12.12.2016
Hyesa 🌸
Son günlerde kendimi bambaşka hissediyordum, sanki çift kişiliğim varmış gibiydi. Uyandığımda mutluydum, uyumak için başımı yastığa koyduğumda ise tüm dünyam başıma yıkılıyordu.
Kendime itiraf etmem biraz zaman alsa da uyandığımda mutlu olmamın sebebi aşık olduğum adamdı. Mutsuzluğumun sebebi ise kafamı yastığa koyduğum anda bana sarılarak yanımda uykuya dalmaya çalışan Jungkook'tu.
Düzleştirdiğim saçlarımı at kuyruğu olacak şekilde topladım ve halka küpelerimi kulağıma geçirdim. Özenmiyorum ama aslında günlerce bu kombini düşündüm kıyafetlerimi giymiştim.
Onu görmeyeli neredeyse bir yıl olmuştu. Buluşma teklifi ettiğinde hayır diyememiştim, hayır demem gerekse de.
Spor ayakkabılarımı giyip arabama ulaştım, uzun bir yol olmasına karşılık sanki bana saniyeler içinde buluşma yerine gelmişim gibi hissettirmişti.
Yüzümde aptalca bir gülümseme oluştuğunda Jungkook'un gözleri zihnimde aniden kendine yer buldu. Başıma saplanan acıyla frene bastım ve kendime gelmeye çalıştım. Nefeslerim hızlanmıştı, siktiğimin hissini geçiremiyordum. Gözlerimi kapattım ve kafamı direksiyona yasladım.
Kalbim acıyordu, böyle bir duygunun kucağında kendimi nasıl bulduğumu anlamıyordum. Şimdi gaza basıp evimize geri dönmem gerekiyordu, doğru olanın ne olduğunu biliyordum. Peki neden gidemiyordum?
Derin bir nefes aldım ve arabayı tekrar çalıştırdım. Sadece ufak bir buluşma olacaktı, buna bir anlam yüklemeye gerek yoktu. Evet, sadece beni neden görmek istediğini öğrenecektim.
Birkaç dakika içinde buluşacağımız mekanın tam önüne gelmiş ve arabayı park ederek içeri girmiştim. Gözlerimle etrafı taradım, erken gelmiştim ve muhtemelen o gelmemişti. Belki de buluşacağımızı bile unutmuştu.
Jin böyle bir adamdı.
"Hanımefendi, lütfen böyle buyrun." Garsonun beni yönlendirmesiyle sola doğru döndüm ve tam o an, kalbim sanki atmayı bıraktı. Nefes alamıyor ve kanım çekiliyor gibi hissediyordum, karnıma bir haller oluyordu ve yüzünün güzelliğiyle kendimden geçiyordum.
Onu gerçekten çok özlemiştim.
"Merhaba." Yanlış gördüğümü düşünmesem gözlerinin dolduğunu söylerdim. Benim gibi onun da elleri titriyordu ve bana böyle bakmaya devam ederse boynuna sarılacaktım.
"Merhaba." Yerinden kalkıp bana doğru adımladığında bu yapacağını engellemek için sandalyeye oturdum.
Buraya sadece onun ne diyeceğini öğrenmeye geldin Hyesa, başka anlamlar yükleme.
Titreyen ellerimi umursamadan masadaki bardağa sarıldım ve sanki yıllardır içmemişim gibi suya gömüldüm.
"Aç mısın?" Jin benden daha gergin gözüküyordu, yüzüme bakarken korkuyordu sanki.
"Biraz."
Birbirimizle konuşmadan siparişleri vermiştik, yemekler gelene kadar ise o bana ben masaya bakmıştım. "Kilo almışsın, eskisinden çok daha güzel görünüyorsun."
Mahzun çıkan ses tonu kulaklarıma ulaştı ve masayla kesişen gözlerimi ona çevirmemi sağladı. Aldığım hepi topu iki kiloydu, beni bu kadar dikkatli izlediğini hiç fark etmemiştim.
"Sen de saçlarının şeklini değiştirmişsin, yakışmış." Dolu gözleriyle gülümsedi ve yukarıya doğru baktı. Bu kadar duygulanacağını gerçekten asla tahmin etmemiştim. "Sadece sağa doğru taramaya başladım."
Ben de küçük ayrıntılara dikkat etmede başarılıydım, onunla alakalı her şeye dikkat ederdim gerçi. Bir zamanlar en büyük hobim onu nefes bile almadan izlemekti.
"Görüşmeyeli bir asır geçmiş gibi geliyor." Burukça gülümsedi ve dudağını dişlemeye başladı. Heyecanlanmış olmalıydı, stresliyken hep dudağını yerdi.
"Beni neden aradın Jin?"
Tüm dikkatimi gözlerine vermiştim, gördüğüm en güzel gözlere sahip olmasının yanısıra bana bakarken olduğundan daha da güzel görünüyorlardı. Ayaklarım yerden kesiliyordu sanki.
Basit görünümlü bir soru sormuştum. Beni neden aradığını anlamıyordum, o ise dünyanın en zor sorusunu sormuşum gibi gözlerimin önünde acı çekiyordu.
Bakışlarını masanın üstüne koyduğum elime indirdi ve titreyen elini benimkiyle buluşturdu. Tenime değen teniyle tüm vücudum uyarılmıştı sanki. Atmayı kestiğini düşündüğüm kalbim göğüs kafesimi parçalayacak gibi davranıyordu.
"Seni çok özledim Hyesa, çok fazla."
Elimi tutuşu sıkılaştığında parmaklarımı oynatarak tenini okşadım. Hareketlerim benden tamamen bağımsızdı, bacaklarım titriyordu.
"Ben seni sevmeye korkan aptal herifin tekiyim."
O? Beni sevdiğini mi söylüyordu?
Bir zamanlar duymayı en çok istediğim şeyi şimdi duymuştum ve bende oluşturduğu tek etki korkuydu.
Tam o an bu cümlenin geleceğini bildiğimi fark ettim. Bu cümleyi duyacağımı bile bile buraya gelmiştim, başka bir amacı yok derken bile kendime yalan söylemiştim.
Orospunun tekiydim.
Elimi onun elinden hızlıca kurtardım ve gözlerime dolan yaşlarla apar topar masadan kalktım.
Farkındaydım.
Masadan kalkarken kalbimi de oraya bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories² Die | JJK ✓
FanfictionSadece basit bir şarkı, Ve bizim hikayemiz tam da böyle başladı.