Öncelikle bir teşekkürle başlayacağım notuma. Hepinize teşekkür ederim. Mesajlar için, yorumlar için, voteler için, okumaya devam ettiğiniz için.
Dün birçok mesaj aldım. Burada, yazdıklarımı okuyan kişilerden. Kolay kolay ağlayan birisi değilimdir ama dün tutamadım gözyaşlarımı. Böyle güzel insanların çevremde olmasına hala alışabilmiş değilim. Kötü olduğumu söylemiştim arkasından koca bir mesaj yığını altında kaldım. Hepsi birbirinden güzel, birbirinden özeldi. Sanki sardınız beni o kelimelerle. Sarıldım ben hepinize sımsıkı, her bir yazının hiç bitmemesini istedim.
Ayrıca sürekli gündemde olan bir konudan da bahsetmek istiyorum. Farkındayım, kim olduğum, neye benzediğim buradaki birçok kişi için merak edilen bir konu. Çok üzülerek söylüyorum ki kimliğimi sizinle paylaşmayacağım. Güven konusu ile bir alakası yok. Şu sıralar en çok güvenebildiğim kişiler sizlersiniz hatta. Bu hikayeye başlarken düşündüğüm tek bir şey vardı. Hayır, adımın duyulması değil. İçinde kendinizi görebildiğiniz şeyler yazmak. Bir kitap yazmak istedim, içinde öyle bir cümle olsun istiyordum ki, okuyan kişi o cümleye geldiğinde her şeyi bırakıp dakikalar boyunca o cümleye bakakalsın, o cümleyi göğsünde hissetsin hatta o cümleyle bana sarılsın.
Bilmiyorum, senin için henüz öyle bir cümle var mı. Belki çoktan olmuştur, belki de ilerleyen bölümlerde olacaktır. Ama bu benim en büyük hayalim. Kitabımdaki karakterlere aşık ol istiyorum. Hiç bir yazar okuyucusunun üzülmesini istemez ama ben Doğukan İpek'e bağırınca ya da Kaan Nazlı'nın kardeşi olduğunu öğrenince yaşayacağı o acıyı senin de duymanı istiyorum. Cansu'nun Barış'a olan aşkını hissetmeni , Savaş'ın çocukları bulduğu için yaşadığı heyecanı senin de yaşamanı istiyorum.
Acı, aşk, heyecan. Bunlar olgunlaştırır ya bizi. İçe atmaya ne gerek var. Ağla canın istediği zaman. Kırıl bazı söylenenlere. Kalbin kırıldığında kalbindeki kemiklerin varlığını hissedersin ya. Hisset. Aşkı, acıyı, heyecanı, mutluluğu. Üzül. Hatta ağla en ağlanmayacak yer de ama sonra de ki ''Değmemiş be.''
Nereden geldik buralara bilmiyorum. Yazmaya başlayınca büyüsüne kapılıyorum. Senin büyüne. Burası farklı bir dünya. Ben sadece burada kendim olabiliyorum.
Son olarak;
Tekrardan teşekkür ediyorum.
Yazdıklarımı okudunuz, söylediklerime katlandınız, hepiniz manyaksınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE
Science Fiction17 yıl önce Fatih'te eski bir ahşap evde yeni doğmuş-henüz 1 yılını doldurmamış bebeklere yapılmıştı bu deney. 6 küçük bebek denek olarak seçilmişti. Deney sonucunda bebeklerin kollarının aynı yerlerinde bir leke oluşmuştu ama deney başarılı olamamı...