Nazlı Hasırcı'dan
Perdenin aralık bıraktığı ufak kısımdan gelen sinir bozucu güneş ışığına karşı Aslı Hanım'ın sesi beni güzel bir şekilde uyanmaya yöneltiyordu.
Odanın dışından seslenen Aslı Hanım "Nazlıcım kahvaltıyı kaçırmanı istemem. Hazırlanıp aşağıya insen iyi olur." deyip beni bir tane daha aralarına sonradan katıldığım ve yeni yeni alışmaya başladığım aile kahvaltısına beklediğini söylüyordu.
"Tamam." diye ona seslendikten sonra kapının dışındaki gittikçe azalan topuk sesini dinledim.
Bu aileyi seviyordum. Her zaman bir aileye bağlı kalamayacağımı düşünürdüm. 11 yaşımda beni sahiplenmiş bu aileye çok şey borçluydum. Onlara iyi bir evlat olamamıştım belki ama onların da benden çok şey istemediğini biliyordum.
Aslı Hanım ve Kenan Bey'in çocukları olamadığı için Aslı Hanım bu duruma çok üzülüyormuş. Kenan Bey'in ilk tercihi tüp bebekten yana olmuş ama Aslı Hanımın vücudu bunu kabul etmemiş ve düşük yapmış. Sonra ikinci bir seçenek olan evlat edinme için yetimhaneye başvurmuşlar. 6 yıl önce de beni bu eve getirdiler. 11 yaşındaki bir kız nasıl çekingenlik yaşıyorsa bende bu ailenin içinde öyleydim. Ama tabiki 6 yıl da alışabildim.
Aslı Hanım 30 yaşında olmasına ve bu zamana kadar başına düşük yapma gibi pek çok kötü olay gelmesine rağmen hayat dolu bir kadın. Kenan Bey ise 33 yaşında eşini çok seven , fedakar ve tam anlamıyla işinde mükemmel bir patron. Babasından kalan Hasırcı Holding'i yönetiyor. Pek anlamasam da işinde baya iyi olduğunu düşünüyorum. Her yıl kâr payını arttırdığını Aslı Hanım ile konuşurken duydum.
Ben Nazlı Hasırcı ise ailenin son üyesi. 11 yaşında bu aileye katıldım ve adım-soy adım bu aile tarafından tekrardan seçildi. Buraya gelmeden önce Ayda'ydım. Soyadım ise meçhul. Içine kapanık , kimseyle konuşmayan , dışarı çıkmayan Ayda. 6 yıl içinde değiştim. Bu değişim başta Aslı Hanım olmak üzere bu evde artık aileden sayılan tüm çalışanları sevindirdi. Eski hayatımdan hiçbir şey hatırlamıyorum. Yetimhanede büyüdüm. Ailesizdim. Diğerlerine göre şanslıydım. Çünkü ergenliğimin başında beni zengin ve sevecen bir aile sahiplenmişti.
Üstümdeki örtüyü kaldırıp dolaba doğru ilerlerken bugün nelerin olacağına baktım. Bizimkilerle barda buluşacağımızı dünden kararlaştırmıştık. Ve barda beni bekleyen bir süprizin olduğunu görebiliyordum. Barış. Kenan Bey'in iş imkanı sağladığı müziğe yeteneği olan çocuklardan. Barış'ın bulunduğu bir barda onun dikkatini çekmek için kesinlikle güzel olmalıydım. Dolaptan deri elbiseyi çıkarıp yatağın üstüne fırlattım. Altına seçtiğim rugan platform ayakkabıları da dolaptan çıkarıp yere koydum. Üstü tamamen vücuda yapışık alta doğru pileleşen dizin bir buçuk karış üstündeki elbiseyi giyinip altına önündeki açıklıkta çizgiler geçen rugan ayakkabıları geçirdim. Rimel - eyeliner ikilisiyle güzel bir iş çıkarıp dalgalı saçlarımı salık bıraktım ve dudağıma parlatıcı sürdüm.
Kapıyı açıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Merdivenlerden aşağıya inince salona girdim ve yemek masasına doğru ilerledim. Masaya oturmuş bana gülümseyen Aslı Hanım ve Kenan Bey'e bende gülümseyip "Günaydın." dedim.
Aslı Hanım bana şefkatle gülümserken "Günaydın." dedi.
Aslı Hanımın masadaki elini tutan Kenan Bey bana "Bugün çok güzel olmuşsun prenses." deyip gülümsedi. Bende ona gülümserken Kenan Bey'in çaprazındaki Aslı Hanım'ın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Kenan Bey daima masanın baş köşesinde otururdu onun bir yanında ben diğer yanında da Aslı Hanım otururdu.
18. yaş günümün nasıl kutlanılacağını konuşarak geçirdiğimiz kahvaltının ardından Kenan Bey ve Aslı Hanım'a veda edip evden ayrıldım.
Mert'in evinde toplanıp 8'e kadar orada kaldık. 8'de genelde akşamları takıldığımız bara gittiğimizde Barış tamda gördüğüm gibi bardaydı ve büfede oturuyordu.
17 yaşında böyle yerlere nasıl girdiğimi sormayın. Kenan Hasırcı'nın adını verdiğimde Kenan Bey'e selam söyleyerek içeri alıyorlar.
Barış'a yaklaşıp ona seslendim. Bana dönüp şaşırmış bir şekilde bakarken "Senin buralarda takıldığını bilmiyordum." dedim.
Şaşkın bakışlarını yok etmeye çalışırken "Nazlı?" diyerek yanıma geldi.
Yanıma iyice yaklaştıktan sonra sarılıp "Seni uzun zamandır görmüyorum." dedim. Kollarımı bedeninden ayırdıktan sonra onu dinledim.
"Bir kaç günlük iznim var." dedi.
"Mekandakiler seni özledi. Yerine konulan geçici gitaristi görsen ağlarsın."
Haklıydım. Gitarist Barış kadar başarılı değildi.
"Bende onları özledim." dediğinde gülümsedim.
Büfeye girip çıkan sarışın kızı gözümle işaret ederek "Sevgilin mi?Hoş kızmış." deyip sırıttım.
O da gülümserken "Arkadaşım." dedi.
Selen bana seslenince Barış'la vedalaştım. Tam bizimkilerin yanına dönüyordum Barış tekrardan bana seslendi. Ona dönünce konuşmasını bekledim. "Babana buralarda takıldığımı söylemezsen iyi olur." deyip gülümsedi.
Yaklaşıp koluna dokunduktan sonra "Sorun değil." derken ben de gülümsedim.
Yanından ayrıldıktan sonra bizimkilerin yanına dönüp oturdum. Başka mekana gidip bir kaç bardak içki içtikten sonra gözlerimin karardığını fark edip içki içmeyi bıraktım. Yanımdakiler benden daha kötü haldelerdi. Bir birlerine bakıp salak salak gülüyorlardı. Kalkmamız gerektiğini söylememe rağmen beni dinlemeyip biraz daha içtiler. Mert zorla bana da içiriyordu ama ne benim ne onun şuuru kalmadığından bardağı bile tutamıyorduk.
Bir kaç bardak daha devam ettikten sonra çıkmaya karar verdim. Bir koluma Enes bir koluma Mert girdikten sonra sallana sallana yürümeye başladık. Enes'in telefonu çaldıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Hepsinin evi benim evime ters olduğu için Mert'in seni eve ben götüreceğim zorlamalarına rağmen eve yalnız başıma gitmek istediğimi ona inandırabildim. Eğer eve Mert'le birlikte gitsek Aslı Hanım'ın ve Kenan Bey'in aklına sarhoş olduğumuz için neler yaptığımız gibi saçma sapan düşünceler gelecekti.
Eve yalnız başıma ilerlerken yoldan taksi geçmemesine ve yeteri kadar iyi göremememe küfür ederek yürümeye çalıştım. Hızla yürüyen bir çocuk bana çarptığında yere düştüm ve çocukta arkasını dönüp bana baktı.
Eğilip elimi tutup çekiştirirken "Kaç bardak içtin? Yürümeyi bile beceremiyorsan neden içiyorsun?" diye sorular yağdırmaya başladı.
Ayağa kalamayacağımı anlayınca tek elini sırtıma diğer elini bacaklarımın altına yerleştirerek beni kucağına alıp üstü açık eski tip bir arabanın içine beni uzandırdı. Eve gitmek istediğimi söyleyemeyecek kadar halsizdim. Arabanın arka koltuğuna iyice yerleştikten sonra gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKE
Science Fiction17 yıl önce Fatih'te eski bir ahşap evde yeni doğmuş-henüz 1 yılını doldurmamış bebeklere yapılmıştı bu deney. 6 küçük bebek denek olarak seçilmişti. Deney sonucunda bebeklerin kollarının aynı yerlerinde bir leke oluşmuştu ama deney başarılı olamamı...