. • ° Sevgi ° • .

1.2K 91 52
                                    

28.01.2019

/  Medya: TEFFLER - Never Let Me Go  \

Jeon Jungkook'tan

Rosè' nin söylediği şeyin ardından yanaklarımın ısındığını farkettim. Bunu belli etmemek adına elinden tuttuğum gibi portala girdik ve dünyaya ışınlandık. Neden bilmiyorum ama bu söylediği şey hoşuma gitmişti.

Dünya, Melekler Ve Yarı Melekler!?

Park Chaeyoung'tan

Jungkook'a olan durumu diğerlerine de anlatmıştım. Hepsi ağzı açık bir şekilde beni dinliyordu. Hatta Taehyung, Jungkook'un t-shirt'ünü kaldırıp dövmesine bakmaya bile çalışmıştı.
Bazen bu çocuğun çok saftirik olduğunu bazen de çok zeki olduğunu düşünüyordum.
"Herneyse işte böyle, Jungkook şu andan itibaren tam bir melek ve kanatları 3. seviye. Şaşırmanız gayet doğal ama alışmanız gerekiyor." 

Diye sonlandırdım konuşmayı. Yukarı çıkıp mayomu aldım ve giyinmeye başladım. Giyinmeyi bitirdikten sonra kapı çaldı "Gir" komutunu verdikten sonra giren kişiye doğru kafamı çevirdim.
 Jungkook bana yaklaşıp ani bir hareketle sarılmıştı. Daha neyin ne olduğunu kavrayamayan ben hiç bir tepki veremediğimden kollarımı aşağıda bırakmıştım. "Son olaylardan sonra yanımda olduğun için teşekkür ederim Rosè. Sen gerçekten iyi birisin."

(Tabii iyi olacak kız melek xhsincn)

Olayı daha yeni kavramışken Jungkook kollarını belimden çekti ve aramızda 2 adım kalacak kadar geriledi. En sonunda ağzımı açıp konuşabildiğimde ona "Rica ederim, kim olsa bunu yapardı. Ayrıca bu benim görevim." Deyip gülümsedim. Aynı şekilde bana gülümseyerek karşılık veren Jungkook'a denize gitmeyi teklif ettim. Kafasını olumlu şekilde salladı ve odasına mayosunu almaya gitti...

"Jungkook! Bir kez daha su fışkırtırsan seni suya atarım. Anladın mı beni?" Jungkook yüzüme ayağıyla su fırlatıyordu ve onu bu tehditimle vazgeçireceğimi sanmıştım. Ancak o bana onun da bunu istediğini söylemişti. Gülerek yerimden kalktım ve hızlanarak Jungkook'a doğru gittim. Tam onu suya ittim derken kolumdan tutup beni kendine çekti ve onunla beraber ben de suyun dibini boylamış oldum. Hazırlıksız yakalandığım için ne gözümü ne de ağzımı kapatamamıştım. Bu yüzden de bütün tuzlu su genzime kaçmıştı. Hemen yüzeye çıkmaya çalıştım. Bunu başardığımda öksürmeye başlamıştım. 

Öksürmem kesildiğinde Jungkook elini ensesine atmış ve mahcup bir şekilde bana bakıyor olduğunu gördüm. "Özür dilerim Rosè, böyle olacağını tahmin edemedim." Kafamı önemli değil dercesine salladım ve bir anda onu suya tekrar ittim. Bu sefer sadece o düşmüştü. Ben arkamdan bana tatlı bir sinirle bağıran Jungkook'u takmadan kıyıya doğru yüzmeye başlamıştım ki. Jungkook hızlanmaya başlamış ve bana ulaşmıştı. Yanıma geldiğinde ise "Yarış başladı kıyıya ilk çıkan kazanır." Deyip beni beklemeden yüzmeye başladı...

"Ben kazandım~ Hah benimle yarışabileceğini mi sanıyordun Jungkookie?" Gülerek onunla alay ediyordum. "Hile yaptın bir kere! Ayağım burkuldu deyip beni durdurdun. Bende merak edip yanına geldim. Eğer böyle demeseydin ben yarışı kazanmıştım." Diye söyleniyordu. Haksız da değildi hani. Gerçekten öyle söylemiştim. "Yardım etmeseydin?" Sorunun saçmalığını düşünürken Jungkook "Ben bir meleğim farkında mısın? Nasıl yardım etmeyeyim?" Diye söylenmesinden sonra sorumun saçmalığı onaylanmış oldu...

"Hey! Biz geldik. Kimse yok mu?" Bunu söyledikten sonra yukarıdaki odalardan birinden bir ses yükseldi. "Hemen buraya gelin Taehyung'un da kanatları beyazlaşmaya başlıyor!" Jungkook'la birbirimize bakıp hemen yukarı merdivenleri üçer beşer tırmandık ve kapısı açık olan odaya girdik.

 Herkes Tae'nin etrafında toplanmıştı. Tae bu durumu daha zor yaşıyordu anlaşılan çünkü sadece kanatları renk değiştirmekle kalmıyor kendisini yeniliyordu. Eski kanatları kopmuş ve yatağın üstüne düşmüş, yerine beyaz bir kanat çıkmaya başlamıştı. Ne olduğunu hiç birimizin anlamadığı yüzlerimizden gayet açık bir şekilde belli oluyordu.

Tae acı dolu bir çığlık atıp gözlerini kapattığında bağırdım. "Ne oluyor?!" Lisa hızla konuştu.
"Enerji... Enerjisi yetmedi." Jungkook sinirle bağırdı. "Enerji aktarılmıyor mu?! Hızlı olun ve aktarın!" Jisoo Jungkook'a bakıp konuştu. "Jungkook enerji aktarımı yapıldığında enerji alan kişi karşıdaki kişinin enerjisi bitse bile çeker... Bu da ölmemize sebep olur."

Bu sefer Jennie unnie beni ve Jungkook'u gösterip bağırdı.
"Aşağıdan iki kap alın ve ağzına kadar toprak veya kum doldurun!"

Hızla Jungkook'un kolunu kavrayıp çekiştirdim. İki kap alıp birini Jungkook'a uzattım.
Koşarak sahile gittiğimizde, kovayı kuma batırıp çıkarttım. Jungkook'ta aynı şeyi yaptığında koşarak geri eve gittik.

Nefes nefese konuştum. "Kumu doldurduk." Bir elini kumun içine sokarken konuştu. "Saçım kumun rengine bürünecek, tekrar kahverengi olduğunda kovayı değiştirin. Kumun fazlalığına bakmayın. Ben kumun enerjisini kullanacağım."
Onaylar bir mırıltı çıkardığımda diğer eliyle Tae'nin elini tuttu. Bir kaç saniye içinde saçı sarıya dönmüştü.

Taehyung gözlerini açtığında kanatları 3. seviye boyutunu almıştı. "Ne oluyor?" sonra Jennie unnie'ye baktı. O hala uyanmamıştı... Jisoo unnie konuştu. "Kanadını çıkarırken enerjin bitti. Jendeuk kendi enerjisini sana verdi." Jennie unnie'yi kucağıma alıp yine bu odada olan öbür yatağa yatırdım.

(Kız güçlü Maşallah sdaxzas)

Jungkook yanıma geldiğinde ona baktım. "Chaeyoung?" Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Bu benim dilimde 'Efendim' demekti. Bana sarıldığında bu sefer tepkisiz kalmayıp bir kolumu sırtına diğer kolumu omzunun üstünden geçecek şekilde boynuna sardım.
"Chaeyoung Tae ö-ölücek zannettim." 

Boynum ıslandığında ağladığını anladım. Sırtını patpatlayıp konuştum. 
"Öyle bir şey olmayacak Jungkook... Sakin ol." 

Kafasını kaldırdığında kızarmış gözlerini gördüm. Ellerimi yanaklarına koyup göz yaşlarını sildim.
Bana tekrar sarıldığında uyanan Jennie'nin ve bizimkilerin gülüşünü duydum.

"Vay be... Ne romantik anlar siz yarına kalmaz evlenirsiniz."

Stay With BangtanPink~

Angels Of The Demons- BangtanPinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin