senden bana*

3.1K 180 14
                                    

Aslına bakarsak yalnız kalmak çok farklı ve herkese iyi gelebilecek kadar faydalıdır bazı zamanlar. Hatta yalnızlığın bile kıymetini bilmek gerekir diye düşünülür çoğu kez. Birçok insanın yapamadığını yapar yalnızlık. Birçok şeyden iyi gelir. Kasım çocukluğundan beri bununla başa çıkıyordu. Annesi her zaman yalnız kalmaması için uğraşır, arkadaş edinmesini isterdi. İçinde bulunduğu tarif edilemez karanlığı, birileri ile bir şeyler paylaşarak dağıtır sanıyordu. Ama Kasım her zaman, her durumda sorunlu bir insandı. Kısa bir süre önce tıpkı şimdiki gibi biri girmişti hayatına. Ayça. Kasım'la acılarını paylaşır, onu yalnız olmadığına inandırdı. Ama onunla yüz yüze geldikten sonra her şey çok değişmişti. Kasım onun kendisine katlanamadığını düşünüyordu. Ayça, Kasım'ın abisiyle arasında geçen sıkıntılara şahit olmuştu, defalarca. Kasım'ın kendisine verdiği zararlara engel olamıyordu. Belki de Kasım'ın bu dağınıklığından korkmuştu. Belki de hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine ikna olmuş ve öylece çıkmak istemişti hayatından. Kasım bunun sebebini hep kendine bağlamıştı. Sonunda katlanılmaz bir insan olma düşüncesiyle hayatına devam etmişti işte.

Şimdi yeni birisi vardı. Yine aynı yolları kullanarak ilerleyen. Kasım bu sefer aynı şeylerin olmaması için uzak tutmak istiyordu kendinden. Çünkü sadece giden yara almıyordu. Fakat bu sefer farklı hissediyordu. Bu sefer nereden geldiğini bilmediği umutlar yetişiyordu içinde. Onlara bakmasa da, önemsemese de orada olduklarını bilmek bile bir şeyleri hâlâ güzel kılıyordu.

Ne yapması nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmiyordu çünkü karşısında oldukça hassas birisi vardı. Kasım bunu en başından hissetmişti. Anonimde onu kendine çeken bir ses vardı. Aslında sadece ses değil bambaşka kapıları açan bir his barındırıyordu o ses. Huzur barındırıyor, ben geldim artık hep buradayım diyordu sanki. Kasım, bu bir aldanma da olsa, kalbinden gelen o kıvılcımı yok etmek istemiyordu.

054**: günaydın [09:22]

Kâ: günaydın [13:52]

054**: akşam oldu avshsfs

Kâ: aynen olmuş epey. geç yatınca böyle oluyor

054**: yaptın mı kahvaltı

Kâ: yaptım, sen?

054**: çok oldu

054**: bugün evde misin

Kâ: hayır halletmem gereken birkaç iş var.  neden?

054**: anladım, öyle merak ettim de

Kâ: annem şehir dışında. buradaki işler bana kaldı. bir de temizlik falan yapılıyor. ayak altında dolaşmış olmayayım

054**: temizliğe mi geliyorlar

Kâ: evet. uzun süredir gelen bir abla bir de kızı var. görmedim pek ama biliyorum yani. annem işi yüzünden evle pek ilgilenemez, onlar gelir gider

054**: insan evine kim girer çıkar bilmez mi swhhssbf

Kâ: napayım oturup muhabbet mi edeyim

054**: haklısın

Kâ: işim var konuşuruz sonra

054**: konuşuruz

&
"Annen geliyor mu bugün?" Kenan keyifsiz bir şekilde bunu sorarken ayakkabısını bağlıyordu.
"Sanmıyorum, kafadan birkaç günü daha var." Kenan şimdi sırıtıyordu.

"O zaman?"

"Ne?" Kenan gözlerini devirdi.

"İçilsin." Kenan'ın cevabı üzerine Kardelen iç geçirip onlara baktı.
"Sizden başka ne beklenir ki zaten."

"Sen de gelebilirsin Kardelenciğim." Diye tatlı bir tavırla gülümsedi. Kasım buna gülmüyordu.
"Yapıştıracağım şimdi ağzına bir tane. Yürü hadi."

Kardelen gülerken ekledi. "Babam zaten buraya geldiğimi bilmiyor, sen de gelmiş içelim mi diyorsun."

Kasım birden Kardelen'e baktı. "Baban izin verse içeceksin yani?"

"Bilmem, hiç denemedim. Ayrıca sigara içip oğluna zararlarını söyleyen baba gibisin şu an gözümde."

"Aynı şey değil. İçmeni istemem."

"Peki hünkârım." derken, Kasım kafasını iki yana salladı gülerek.

Kardelen Kasım'ın koluna girerken Kenan ve Mete da arkalarından geliyorlardı.

"Ya o değil de bizim halısaha ne zaman olur?" diye soru attı Mete sessizliğini bozarak.

"Daha o var," dedi Kenan sigarasını yakarken. "Her şeyi erteliyoruz bari bunu yapalım."
"Hallederiz."Dedi Kasım ve başka bir şey konuşulmadan yollarına devam ettiler.

&

Kâ: naptın

Kâ: sesin soluğun çıkmadı bugün

054**: ah evet sana yazacaktım ama fırsat bulamadım

054**: evdeyim kolyemi arıyorum ama sanırım düşürdüm

Kâ: çıkarmış olamaz mısın, belki bir yere koymuşsundur

Kâ: veya gittiğin yerlere bak bi, en son neredeydin?

054**: hayır ya koymadım bir yere, o hep boynumda dururdu. baktım ama yok, bugün gittiğim yerde düştü sanırım.

Kâ: yarın tekrar bak o yere, tabi birisi almadıysa

054**: sağ ol içimi rahatlattın ahsjwjs

Kâ: hatıra falan mı

054**: babamdan hediyeydi

Kâ: üzgünüm umarım bulursun en kısa zamanda

Kâ: baban, vefat mı etti?

054**: evet

054**: beş sene oldu

Kâ: başınız sağ olsun, anonim

054**: eksik olma

054**: şey ben yemek yiyeceğim şimdi, sana yazarım tamam mı

Kâ: tamamdır

Kasım da bir şeyler yemek için mutfağa ilerlediği sırada tezgahta duran yemekler yine çok güzel kokuyordu. Kapıdan girerken ayağının altında bir karıncalanma hissetti ve birden irkildi.
Gözlerini çevirdiği sırada küçük bir zincire ilişti gözleri.

Bir kolyeydi.

Kasım yavaşça eğilip onu eline aldığında ucundaki harf ona göz kırptı.

"V"


kasım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin