Barış Apak'tan
Yatağın hemen yanındaki küçük saate uzanıp saatin kaç olduğuna baktım. 5:15. Yanımda yatan kıza dönüp yüzünü incelemeye başladım. Bu barda çalışması bir saçmalıktı. Masumdu, dün ona anlattıklarımı barda çalışan bir bar sürtüğüne anlatsam bana inanmazdı. Benimle deli diye dalga geçerdi. Belki bu kız da inanmamıştı. Ama deli diyecek bir kız değildi. Sadece şaşırmıştı. Belki korkmuştu.
Gözlerini aralarken bende gözlerimi pembe dudaklarından yeşil gözlerine çevirdim. Ona gülümseyip "Günaydın." dedim. Gözlerini biraz daha açıp saate bakmak için yatağın kenarına doğru eğildi. "Açmana bir buçuk saat var uyuyabilirsin." dememle yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Sanırım bu barda uzun süredir takılıyorsun" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. 18'ime girmeden öncede buralara girebiliyordum. Bu yasal değildi. Ama baskınlarda kolay bir şekilde kurtuluyorum. Tabiki görünmez olarak. "Seni daha önce burada görmedim." dedi ve duraksadı. "Yani... Çalıştığım 4 ay süre içerisinde."
"Haklısın uzun zamandır buralara gelemedim. Gitar çalıyorum. Ve bazen yoğun oluyorum." Ağzımdan çıkan kelimeleri şaşkınlıkla dinliyordu. Gitar çalmama mı şaşırmıştı? "Sanırım şuan aklından bu ahmak gitar çaldığını mı söylüyor diye bir düşünce geçiriyorsun." deyip gülümsedim.
"Düşüncelerimimi okuyorsun?" deyip kıkırdadı. Boğazını temizleyip bana döndü. "Bana niye güvendin?"
Neyden bahsettiğini biliyordum ama bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. "Anlamadım?" deyip konuyu kapatmayı umuyordum ama o ısrarcıydı.
"Yeteneğinden bahsediyorum. Bana niye bunu anlattın?"
"Bilmiyorum." kestirip atmak için kısa cevaplar veriyordum ve bu onu sıkıyordu.
Kulağıma eğilip derin bir nefes aldı. "Senin gibi birini tanıyorum." fısıldayarak konuşuyordu.
Şaşırarak ona baktım. Bana umut veriyordu. Bir gece önce tanıdığım bir kızın bana bunları yapıyor olması saçmaydı. "Ne?" diye fısıldadım kulağına.
"Beyin okuyor." diye tekrardan fısıldadı. Kafamı kulağından kaldırıp yüzüne baktım. Şaşkın bakışlarımı fark etmiş olacak ki "Seni buna inandırabilirim." dedi. Bir şey diyemeyecek kadar sersemleşmiştim.
"Gidip barı açsan iyi olacak." diyebilmiştim. Bu zor bir şeydi. Benim gibi birinin olduğunu öğrenmek zor bir durumdu. Kafasını sallayıp yataktan kalktı. Dolaptan bir kot pantolon ve tişört alıp odadan çıktı.
Bunca zaman boyunca diğer insanlardan farklı olduğum için kendimi her şeyden somutlamıştım. 4 yıl önce bu yeteneğin farkına varmıştım ama şuan benim gibi olan biri olduğunu öğreniyordum. Bu o kadar kolay değildi. Yaşıtlarım sokakta futbol oynarken onlardan farklı olduğumu bildiğim için ben kaldığım yurtta yalnız başıma gitar çalıyordum. Gitar çalmaya yeteneğimi öğrenince başladım ve şuan bir klüpte grubumla çalıyorum.
Yataktan kalkıp odadan dışarı çıktım. Odaların bulunduğu kısımdan da çıkınca büfenin müşteri bölümüne oturmuş bardakları silen Cansu ile karşılaştım. "Yardım ister misin?" deyip yanında ki bar sandalyesine oturdum. Yanındaki bir diğer bezi bana verince bende bardakları teker teker silmeye başladım.
Önündeki bardakların hepsini silince kalkıp büfenin içine girdi. Sildiğini bardakları teker teker alıp büfenin arkasındaki tavana monte edilmiş kırmızılı beyazlı dolaplara dizdi. Bende önümdeki bardakların hepsini silince kalkıp iki bezi yıkadım. Kapıdan içeriye 2 kişi girince dolapların kapağını kapatıp müşterilerin yanına gitti. Müşterilerin yanından ayrılıp yanıma gelirken "Bugün sana yardım etmemi ister misin?" diye sordum.
Büfenin içine girip siparişleri hazırlarken bana dönüp "Sıkılıp kaçmak yok ama." deyip gülümsedi. Bende ona gülümserken başımı salladım.
Mekanın yarısı dolmuştu. Arada gidip müşterilerle ilgileniyordum ama daha çok büfenin içinde Cansu'nun getirdiği siparişleri hazırlıyordum. Buralar genellikle geceye doğru kalabalık oluyordu. Ve haftasonları hafta içlerinden 1 saat daha geç kapanıyordu. Bugün de cumartesi olduğu için saat 4'e kadar sabretmek zorundaydım. Sıkıcı bir iş değildi ama büfenin arkasında duruyor olsam bile yorucuydu.
Saat akşam 9'a doğru gelirken öğlenin durgunluğuna karşı şuan mekan daha kalabalıktı. Sabahtan bu yana Cansu en az yirmi kere bana artık gitmemi söylemişti bende onu dinlemeyip 4 bardak kahve ile ayakta durmayı başarmıştım. Cansu bana göre alışık olduğundan daha dinçti ve sadece 1 bardak kahve içmişti. Benden çok çok daha fazla çalıştığını söylememe gerek yok sanırım.
Tanıdık bir ses "Barış" diyince kafamı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım. "Senin buralarda takıldığını bilmiyordum"
Şaşırmış bir şekilde kızı incelerken siyah dar deri elbisesinden gözlerimi kaçırıp gözlerine baktım. "Nazlı" diye ismini söyleyip gülümserken büfenin içinden çıkıp ona yaklaştım. Bir anda bana sarılınca şaşırdım. Gözlerimi Cansu'ya çevirince müşterilerin siparişlerini alırken beni izlediğini farkettim.
"Seni uzun zamandır görmüyorum." derken kollarını bedenimden ayırdı.
"Birkaç günlük iznim var."
"Mekandakiler seni özledi. Yerine konulan geçici gitaristi görsen ağlarsın."
Gülümserken "Bende onları özledim." dedim. O da zaten gülen ağzını iyice genişletti. Cansu büfenin içine girip siparişleri alırken Nazlı onu süzüyordu.
Cansu bardan çıkınca tekrardan konuşmaya başladı. "Sevgilin mi? Hoş kızmış." deyip kıkırdadı.
Kafamı Cansu'ya çevirip yürüyüşünü izledim. "Arkadaşım." deyip gülümsedim.
Deri taytlı bir kolunu yanındaki erkeğin boynuna atmış 5-6 kişilik bir grubun içinde bulunan kız "Nazlı!" diye son heceyi uzatarak bize doğru seslendi.
Nazlı onlara bakıp bakışlarını tekrardan bana çevirince "Sonra görüşürüz. Mekanı çok uzun yalnız bırakma." deyip sırıttı. O sırada Cansu tekrar büfeye girdi.
Kafamla onaylayıp bende gülümserken ona seslendim "Nazlı" bana dönünce konuşmaya devam ettim "Babana buralarda takıldığımı söylemezsen iyi olur."
Nazlı bana yaklaşıp koluma dokundu "Sorun değil." deyip gülümserken yanımdan uzaklaştı.
Büfenin içine girince Cansu bana döndü. "Tüm çalıştığın mekanların sahiplerinin kızıyla flört eder misin?"
Ona bakıp gülümsedim. O da bana gülümsedi. "Sana Nazlı'nın patronumun kızı olduğunu ne zaman anlattım?" dedim.
Yüzündeki gülümseme yok olurken saçlarıyla oynayarak cevap verdi. "Dün sarhoşken anlattın. Hatırlamıyor musun?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bir müşteri ona seslenirken o da büfeden çıktı. Hatırlamıyordum. Düne dair hiç bir şeyi hatırlamıyordum.
Saat 4'e yaklaşırken bende bulaşıkları yıkıyordum. Omzumda bir el hissedince arkamı döndüm.
"Git ve uyu bunları ben hallederim." Masum bakışlarımı ona gösterirken "Kalacak yerin yoksa gidip ortadaki odada uyuyabilirsin." deyip gülümsedi. Bende ona gülümserken yanağına doğru eğilip bir öpücük bıraktım. Tepki vermesini beklemeden odaların bulunduğu bölüme girip ortadaki odanın içindeki yatağa atladım.
Cansu'nun bugün söylediklerini düşündüm. En kısa sürede onu tanıyacaktım.
En kısa sürede.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE
Science Fiction17 yıl önce Fatih'te eski bir ahşap evde yeni doğmuş-henüz 1 yılını doldurmamış bebeklere yapılmıştı bu deney. 6 küçük bebek denek olarak seçilmişti. Deney sonucunda bebeklerin kollarının aynı yerlerinde bir leke oluşmuştu ama deney başarılı olamamı...