyi bir ekibin varsa beni bulursun. Şimdi kapatmam gerek, Taehyung uzun zamandır uyuyor. Uyandırma vakti." Deyip, Jungkook'un bir şey demesini beklemeden kapatmıştı telefonu.
Jungkook sinirle arabanın direksiyonuna bir yumruk geçirmişti. Uyanalı kaç dakika olmuştu? Yirmi? Kırk?
Bu sabahı hiç böyle hayal etmemişti Jungkook, sevgilisi kollarındayken uyanmayı bekliyordu, onu yine öpücükleriyle uyandırmayı bekliyordu ama hiç öyle olmamıştı, hayatında hiç bu kadar aceleci ve endişeli hissettiğini hatırlamıyordu.
Arabayı sürmeye başladı, nereye sürdüğünü dahi bilmiyordu işte, sadece sürüyordu.
Gözlerinden yaşlar akarken, arabayı dümdüz yolda sürerken telefonu çaldı. Ekibin başı arıyordu.
Jungkook arabayı kenara çekip hemen telefonu açtı.
"Noldu, bir şey mi buldunuz? Konuşsana!" Diye bağırdı telefonu açtığı anda.
Hattın karşısındaki adamı ise sadece "Ana yoldan ilerlerken sola sapmışlar, sonrasında kamera olmadığı için yerini tespit edemedik." Demişti.
Bir süre sakinleşmeyi bekleyip, kafasını arabanın direksiyonuna koymuştu.
Sonunda aklına gelen şeyle kalkıp, konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gangsta 𐤀
FanfictionJeon Jungkook, ünlü aktör Kim Taehyung'un korumasıydı. Bir süre sonra korumak onun için bir görevken, içgüdüye dönüşmüştü.