Herkese merhabaa. Öncelikle geçmiş bayramınızı kutluyorum. Hepinize nice mutlu bayramlar diliyorum.
Gelen mesajlar ve yorumlar beni çok mutlu ediyor. Elimden geldiği kadar cevap vermeye çalışıyorum. Ayrıca gelen mesajlarda isteklere ve görüşlere rastlıyorum. Bu gerçekten çok güzel. Hepinizin bu konulardaki ve başka konulardaki mesajlarınıza açığım.
Bir konu hakkında daha konuşacağım. Kimliğim hakkında gelen mesajlar var. Henüz kendimi tanıtmak istemiyorum. Hikayeyi yazarkenki tek amacım yazmaktı. Bu kadar oy ve yorum beklediğim bir şey değildi. Hatta bin kişiyi geçeceğimizi bile düşünmüyordum. Bu yüzden adımın ya da herhangi bir şeyimin ortaya dökülmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Ama bu asla bana mesaj göndermenize engel değil. Neyse daha fazla uzatmayacağım. Hepinizi çok seviyorum. Iyi okumalar.
Ipek Çakır'dan
3. gün.
Abdullah denen bu insan görünümlü hayvanın evindeki 3. günüm. En az elli kere o gün o kızlardan kaçış sebebimi anlatmıştım ve en az elli kere benimle bu konuda dalga geçmişti. Bazen eliyle duvara vurup "Seninkiler geldi." deyip beni korkutmaya çalışmıştı bazense "Ödlek." diyerek beni sinirlendirmeye çalışmıştı. Evinde kalmak kesinlikle işkenceydi. Yemeği kendisi yapıyordu ama temizlik tamamen benim üstüme yıkılmıştı. Üstelik çok dağınıktı ve evde yarı çıplak geziyordu. Onu sürekli bu iki konuda uyarıyordum ama beni dinlemiyordu tabikide. Ha bir de dakikada bir evin içinde sigara içmesi vardı ama bu konuda yorum bile yapamıyordum.
"Bir düğmeyi dikemedin." dedi elimdeki pantolonuna ve düğmeye bakarken.
"Bu işleri beceremiyorum." diye mırıldandım.
Karşımdaki koltuğa otururken alaycı bir ifade takınarak "Neyi becerebiliyorsun ki?" diye sordu.
Elimdeki pantolonu ve düğmeyi parlaklığını yitirmiş deri koltuğa koyup yerimden kalktım. Evdeki tek yatak odasına girip yerdeki çantamı açtım. Telefonumu çantadan çıkarırken tereddütle telefona baktım. 3 gündür kapalıydı. Telefonun açma tuşuna elim gittikten sonra tuşu basılı tuttum. Telefon açıldıktan sonra şifreyi girip mesajlara ve cevapsız aramalara baktım.
57 mesaj , 32 cevapsız arama!
Hızlıca mesajlara göz gezdirirken çoğunun bilmediğim bir numaradan olduğunu gördüm. Tekini açıp okurken bunları gönderenin kim olduğunu anladım.
"Seni bulduğumda doğduğuna pişman edeceğim sürtük!"
Cenk'in sevgilisinden gelmiş bir diğer mesajlara bakarken yüzümü buruşturdum.
"Sen sürtüğün tekisin!"
"Elbet karşılaşacağız İpek!"
"Tüm okula rezil olmak nasıl bir duygu?"
"Numaranı okulun girişine asıyorum. İyi para kazanacaksın."
Diğer mesajlara bakmadan Cenk'in sevgilisinden gelen tüm mesajları sildim. Cenk'in bana mesaj attığını görünce duraksayarak mesajları açtım.
"İyi misin?"
"Mesajlarımı görünce arasan olur mu?"
"Hazal'la ayrıldık."
Ah, lanet olsun. Benim yüzümden bunlar olmuştu. Keşke hiç Cenk'in evine gidip ders çalışmasaydım.
Cenk'in mesaj bölümünden çıktıktan sonra Ece'nin bana gönderdiği mesajlara girip okumaya başladım.
"Aman Allahım! Okulda dönen dedikodu doğru mu?"
"Vay canına! Hazal'la Cenk şuan okulun ortasında kavga ediyor. Bunları kaçırmanı istemezdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE
Ciencia Ficción17 yıl önce Fatih'te eski bir ahşap evde yeni doğmuş-henüz 1 yılını doldurmamış bebeklere yapılmıştı bu deney. 6 küçük bebek denek olarak seçilmişti. Deney sonucunda bebeklerin kollarının aynı yerlerinde bir leke oluşmuştu ama deney başarılı olamamı...