ben bir yangına düştüm, hazine*

2.6K 167 22
                                    

Kasım günler öncesinden yazdığı ama göndermeye cesaret edemediği yazının satırlarında gözlerini gezdiriyordu. Mesajını okur muydu bilmiyordu ama yine de ona içini dökmek istiyor ve hâlâ bir yanının onunla olduğunu haykırmak istiyordu.

Yazdığı yazıyı göndermeden önce son kez okumaya başladı. Affedilemeyeceğini biliyordu veya hissediyordu. Bu hissettiği hiçbir zaman geçmeyecek olan bir sızıydı. Vuslat ona tek kelime etmeden geçmeyecek olan bir sızı.

Babasının yanına geleli bir hafta olmuştu. Babası ona samimi davranmaya çalışsa da çocuk için bir anlam ifade etmiyordu bu durum. Ağabeyiyle de bu bir hafta içinde sadece iki kere karşı karşıya gelmişlerdi onun haricinde özellikle karşılaşmak istemiyor gibiydi ağabeyinin tavırları. Bu Kasım'ın da işine geliyordu. Kasım evlendirileceği kızı da ikinci gün görmüştü. İsmi Feyza'ydı, uzun boylu, gür kumral saçları ve masmavi gözleri vardı Feyza'nın. Gülüşü her zaman derinden olurdu ve herkese karşı sıcakkanlı davranırdı. Kasım'dan iki yaş büyüktü ve Kasım'a karşı bir şeyler hissettiğini hemen belli etmişti. Kasım'ın oldukça dalgın ve asık suratı girdiği yerde dikkatleri üzerine çekiyordu fakat Feyza ona yabancılık çekmemesi için yardımcı olmuştu.

Kasım farklı bir zamanda olsalar onunla çok iyi arkadaş olurdu çünkü Feyza hem zeki, hem sevecen hem de oldukça anlayışlı bir insandı. Ama ona karşı bir şey hiçbir zaman hissetmeyecekti, bunu bile bile onunla evlenmek ona da yazık etmek olacaktı. Kasım Vuslat'ı aklından çıkarmaya bile korkuyordu ki zaten her şey Vuslat'ı hatırlatıyordu ona. Feyza'nın imrenilecek sakin tavrı bile Vuslat'ı anımsatıyordu.

Düğün tarihi birkaç hafta sonraya alınmıştı. Kasım hiç alışamadığı ama alışmak zorunda olduğu bir hayatın içindeydi. Zamanı geriye almayı ve her şeyin düzelmesini diliyordu her gece. Fakat bu, Vuslat'ın onu beklemesi kadar imkansızdı artık.

Her gece olduğu gibi ona yazdığı yazıyı açıp okumaya başladı Kasım. Her defasında onun tarafından okuyup ben olsaydım affetmezdim, diyerek.

"Vuslat. Evet, işte her şeyin başlamadan bittiği o yerdeyiz artık. o kadar uzağız ki birbirimize. ve o kadar acınacak haldeyim ki. hayatım boyunca pişman olacağım her şeyi bir anda yapıp def olup gittim. ben her şey gibi bunu da elime yüzüme bulaştırdım. beni affetmeyeceksin biliyorum. affetmeni bekleyecek yüzüm bile yok, ne desen ne düşünsen haklısın.

babam beni istedi. inanabiliyor musun, ben inanamadım. babam beni istedi çünkü hiç yaptıramadığı şeyi yaptıracaktı bana. istediği gibi bir adam yapacaktı. doğru düzgün bir yolda, hep övdüğü disiplin içerisinde, başarılarla dolu o yola koyacaktı beni. yanıma da bir yol arkadaşı çizecekti. her şeyimi para pul yapıp gülüşlerin bile sahte olduğu o hayata sokacaktı. kendi oğlunu, sevdiği kadından koparacak ve sana sevmek yasak diyecekti. sana sevda yasak. çünkü sevda değil ün yaşıyor hayatta, para kalıyor diyecekti. dedi de. niye biliyor musun, çünkü kendi hiç sevmedi. hiç sevemedi kimseyi. o kendinden ve soy adından başka kimseyi sevemedi ki. bu yüzden de hiç sevilmedi. beni anlamasını istemiyorum artık, çünkü benim elimden alabileceği her şeyi aldı artık onun isteği kıvama geldim. ona kızmak bile beni çok yoruyor artık. ama sana diyecek, sana anlatacak birkaç lafım var.

beni sevdiğin için ve iflah olmaz bir adam halimden kurtardığın için sana minnettarım. seninle çok güzel şeyler yaşadık. birbirimize baktık mesela. birbirimizi sevdik. artık sevmek ne demek çok iyi biliyorum. artık sevda için yaşanan acıyı çok iyi biliyorum. her şeye rağmen seninle karşılaşmak ve seni asla unutmayacak olmak içimde her zaman yaşayacak. zaten senden başka da hiçbir şey yaşamayacak içimde. gözüm kime bakarsa, kulağım kimi duyarsa, kimin yanında atarsa kalbim aslında hepsi seninle ve her şey senin yanında. ben seni terk etmedim. ben seni bırakmadım. kendimi, benliğimi seninle bıraktım. çünkü hiçbir zerrem buraya ait değil. çünkü balık toprağa konulmaz, onun yeri sudur.

kasım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin