Merhaba. Hepinizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ve gazi, şehit olmuş bütün askerlerimizi saygıyla anıyoruz.
Cansu Doğar'dan
Barış sahneye çıkarken bütün izleyicilerin yaptığı gibi bende alkışlamaya başladım. Sahnedeki yerine oturduktan sonra bana döndü. Büfeye dirseklerimi yaslayıp çenemi avuçlarımın içine koyduktan sonra onu motive etmek için gülümsedim. O da bana gülümserken büfenin önünde karşımdaki bar sandalyelerinden birine oturmuş Doğukan'ın sesi duyuldu.
"Vıcık vıcıksınız."
Kafamı yavaşça Doğukan'a çevirip gözlerimi kıstım. Kaan'dan sessiz sayılabilecek bir kahkaha çıkarken mikrofon sesi kafamın tekrardan Barış'a dönmesini sağladı.
"Bugün, benim için çok önemli bir gün."
Mikrofondan yayılan Barış'ın sesi tekrardan gülümsememi sağladı. Kafamı hafifçe aşağı eğip dudağımı ısırdıktan sonra tekrardan Barış'ı izlemeye döndüm.
"Çok değer verdiğim birisi burada ve beni izliyor. Bugünki şarkımı o kişi için söyleyeceğim. Umarım sizi tatmin edebilirim."
Alkışa eşlik etmeye başladığımda Barış elindeki gitardan sesler çıkarmaya başladı. Demir Demirkan'ın Aşktan Öte şarkısının notaları gitardan yükselirken Barış gitara eşlik edip şarkıyı söylemeye başladı.
Yaklaşık dört dakika süren şarkı biterken dirseklerimi yasladığım yerden kaldırıp onu alkışlamaya başladım. Barış ayağa kalkıp gitarını arkasındaki duvara yasladı. Mikrofona yaklaşırken insanlar onu hala alkışlıyordu.
"Alkışlar için çok teşekkür ederim. Herkese iyi geceler." dedikten sonra tek basamak yükseklikteki sahneden inip bize yaklaşmaya başladı. Kollarını iki yana açtıktan sonra "Nasıldı?" diye sordu. Kollarımı boynuna sararken cevap verdim.
"Harikaydı. İnsanlar seni çok sevdi."
Kollarını belime sarıp yanağıma kısa bir öpücük kondurdu. Birbirimizden ayrılırken tek elinin tersiyle alnındaki teri sildi. "Duşa girmem gerekiyor." dedikten sonra barın içindeki odalara girdi.
Kaan ve Doğukan'a döndüğümde bizi izler bir şekilde karşılaştım. Doğukan ağzına sigarasını yerleştirdikten sonra çakmağını çıkarmak için ceplerini aradı.
"Daha önce de söylemiş miydim? Çok vıcık vıcıksınız."
"Söylemiştin." deyip dilimi çıkardım.
Elleriyle tekrardan ceplerini aradıktan sonra aramaktan vazgeçti. "Sikeyim senin gibi çakmağı."
Arkamdaki dolaba dönüp çekmeceyi çektikten sonra içinde bulduğum kırmızı renk çakmağı ona uzattım. Bir çakmağa bir bana baktıktan sonra elimden alıp sigarasını yaktı. Çakmağı tezgahın üstüne bıraktıktan sonra geriye yaslanıp dumanını üfledi.
Yanımda sigara içmesine izin veriyordum. Hatta bazen yanımda ot bile çekiyordu. Ama kafasını aşırı derecede uçuran şeyler içmesine izin vermiyordum. Bardan dolayı bunlara alışık bir kızdım. Ama Doğukan'ın içki dışında şuurunu kaybetmesine elimden geldiğince izin vermiyordum. Çok şükür içkiden kolay etkilenen birisi değildi ve genelde sarhoş olacak kadar çok içmezdi.
"Manita mı oldun bununla?"
Kaan'la aynı anda Doğukan'a döndük. Ardından Kaan bana döndü.
"Hayır Doğukan." deyip duraksadım. "Yani, bilmiyorum. Karışık gibi. Aslında ne olduğumuzu bende bilmiyorum." dedikten sonra tekrardan duraksadım. "Beni boşverin. Sizde neler var?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE
Science Fiction17 yıl önce Fatih'te eski bir ahşap evde yeni doğmuş-henüz 1 yılını doldurmamış bebeklere yapılmıştı bu deney. 6 küçük bebek denek olarak seçilmişti. Deney sonucunda bebeklerin kollarının aynı yerlerinde bir leke oluşmuştu ama deney başarılı olamamı...