Memory Six

5.4K 630 144
                                    

03.01.2016

Jungkook 💫

Alamadığım nefeslerim yüzünden ağrıyan ciğerlerimi hissediyordum. Her yerim sızlıyordu, başım ağrıyordu ve burnum nefes almaktan başka her şeye yarıyor gibiydi.

"Ah, ölüyorum sanırım!"

Güçsüz bir inleyiş duyduğumda, öksürmemeye çalışarak koltukta iyice sola döndüm. "Şikayet etme, salak salak partilere katılalım diye tutturursan böyle olur." dedikten sonra, gelen öksürük krizini bastıramayarak ciğerim sökülürmüş gibi öksürmeye başladım.

"Ne bileyim ben milletin kendini tam gece yarısında suya atacağını."

Açamadığım gözlerimi zorlayarak açtım ve karşı divanda yatan solmuş yüze baktım. "Hyesa, madem bilmiyordun neden kendini suya attın?" Burnumu silerek devam ettim. "Hatta daha güzel bir soru, neden beni de yanında çektin?"

"Yüzme bilmiyordum Jungkook, ne yapsaydım?"

"Mesela atlamamayı deneyebilirdin, suya düşmeyeni dövmüyorlardı." diyerek ayağa kalkmaya çalıştığımda, sırtıma saplanan güçlü ağrıyla kendimi tekrar koltuğa attım.

"Unutulmaz bir yılbaşı anısı oldu işte, fena mı?"

Yılbaşı partisine gidelim Jungkook dediğinde başımıza bunlar geleceğini bilsem, yemin ederim ki onu eve bağlardım.

İnsanlar gerizekalıydı, eksi bilmem kaç derecede suya atlayıp yeni yıla giriyorlardı ama bizim zorumuz neydi acaba?

"Epey unutulmaz oldu, kaç gündür yatak döşek yatıyoruz. Hayatım boyunca unutmayacağım bir aptallığımız."

Sitem eder gibi konuşuyordum çünkü sitem ediyordum.

Hyesa sözde bana bakmaya gelecekti ama iki gündür benimle birlikte hastalıktan ölmek üzereydi. Tek yapabildiği karşı koltuğa yatıp, derin nefesler alıp vermeye çalışmak olmuştu.

Birbirimize hiçbir faydamız yoktu ama burada kalmasını istiyordum.

Bulunduğum koltukta sola dönünce onun yüzünü görebiliyor olmak her şeyi daha katlanılır yapıyordu.

"Jungkook." Bana seslendiğinde, tekrar hastalığın bile yok edemediği güzelliğine baktım. "Özür dilerim, seni havuza çektiğim için."

Battaniyeye biraz daha sarılarak, iyice bana döndü ve kızarmış gözlerini gözlerime dikti. Büzdüğü dudakları, silmekten kızarmış burnu ve muhtemelen ateşi olduğu için en az burnu kadar kırmızı yanaklarıyla dünyanın en tatlı şeyi gibi görünüyordu.

"Neyse," Beni iyi ki suya çekmişti, onu boğulurken kurtaran bir çocuk görmüş olsaydım yüksek ihtimalle katil olurdum. Katil olmaktansa, hasta olmak tercihimdi. "Bize yemek yapmayı düşünüyor musun artık?"

Kapattığı gözlerini şokla açtı, sanki dünyanın en inanılmaz şeyini söylemişim gibi bana bakıyordu. "Ne demek yemek yapmayı düşünüyor musun?" Çatlayan dudaklarını ıslatarak devam etti. "Tabi ki düşünmüyorum."

"Bana bakmaya geldin sözde ama her şeyi ben hazırlıyorum," Tekrar burnumu sildim, ne çok akıyordu böyle. "Hastayım, ölüyorum ve sen kalkıp çorba yapacaksın."

"Jungkoook." İsmimi uzatarak telaffuz ettiğinde, gözlerimi devirdim. "Boru gibi çıkan sesinle hiç tatlı değilsin Hyesa, kalk şuradan artık."

"Senin sesin sanki bülbül gibi." Gözlerini devirdi ve işaret parmağını bana doğrulttu. "Şakıyorsun böyle, kulaklarım bayram ediyor."

"Kalkmayacak mısın?" Soruma karşılık derin bir nefes aldı ve yüzünde oluşan sırıtışla yastıktan hafifçe kafasını kaldırdı. "Taş kağıt makas oynayalım, kaybeden yemeği yapsın?"

"Pekala," Elimi battaniyenin altından çıkarırken konuştum. "Mızıkçılık yapmak yok ama?" Hazırladığı elini tamam anlamına gelecek şekilde salladı. "O yemek yapılacak sonuçta Jungkook, mızıkçılık yapsam kaç yazar?"

Kafamı onaylar şekilde salladım ve saymaya başladım. "1," Gözlerini kıstığında, tatlı ifadesine güldüm. "2," Gözlerine bakarak, devam ettim. "3."

Ben makas yapmıştım ve o da kağıt.

"Ya senin taş yapman lazımdı, erkeksin sen erkek!" Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "Ne alaka be?" Dudaklarını büzdü ve kısa süre düşündü. "Ne bileyim, erkekler serttir taş yaparlar falan?"

"Hyesa, ne olur sus ve yemek yapmaya git."

Ofladı ve battaniyeyi üzerinden atarken acıyla inledi. Hareketleri normalden çok daha yavaştı ve kalkmak konusunda zorlandığını anlayabiliyordum.

"Tamam, tamam." Koltuktan destek alarak ayaklandım. "Yat geri, ben yapacağım." Hevesle bana döndüğünde, gözlerimi devirdim.

Hyesa'ya kıyamama işine bir son vermeliydim çünkü yavaş yavaş başıma bela oluyordu.

"Sen mükemmel birisin Jungkook," Yanından geçmek üzereyken elimi tuttu ve minnetle gülümsedi. "Seni çok seviyorum, hatta sana fanım."

Elimi elinden kurtarırken, buruk bir gülümseme ile ona bakıyordum. "Biri de bana hasta olmasına rağmen yemek yapsa, ben de onu çok severdim."

Hyesa'yı sevmek için ise hiçbir şey yapmasına ihtiyaç duymuyordum.

Derin bir nefes verdim, seni seviyorum diyen sesi kafamda yankılanıyordu ama aldırmadım.

Arkadaşı olarak gördüğünü biliyordum ve bunu değiştirmek, varlığına bile şahit olamadığım çocuğu kafasından silmek için elimden gelen her şeyi yapıyordum.

Başkasını seviyor diye ondan vazgeçemezdim çünkü o her ne kadar başkası için ağlıyor olsa da ben sadece onun için nefes alıyordum.

Memories² Die | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin