04.10.2017
Jungkook 💫
Kalabalık mekanın en köşesinde, tüm gözlerden uzak bir noktada oturuyordum. Garsonların bile gelmeyi unuttuğu bir noktaydı burası, herkesten uzaktı ama her yeri görüyordu.
Neden buradaydım, neden kendimi bunu yapıyordum, hiçbir fikrim yoktu.
O da beni seviyor.
Sadece görmek istemiştim, ayaklarım beni buraya getirirken sadece bir kez gözlerimle şahit olmak istemiştim. Onun bir adamı nasıl sevdiğini, nasıl aşık olduğunu merak ediyordum.
Çünkü beni bir kez bile sevmemişti, bana hiç seviyor gibi bakmamıştı.
Alkışlar çoğaldığında, ilk önce sahneye gitarıyla çıkan iri bedeni gördüm. Jin, yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ile seyircilere saygı selamı vererek, mikrofonun hemen yanına koyulmuş sandalyeye oturdu.
Ondan tiksiniyordum, benim hayatımı yerle bir ettikten sonra, burada böyle gülümseyerek oturması midemi bulandırıyordu.
Dünyanın en iğrenç hissiydi, dünyanın en berbat insanına bakıyor gibiydim. Ona bakıyordum ve tek hissettiğim güçlü bir tiksinme oluyordu.
Çünkü o benim arkadaşımdı, ona güvenmiştim.
O kadar iğrenç bir insandı ki, seviyor olsa bile biraz daha bekleyememişti. Benim terk edilmemi beklemek yüksek ihtimal aklının ucundan bile geçmemişti çünkü kimin umrundaydı ki?
Onlar birbirini seviyorken ve güzel bir gece geçirecekken, benim aşkım kimin umrundaydı?
Alkışlar bitmeden, bu sefer merdivenleri narin bir beden çıktı. Yüzünde güzel bir gülümseme vardı, o da selam vererek Jin'in yanındaki yerini aldı.
Kilo vermişti ama yüzü eskisine oranla çok daha canlı görünüyordu.
Sanki biri ona hayat vermiş gibiydi, gülümseyişi eskisinden çok daha canlıydı.
Benim içimdeki tüm enerjiyi alıp ona geçirmişler gibi, bana kalan tüm yıkılmışlık ona tertemiz bir başlangıç hediye etmiş gibi gülümsüyordu.
Geçen onca zamandan sonra, artık ondan da nefret ediyordum.
Ben hiç olmamışım gibi yaşamaya devam etmesinden, hiç kollarım onu sarmamış gibi arkadaşıma sarılıyorken, hiç benimle öpüşmemiş gibi onunla öpüşürken, ondan da tiksiniyordum.
Karşımda gördüğüm, bir zamanlar en çok değer verdiğim iki insan, şu an gözüme o kadar kirli görünüyordu ki, beni getirdikleri halden bir kez daha nefret ettim.
Tek ben üzülmüşüm gibi, tek ben kaybetmişim gibi. Yalnız geceleri sadece ben geçirmişim gibi.
Onlar birlikteyken, bana yaptıklarını el ele atlatırken ben yalnız başıma o kuyunun dibinde ölmüşüm gibi.
"Sımsıkı ve çabucak tut beni, üzerime döktüğün bu sihir tozu etkisini kaybetmeden.
Ben bu hayatı toz pembe görüyorum"Yumuşak sesi ortamı doldururken ve gözleri Jin'e dönerken sadece onları izliyordum. Kollarım artık onu sarmak istemiyordu, onu özleyen tarafım sanki hiçliğe karışmıştı.
Başka bir bedene ait olduğu anda, sanki bende ki onu yavaşça öldürmeye başlamıştı.
"Sen beni öptüğün zaman, cennet iç çeker
Ve her ne kadar gözlerimi kapatsam da, yine toz pembe bir hayat görürüm
Beni kalbine doğru bastırdığında, bambaşka bir dünyaya geçiş yaparım
Güllerin açtığı bir dünyaya"Benimleyken yüzünde hiç görmediğim bir gülümseme, gözlerinde daha önce hiç şahit olmadığım bir parıltı ve sesinde hiç duymadığım bir tını vardı.
Ona şarkı söylerken aşık olmuştum.
Ona, bana yalan söylerken bağlanmıştım.
Sevdiğim adam çok uzakta derken, ona inanmıştım. Oysa hemen yanımızdaydı, onca zaman hep buradaydı. Hep onun aklındaydı, hayallerindeydi.
Ben, onun sahneye ait halini gördükten sonra büyülenmiştim. Şimdi görüyordum, Jin'in olmadığı hiçbir sahneye ait gibi olmadığını görüyordum. Bana yalan söylemişti, beni kandırmıştı.
Ben başkasına aşık bir kıza aşık olmuştum, ona her şeyimi vermiştim.
Geriye tek kalan, onun bana bıraktığı tek şey, ihanete uğramanın bırakmış olduğu o berbat histi.
Sadece onu sevdim diye, onun için çaba gösterdim ve elini hiç bırakmadım diye, bunları hak etmiş olamazdım. Onun başkasını sevdiğini her zaman biliyordum, ben sadece unutmak istediğine inanmıştım.
Oysa onun unutmak istediği tek şey, benim ona olan aşkımdı.
"Ve sen konuştuğunda, melekler yukarıdan şarkı söylerler
Günlük kelimeler bir aşk şarkısına dönüşüverir
Kalbini ve ruhunu bana ver ve hayatımız hep toz pembe olsun."Şarkı bittiğinde, Jin'e bakarak mikrofonu indirdi ve bir süre öyle kaldılar. Ben de onları izledim, benim sevgilimi saran kolu ve dudaklarına değen dudakları seyrettim.
Benim sevgilime sahip olan arkadaşıma baktım, hiçbir şeyi hak etmeyen, en ufak bir sevgiyi bile layık görmediğim iki insana baktım.
Kalbime derin bir kesik atılmış gibi bir acı duydum ilk önce, nefesim kısa bir süre kesilir gibi oldu. Çünkü onlar birbirlerine gerçekten aşıktı.
Çünkü onlar sonunda mutlu olmuştu, hikayeleri mutlu bitmişti.
Ben ise bu hikayede mutsuz olan tek kişiydim.
Ben sadece seni sevmiştim, Hyesa. Yalnız kaldığında elini tuttum, sen onun için gözyaşı dökerken yanaklarını ben kuruladım. Sen mutlu ol diye, sadece sen mutlu ol diye, başkasını sevdiğini bilmeme rağmen yanında kaldım.
Sonunda benim bu kadar mutsuz olacağımı bilseydin, yine de benimle bu yola çıkar mıydın?
Söylesene Hyesa, bu hayata tekrar gelsek yine beni aldatır mıydın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories² Die | JJK ✓
FanficSadece basit bir şarkı, Ve bizim hikayemiz tam da böyle başladı.