sana güzel vedalar yakışırdı*

2.7K 169 55
                                    

Buraya bu bölüm için güzel bir şarkı bırakacağım. Onu da dinlerseniz çok sevinirim. Ve buraya bu bölümü okuduğunuz tarihi yazar mısınız? Teşekkür ederim.
Şebnem Ferah- Hoşçakal.

Herkes bir hikayenin kahramanı olmak ister. Hikayesinin mutlu sonla bitmesini, daha önce hiç yaşanmamış ama güzel günlerle geçmesini ister. Ve o hikayeye kendini inandıracak biri olsun ister, herkes kendi hikâyesinde birine inanmak ister. Tüm o kirli masallarla büyüyen çocukluğa nazaran kendi kalemiyle umuda tutunmak ister. Kalem neye inanırsa sonu o getirir, her hikaye böyledir.

Kasım, bu kalemi kaç kere bölmüştü, kaça bölmüştü hatırlamıyordu bile. İçinde kendini dünyasını büyüten o kirli masallar mıydı yoksa umuda tutunan kalem miydi bilmiyordu.

İçinde hiç tarif edemediği bir dağınıklık vardı. Bu dağınıklık her şeyin sonuna geldiğini gösteriyordu onun için. Artık geri dönülmez bir yola girdiğini çok iyi biliyordu. Babası onu dinlemeyecekti. Eğer Vuslat'ı bilmeseler sonuna kadar savaşırdı belki ama onu sonunda ne olacağını göremediği bir riske atamazdı. Kendini ondan ayıracak bir kuvvete sahip değildi çocuk. Onu her şeye inandıran genç kızdı; sevgiye, aşka, iyiliğe, güzelliğe... Kasım için güzellik Vuslattı. Artık hayatında hiçbir güzelliğe inanmayacaktı.

Vuslat'a bu gidişi söylemeyecekti. Gidişinin amacını söylemeyecekti. Ona -edebilirse- veda edecek, kendini sonsuz bir mutsuzluğa hapsedecekti. Kafasında birçok ayrılık sahnesi kuruyor, hiçbirini kendilerine yakıştırmıyordu. Çünkü ikisinin arasındaki bağ, ayrılıktan geçmiyordu.

Kasım dün gece yaşanan dakikaları Kardelen'e unutmasını söyledi. Bu durumu sadece ikisinin bilmesi gerektiğini, aksi söz konusu olursa birilerinin hayatının tehlikeye gireceğinden bahsetti. Kardelen diğer arkadaşlarına kıyasla daha değerliydi Kasım için ve bu sözünü sonsuza kadar saklardı. Fakat ondan ayrılmak da hiç kolay olmayacaktı. Diğer hiç kimseye veda etmeyecekti. Çünkü Vuslat'ı son kez görmek bile onun için yeterince zordu, bunu defalarca yapamazdı.

Akşama doğru Vuslat'a mesaj attı, olayları plansız bir şekilde götüreceğini biliyordu. Kasım bir şekilde Vuslat'a veda edecekti ama Vuslat Kasım'a veda edebilecek miydi?

Kâ: seni görmem lazım.

Kâ: evinin önündeyim.

Kâ: aşağı inebilir misin?

Hazine': geliyorum.

Kasım'ın kelimeleri boğazına düğümlenmişti şimdiden. Elini ayağını nereye koyacağını şaşırmış, ağlamak için zor duran gözlerini sıkıca yumuyordu arada. Kasım'ın hikayesi burada başlamış ve burada bitiyordu, şimdi durduğu yerde bir zamanlar otururken arkasındaydı Vuslat. Onun kim olduğunu bilmediği zamanları hatırladı Kasım. Yüzünde hâlâ belirgin bir tebessümle hayal etti. O hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı. Hiç beklemediği bir anda aşık olmuştu. Hiç kalbine düşmeyen bir sevgiyle bakmıştı ona. Hiç beklemediği anda da veda ediyordu. Veda nasıl edilirdi?
Vuslat, kavuşmak değil miydi? bu ayrılık nasıl da tezattı şu ana. Kasım, Vuslat'a veda ediyordu. Belki de duyulan en saçma şeydi bu.

Hazine demişti ona. İçinde her güzelliği barındıran, onun ihtiyaç duyduğu şefkat ve merhameti saklayan bir hazine. 

Vuslat, apartmanın çıkışında görüldü birden. Genç kızın gözleri Kasım'ı aradı ve bulması zor olmadı. Yüzü her zamankinden daha solgun, görünüyordu. Saçları omuzuna dökülüyor, yanığın üzerini kapatıyordu. Üzerinde ince bir hırka altında bol bir pantolon vardı. Kasım bakışlarını Vuslat'a çevirdiğinde içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Bu onu son görüşü mü olacaktı? Gözleri öylesine boş bakıyordu ki Kasım'ın, birazdan ağzından dökülecek zehirlerin ipucuydu sanki bu. Gözleri her zamankinden daha koyu bakıyordu, saçları dağılmış, ruhsuz bir adamdı bu adam. Vuslat'ın yanında bakışları bayram sevincini andırıyordu ama şimdi her şey çok farklıydı.

kasım | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin