.Bölüm 24.

181 6 5
                                    

DURU'DAN...

Yemeklerimizi yedikten sonra Jinef "terasa çıkalım" diye bir fikir attı ortaya, kış olmasına rağmen hava güneşliydi. Zaten teras kapalı terastı, üşümezdik. Herkes koltuklara yayıldı. Sohbet bayağı ilerlemişti. Ben tam söze girecektim ki evin zili çaldı.

"Ben bakarım!" Savaş aşağıya indi. Biraz zaman geçtikten sonra elinde bir kutuyla geldi.

"Kardeşim bu ne?" diye sordu Kaan.

"Ne bileyim oğlum?"

"Aç bakayım?"

Savaş kutunun üzerinde ki bantları söktü ve kutuyu açtı, kutunun içinden önce mor renkte bir uçan balon çıktı. Daha sonra kutudan bir kağıt çıkardı. Kağıdı okuduktan sonra kaşlarını çattı.

"Oğlum ne oluyor ya? Şu notu doğru düzgün okur musun bize Savaş?" Sıla'nın söylediğini herkes onaylar gibi baktı ve Savaş notu okumaya başladı;

"Sen sadece aileni değil, duygularını da kaybettin Duru. Sen... Artık zannettiğin kadar normal bir hayat yaşamayacaksın. O hep konuşulan mutluluğa hiç bir zaman ulaşamayacaksın"

O an boğazım da oluşan yumruyu anlatamam size... Sadece boş boş duvara bakıyordum. Kızların hepsi yanıma geldi.

"Savaş şu kağıdı bana verir misin?" dedi Oğuz.

Savaş bir şey söylemeden kağıdı Oğuz'a verdi. Oğuz kağıdı aldı;evirdi, çevirdi. Yazıyı tekrar tekrar okudu. Kaşlarını çattı;

"Yeter artık! Duru bundan sonra çok dikkatli olacaksın. Dışarıya çıkmak istediğin zamanlar olacak biliyorum.. Ama eğer böyle devam ederse ben gerçekten kafayı yiyeceğim! Herhangi bir sıkıntı olduğu zaman direk bana haber vereceksin tamam mı? Kimseye zarar gelmeyecek. Kaan;kardeşim ben gidiyorum sen yanımda gel."

"Nereye gidiyoruz?"

"Şu notları kim yazıyormuş bulalım." dedi başı dik bir tavırla.

İlk defa bu kadar sinirli gördüm onu. Sessiz kaldım. Kızlar beni sakinleştirmeye çalışıyordu, ama ben gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

"Duru bak,herşey bitecek tamam mı? Şimdi ağlamayı kes ve bekle. Gerekirse Oğuz'lar ile bizde gideceğiz."
Helen'in söylediği şeyi dinledim, tavana bakarak gözlerimi kırpıştırdım ve azda olsa ağlamamı dindirdim.

"İşte böyle... Şimdi bekle Duru. Oğuz'lar gelene kadar bekle."

OĞUZ'DAN...

Evden çıktığımız zaman ilk işimiz, Duru'nun önceden kaldığı yetimhaneye gitmekti. Orada kendisine ait daha çok bilgiye ulaşacaktık. Arabaya binip yola çıktık.Yarım saat sonra oraya varmıştık,ben uçar adım ilerken Kaan tavşana yetişmeye çalışan kaplumbağa gibi bana yetişmeye çalışıyordu. Danışmaya müdürü görmek istediğimi söyledim,odasında olduğunun bilgisini alınca 5 katı merdivenle koşa koşa çıktım. Kaan bana yetişmeye çalışırken düştü;

"Oğuz,abi bir sakin. Geldik işte."

"Sakin kalamıyorum kardeşim, anladın mı? Söyleneceksen hiç gelmeseydin?"

"Tamam ya ne bağrıyon!? Gir içeri hadi."

Kaan'ın söylediğini yaparak, kapıyı tıklattım. "Gir!" sesini duyduktan sonra içeri girdim. Koltukta kır saçlı, hafif şişman bir adam oturuyordu.

"Buyrun?"

"Merhaba, bir şey sormak için gelmiştik."

"Yurtta ki bütün odalar dolu,başka yurda başvuru yapabilirsiniz." dedi bilmiş bir sesle. Bu adama şimdiden gıcık olmaya başladım. Her neyse... İzin almadan hızlıca masanın yanında ki koltuklardan birine oturduk ve ben konuşmaya başladım.

"Soracağımız şey yurt başvurusu değildi. Keşke konuşmaya başlamadan önce dinleseydiniz." Adam yerin de biraz dikleşerek, dirseklerini masanın üstüne koydu ve ellerini birbirine kenetledi.

"Dinliyorum?"

"Biz Duru Erten hakkında konuşmak için geldik. Kendisi iki sene önce ayrıldı yurttan."

"Duru Erten..... Tamam hatırladım. Ama maalesef yurtta ki öğrenciler hakkında bilgi veremiyoruz prosedür gereği. Eğer yakını değilseniz, kusura bakmayın. İyi günler."

"Biz kuzeniyiz!" Kaan'a gözlerimi belerterek baktım. Hangi insan kuzeni hakkında bilgi almaya gelir? Mal bu çocuk.

"Eğer kuzeniyseniz, neden hakkın da bilgi almaya geldiniz? Onu yakından tanımanız gerektiğini düşünüyorum."
Tam da beklediğim cevap. Hadi çık işin içinden Kaan bey.

"Biz onu hiç tanımadık, beyefendi. Kendisi 15 yaşına kadar yetimhanede büyüdüğü için hiç görmedik onu. Şimdi de önemli bir nedenden dolayı kendisi hakkında bilgi almaya geldik."

"Yalanlarınıza inandığımı sanmayın. Lütfen gider misiniz? Güvenlik çağıracağım yoksa!"

O an hiç beklemediğim bir şey yaptı Kaan. "Bunu siz istediniz." diyerek koltuğun karşısında ki masanın üstünde ki  vazoyu adamın kafasına geçirdi. Allah'tan vazo sağlammış da kırılmadı. Ses çıkması çok büyük zarar olurdu bizim için.

"Kaan sana hiç ne yaptın diye sormayacağım. Aferin bir iş becerdin lan sonunda, hadi adam ayılmadan şu bilgisayarda ki bilgilere bak. Yakalanırsak ağzına sıçarım."

"Ne kadar açık konuşuyorsun kardeşim benim ya!"

"Hadi lan boş yapma. Ben de şu 2 sene önceki dosyalara bakayım. Belki bir şey bulurum."

İkimizde işe koyulduk. Buradan hemen çıkmamız gerekiyordu. Ben dosyaları karıştırırken Kaan bilgisayarı inceliyordu.

"Kardeşim burada sadece öğrencilerin kimlik bilgileri yazıyor. Zaten bu tür kişisel bilgiler dosyalarda olur. Ben biraz daha bakayım bekle."

Kafamla onayladıktan sonra eski dosyaların olduğu rafa geldim. "D" harfini bulduktan sonra tek tek dosyaların üstünde ki isimleri okuyarak Duru'nun adının yazdığı dosyayı buldum.

"Kardeşim buldum dosyayı. Adam ayılmadan çıkalım hadi."

Kaan bir çocuk gibi sevinerek bilgisayarı kapattı. O sırada pantolonunun cebi masanın altında ki çekmecenin kulbuna takıldı. Çekmece açılmıştı.

"Kanka burda bir dosya daha var?"

"Oğlum adamın işlerine karışma ya! Biz bize gerekeni bulduk, çıkalım şuradan."

"Ama buna bakman lazım Oğuz."

Sıkıntılı bir nefes üfledim ve Kaan'ın yanına gittim. Çekmecede ki dosyaya bakınca şok olmuştum.

"Erten Holding mi?"



WUHOHOHOHO YENİ BÖLÜÜÜM! GENÇLER BİRAZ ARAYI AÇMIŞTIK KUSURA BAKMAYIN :) EKŞINLI BÖLÜMLER GELİYOR SKFJDJDISK HADİ BAKALIM GÖRÜŞÜRÜZ ✨🖤
Y2~
Favori Karakteriniz?

。KİLİT。Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin