11. Bölüm

547 27 7
                                    

Nazlı Hasırcı'dan

"Aslında iyi bir çocuk gibi ama herkese kolay kolay güvenmemek gerekir." derken çatalını tabağındaki ince ince kesilmiş salatalığa batırdı Kenan Bey. Ah Kenan Bey değil, o benim babam.

"Haklısın. Resimle mi ilgileniyordu şu çocuk?" deyip bana döndü eşini onaylayan annem. Başımı salladıktan sonra kahvaltı tabağıma döndüm.

Sabahları kahvaltı yapmadan dışarı çıkmazdım ama bugün iştahım olduğu söylenemezdi. Kedi baskılı fincanın içindeki çaydan bir yudum aldım. "Bugün yanına uğrayacağım." dedim fincanı masadaki yerine koyarken.

"Selam söyle."

"Söylerim. Size afiyet olsun." dedikten sonra oturduğum sandalyeden kalktım.

"Yemeğini bitirseydin kızım." diyen anneme gülümsedikten sonra elimi sandalyeden çektim.

"Kaan'la bir şeyler yerim."

İkisinede öpücük gönderdikten sonra çantamı alıp dışarı çıktım. Taksi kapının önünde bekliyordu. Araba kullanmak için bir yıldan daha az bi süre beklemem gerekiyordu ve ben bu yüzden bu sürenin hemen geçmesini istiyordum.

"Nazlı Hanım, isterseniz sizi gideceğiniz yere ben bırakayım."

Elimdeki çantaya telefonu koyarken kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Çantanın fermuarını çektikten sonra yüzüme düşen saçları acemice yüzümden çektim. "Günaydın Salih Abi."

"Günaydın Nazlı Hanım." dedi 35'li yaşlarındaki buğday tenli adam.

"Taksiyle gideceğim. Teşekkürler." dedikten sonra gülümsedim.

"Nasıl isterseniz Nazlı Hanım."

Taksinin kapısını yavaşça açtıktan sonra içeri girdim. El freninin sesi duyulduktan sonra araba hareket etmeye başladı. Şoför klasik "Nereye gidiyoruz hanımefendi?" sorusunu sorduktan sonra babamdan aldığım Kaan'ın yeni evinin adresini şoföre uzattım.

Şoför kağıdı incelerken aynı zamanda arabayı sürüyordu. Elimi telefonuma atıp Kaan'ın sosyal sitelerdeki son görülmelerine baktım. Son görülmelerinin bugün 01:00 ile 04:00 arasında olduğunu görünce hala uyuduğunu düşündüm. Uyandığındaki görüntüsünü merak ediyordum. Karşısında beni görünce ne tepki verecekti kim bilir.

"Burası mı hanımefendi?"

Şoförün sesi düşüncelerimi böldüğünde evin yolunu bilmesemde kafamı salladım. Taksimetrede yazan ücreti ödedikten sonra kapıyı açıp aşağıya indim.

Flamingo Sitesi.

Turuncunun tonlarından oluşmuş siteye girmeden önce sitenin karşısında bulunan pastane dikkatimi çekti. Yeşil kepenkleri, boydan boya camlarıyla küçük ve şirin pastane hiçte bu gelişmiş ve teknolojinin hakimi altına girmiş bir dünyaya ait değildi sanki. Ayaklarım beni pastaneye sürüklerken dükkanın kareli camlardan oluşmuş kapısını açtım. Kapının açılmasıyla tavana asılı rüzgar çanından şıngırtılar yükseldi. Ben rüzgar çanını incelerken girişin karşısına yerleştirilmiş büfeden ince bir kadın sesi yükseldi.

"Huzur'a hoşgeldin küçük kız."

Kafamı çandan büfeye doğru indirirken büfede kısa boylu hafif kilolu lacivertin en güzel tonunda bir yıldızlı elbise ve beyaz önlüğüyle bana gülümseyen bir kadınla karşılaştım. Kızıl ve kabarık saçları beyaz tenine çok yakışmıştı.

"Merhaba." dedim büfeye yaklaşırken. Büfenin üstünde çok güzel kurabiyeler, pasta kalıplarının içinde pastalar ve küçük muffinler vardı.

LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin