dön bir bak bana, eksiğim.*

2.8K 164 20
                                    

Kâ: geriye sadece ismin ve yüzün kaldı.

V: evet. bunu da artık ben söyleyeyim sen bulmadan

Kâ: saklayacak bir şeyin kalmadı. bizim evde çalışıyor olman hiçbir şeyi değiştirmedi, değiştirmezdi zaten.

V: biliyorum, ama yine de bunun için cesaret edemedim işte

Kâ: nasıl göremedim seni, nasıl şüphelenmedim bilmiyorum

V: ruh gibi dolaşıyordun ortada

V: şaşırmıyorum ben

V: birkaç kez konuştuk bile seninle ama hiç yüzüme bakmadın

V: genelde çok öfkeli oluyordun, bazen eve gelmiyordun falan

Kâ: kavgalarımızı gördün mü?

V: birkaç kere

Kâ: ne hissettin?

V: korktum

Kâ: neden?

V: abin her defasında sana bir şeye yaramadığını ve senin o evde olmanın cehennem olduğunu, gidersen başlarının beladan kurtulacağını söylüyordu.

Kâ: evet?

V: ve her kavgadan sonra gidiyordun

V: geri gelmeyecek gibi

V: kendine bir şey yapacak gibi gidiyordun

V: ama kapıyı çarpıp değil, sessiz sedasız

V: sanki onun haklı olduğunu söyler gibi

V: sanki cehennem olduğuna inanmış gibi

Kâ: öyle hissettirdiğimi biliyorum insanlara

Kâ: en çok da ona

Kâ: bakma bağırıp çağırdığıma, ona karşı mahçup hissettim her zaman kendimi

Kâ: çünkü haklıydı. ayça benim yüzümden gitti. babam benim yüzümden. abim de öyle

V: neden, ne yaptın sen onlara?

Kâ: istedikleri gibi bir insan olmadım

V: nasıl yani

Kâ: yani, ayça onu sevmemi bekledi her zaman. daha fazla sevmemi, daha fazla sevmemi. babam başarılı bir adam olmamı istedi ama getirdiğim başarılar ona yetmedi. annemle ayrıldılar beni yanında götürmek istedi gelmek istemediğimi söylediğimde kaçtığımı söyledi. ama onunla gitseydim hayatım masa başında dosya incelemekle, onun peşinden koşmakla geçecekti.

Kâ: abim de her zaman babamı savunur. onu kölesi gibi aslında. asla ondan farklı düşünmez. ona benzemeye çalışır. babamın ilk gittiği zamanlarda çok asabi bir insandım. öfkemi kontrol etmekte çok zorlandım. sık sık kriz geçiriyordum. okulda çok sorun çıkardım. ki çoğunda da haklılardı. abim halletti hepsini. bir nevi arkamı topladı yani. yapmayadabilirdi ama yaptı, beni sevmediği halde.

Kâ: çok bunaldı sorunlarımla uğraşmaktan. sonra da gitti. beni yalnız kalarak cezalandırdı. sonra dışarı vurduğum tüm öfkemi içime kustum. kendimi cezalandırdım. tüm zararları kendime verdim. sessiz, kendi halinde bir adam oldum. hiçbir şeye karışmadım, kimseyle konuşmadım. sanki dilimde taşıdığım bir zehir varmış gibi. insanlarla arama mesafe koydum.

Kâ: çünkü bu öyle bir zehir ki anonim. sadece karşıdaki değil, ben de zehirleniyorum

V: senin iyi bir adam olduğuna inanıyorum, Kasım. her ne olursa olsun. biliyorum

Kâ: Anonim

Kâ: bir şeye inanma, veya güvenme

Kâ: bu sorumluluğu taşıyamam

Kâ: sen hayatıma girdiğinden itibaren çekindiğim tek bir şey var

Kâ: o da, sana bir zarar gelmesi

Kâ: benim yüzümden sana bir zarar gelmesi

Kâ: lütfen anla beni

Kâ: çünkü bu bittiğinde

Kâ: adı her neyse

Kâ: ölen sadece sen olmazsın

Kâ: beni anlıyor musun?

"çünkü," diye fısıldadı Kasım, "çünkü bu ölü bir kere daha dirilemez."

*

"Demek kızın yanına kadar gittin ve yüzünü bile görmeden geri geldin. Harika."

Kenan hemen yanında oturan Kasım'a yakınırken önlerinde de Mete ve Ekin onları izliyordu. Kasım kafasını ellerinin arasına almış sabit bir şekilde sıraya bakıyordu.

"Ne yapmamı isterdin Kenan? Oğlum kız dedi ki bir anlamı olsun karşına çıktığımda, dedi. Onu bekliyorum işte. Dediklerini önemsiyorum. Ve o gelene kadar gitmeyeceğim yanına."

"Bana saçma geliyor abi. Ben anlamıyorum yani. Saklaması için bir nedeni yok işte, kalmadı. Sizin evde çalışıyor olması en büyük sırdı. Senin o hareketlerinden haberdar olması falan. Geriye saklayacak bir şey kalmadı."

"Ben de Kenan gibi düşünüyorum," dedi Mete. "Kızma ama haklı. Bu kız senden başka bir şey saklıyor olmalı. Çekindiği bir şey olmalı. Ya da ne bileyim bir sıkıntı var ama anlamıyorum."

Kasım oturduğu yerden doğruldu. Bir sıkıntı olduğunu o da hissediyordu. Ne olduğunu sormayacaktı kıza.

"Ben yan prifilinden gördüm kızı. Güzel bir kıza benziyordu, çirkin olduğunu sanmıyorum. Başka bir sebebi var ama bakalım ne çıkacak." Diye ekledi Kenan.

"Kardelen nereye gitti?" diye sorarak konuyu değiştirdi Ekin.

"Bilmem gelir birazdan, ben çay alacağım isteyen var mı?" Mete ayaklanırken kimseden ses çıkmamıştı. Kapıya doğru ilerlerken Kardelen çıktı birden karşısına. Nefes nefese kalmış halinden koştuğunu anladı çocuklar. Oldukça telaşlı görünüyordu.

Kasım'ın meraklı gözleri Kardelen'i buldu. Ve sebebini öğrenmek istercesine yüzünde bir iz aradı.

"Kardelen?" Mete soru soran gözlerle kıza baktı.

Sonunda konuştuğunda "Kasım," dedi, fısıltı halinde döküldü dudaklarından.

Kasım ayağa kalkıp hızlı adımlarla yanına gitti.

"Neler oluyor?"

"Burada." Kasım gözlerini kırpıştırdı.
"Kim, kim burada?"

"Ayça."

Kasım'ın siyah gözleri artık koyu bir karanlığı andırıyordu.



Keyifli okumalar :) yorum ve beğenileri eksik etmeyin lütfen. yorumlarınız benim için değerli. iyi bakın kendinize!
Instagram: gozdesalti

kasım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin