Memory Eighteen

4.3K 496 143
                                    

12.06.2017

Jungkook 💫

Seni özledim.

Kaçıncı bardak olduğunu saatler önce saymayı bırakmıştım, sadece içmeye devam ediyordum. Sadece unutmak istiyordum, her şey çok ağırdı.

Onu özlemek, çok ağırdı.

Kafamın içinde sadece onun adı dönüyordu, sadece onu düşünüyordum. Tüm sesleri susturmak istiyordum, tek istediğim sadece bir an için susmalarıydı.

Hyesa, seni deli gibi özledim. 

Kafamı iki yana salladım, susmuyordu. Bir an olsun rahat vermiyordu, onun ismini bana hatırlatıp duruyordu.

Öfkem geri kalan her şeyi silmeliydi, nefretim galip gelmeliydi. Ben ihanete uğramıştım, intikam duygusunun esiri olmalıydım.

Hiçbiri olmamıştı. Hiçbir kötü duygu, Hyesa'ya olan aşkımı yenebilecek kadar güçlü değildi.

Neden beni sevmemişti?

Beni bir kez olsun, sadece bir kez olsun sevmiş miydi? Alayla güldüm, sevmemişti. Ben öyle sanmıştım, benimle mutlu olduğunu düşünmüştüm. Gülümsemeleri gerçek sanmıştım, yavaşça kalbinden o ismi sildiğimi sanmıştım.

Yalan söylemişti, sadece beni kandırmıştı.

Kim bilir, belki de o beni kandırmamıştı.

O kadar salaktım ki, ona o kadar güveniyordum ki belki de ben inanmak istemiştim. O hiçbir şey yapmamıştı, ben sadece onun aşkına olmasa da sadakatine inanmıştım.

Kendi gözlerimle görmesem, yaptığına inanmayacağımı biliyordum.

Yapmazdı, benim sevgilim, böyle bir şey yapmazdı.

İşte tam da bu yüzden, Hyesa asla benim olmamıştı.

Onunla aynı yatağı paylaşırken, aynı şeylere gülerken, birbirimize sarılırken, tek düşündüğü başka bir adamın varlığıydı.

Benimle geçirdiği her an, yanında başkasını istemişti. Benimle geçirdiği her saniye onu aramıştı, belki de beni hiç görmemişti.

Ona sormak istediğim çok şey vardı, en başta neden yaptın demek istiyordum. Ben seni delicesine severken, ben senin için her şeyi yapabilecekken neden yaptın?

Neden beni bırakıp gitmedin, neden bana ihanet ettin?

Sormak için birçok fırsatım olmuştu, beni yüzlerce kere aramışlardı. Hem o, hem de arkadaşım dediğim o pezevenk herif. Onlarca özür mesajı okumuştum, yalvarmalar görmüştüm.

Tek yaptığım, telefonu sakince masaya bırakmak olmuştu.

Ben sadece onu sevmiştim. 

Kafamı biraz daha eğdim, kalabalık ortamdan kulağıma ulaşan hiçbir şey yoktu. Sesler boğuktu, mekanda çalan müziği ayırt etmekten çok uzaktım.

Onu sevmiştim, onun için ondan vazgeçecek kadar.

Mutsuz olduğunu gördüğüm her an ölecek kadar. Beni bırakıp gitse durdurmayacak kadar, sevmediğini söylese affedecek kadar.

O pişman olmasın diye ona dokunmayacak kadar.

"Jungkook." Adımı yabancı bir sesten duyarak, kafamı kaldırdım. Görüşüm çok net değildi, başım dönüyordu. "Sen kimsin?" Sesim pürüzlü çıkmıştı, aldırmadan kıza bakmaya devam ettim.

"Bir çalışan işte," Bar tezgahının diğer tarafındaydı, dirseklerini zemine yaslayarak biraz bana eğildi. "O gün gelen arkadaşından adını öğrenmiştim, doğru hatırlıyorum değil mi ismini?"

Sessiz kaldım ve önümdeki bardağı tek dikişte bitirerek, kıza uzattım. Yenisini doldurup, önüme koyması kısa sürmüştü. "Gelen her kızı elinin tersiyle itiyorsun," Tekrar yüzüne baktım, konuşması manasız geliyordu. "Burada her gün içiyorsun."

İfadesiz bir şekilde bakmaya devam ettim, nereye varacaktı?

"Bunları ancak aldatılmış ve hala aşık biri yapar, Jungkook."

Aldatılmış ve hala aşık.

Cevap vermedim, verecek cevabım yoktu. O da bana bakarak gülümsedi, anlamsız bir şekilde beni anlıyormuş gibi hissetmiştim.

"Onu hala seviyorsun, değil mi?"

Yerimden kalktım ve yeni koyduğu bardağı da tek dikişte bitirdim. Adım atmadan önce duraksadım. "Önemi yok," Artık hiçbir şeyin önemi yoktu. "O beni hiç sevmedi."

Kızı geride bırakarak kendimi sahneye attığımda, bir anda kopan alkışa şaşırmıştım ama bozuntuya vermedim. Seyircinin memnun olduğunu görünce beni kovmadılar, söylemek istediğim şarkıyı kabul etmeleri ise kısa bir süre almıştı. 

"Haydan gelen huya gider
Sen böyle yaşıyorsun işte
Al al al hepsini al
Ama asla verme
İlk öpücükten anlamalıydım senin sorunlu olduğunu
Gözlerin açıktı
Neden açıktı gözlerin?"

Mikrofonu daha sıkı tuttum, bana Hyesa dışında hiçbir şey şarkı söyletemezdi. Sadece onun aşkı için söylüyordum, o ise sadece kendi aşık olduğu adam için söylüyordu.

İkimiz de seviyorduk, sorun yok gibi görünüyordu.

Sadece birbirimizi sevmiyorduk ve bu her şeyi yerle bir ediyordu.

"Sana neyim varsa verdim ve sen çöpe attın
Çöpe attın evet yaptın.
Bu zamana kadar tek istediğim bana sevgini vermendi"

Sadece ufacık bir sevgi kırıntısı için Hyesa, senin beni seveceğin küçücük bir an için her şeyimi verirdim.

"Çünkü anlamadığın şu ki senin için bir el bombası tutabilirdim
Ellerimi bıçağa uzatırdım senin için
Bir trenin önüne atlardım senin için

Biliyorsun senin için herşeyi yapardım
Bütün bu acıları senin için çekerdim
Tam beynime dayardım mermiyi
Evet senin için ölebilirdim

Ama sen aynısını yapmazsın."

Aynısını benim için değil de, sevdiği adam için yapacağını bilmek çok daha ağırdı. Benim için ölmesini ondan asla istemezdim.

Başkası için ölebilecek olduğunu bilmek ise içimde nefretin en koyu tonuna hayat veriyordu.

"Bu zamana kadar tek istediğim bana o kahrolası sevgini vermendi
Eğer ateşler içinde olsaydım

Alevler arasında yanışımı izlerdin sen

Beni sevdiğini söyledin
Yalancının tekisin çünkü asla,ama asla sevmedin"

Sadece beni sevecektin, Hyesa.

Yatağımızı başka bir adamla paylaştıktan sonra, beni alevlerin arasına attıktan sonra arkanı dönüp, yanışımı izleyecek biri değildin sen.

Aşık olduğum kadın değilsin, hiçbir zaman olmadın. Sen o dokunulmamış, sadece benim gördüğüm parıltıyı söndürdün.

Beni kandırdın, yanımda kaldın, bundan sonra da yanımda kalacağına inandırdın.

Keşke hiç yanımda olmasaydın, keşke sevgini bana hiç hissettirmeseydin.

Keşke seni hala sevmeseydim, Hyesa.

Memories² Die | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin