. • ° Tanrı? ° • .

661 55 8
                                    

11.02.2019

/   Medya: Rosé - Eyes Closed (Halsey) Cover   \

Jeon Jungkook'un Anlatımı:

Duyduklarımla gözlerim büyürken annemin bana anlattığı masallar aklıma geldi. Hep 'Kızıl Gül' hakkında bana hikayeler anlatırdı. Karşımdaki adama yüz vermeden hızla oradan ayrıldım.

Chaeyoung'un yazdıklarını düşündüm. Nerede olsam Chaeyoung'tan yardım isterdim?
Aklıma gelen bütün yerlere gittim. En son Cehennem Haritasının önünde soluklanmaya başladım. Hiç bir yerde Bayan Park yoktu.

Kafamı kaldırdığımda gözüme haritada çarpan yere baktım. 'Yasak Bölge - Magma Dağı'
Yutkundum. Oraya gitmem gerekiyordu.

Adımlarımı sertçe basıp dağa ilerledim. Gittikçe ortam ısınıyordu. Sınır çizgisine geldiğimde derin bir nefes aldım ve sağ ayağımı çizginin öbür tarafına attım. Ağaçlar arasında ilerlerken mırıldanıyordum. "Her şey Chaeyoung için..." Dağa daha fazla yaklaştığımda hemen altında olan kafese baktım.

Kilidi kırılmış gibiydi. Kafese yöneldim. Üstünde kimin kaldığına dair bir bilgi yazıyordu. Kağıdı elime alıp okuduğumda kanım donmuştu. 'Park Mark' Chaeyoung'un babası ölmemiş miydi?

Elimdeki kağıdı bırakıp kafesin kapağını açtım. "Bay Park? Bayan Park?"
Duyduğum çığlık sesi ile koşmaya başlamıştım. Kafes sonsuza kadar gidiyor gibiydi.

Yaklaştıkça duyduğum çığlık seslerinin desibeli artıyordu. Geldiğimde etrafa baktım.
Yuvarlak oluşturulmuştu ve yuvarlağın içi tamamen lavlarla doluydu. Tam lavların üstünde kafesin içinde lavlarla arasında 7-8 metre olan Bay ve Bayan Park duruyordu.

Bayan Park bana döndüğünde hızla konuştum. "Sakin olun!" Kafes gittikçe lava yaklaşıyordu.
Bay Park bağırdı. "Yardım et ikimizinde gücüne el koyuldu." Bayan Park eşinin omzuna vurdu. "Manyak o Ateş Elementine sahip değil. Nasıl yardım etsin?" Yutkundum sanki elimi bile kıpırdatamayacak gibiydim. Kızları ile çıktığımı şuan söylemem garip mi kaçardı? 

Kafes gittikçe aşağı inerken Bayan Park'ın sesi çığlık atmaktan kısılmıştı.

Kafes lavlara değeceği sırada bir mucize gerçekleşti.

Chaeyoung Mucizesi...  

Chaeyoung yanımıza gelmiş, lavları ikiye ayırmıştı. Annesi aniden bağırdı. "R- Roséanne?!"
Chaeyoung lavları sabitleyip annesine koştu. "Anne!" yavaş adımlarla yanlarına gittim.
Chaeyoung bana döndüğünde yere bakmıştım. Beni hatırlamıyordu ve kalbim acıyordu.

"Jungkook?" kafamı hızla Chaeyoung'a bakacak şekilde kaldırdım. Gülümsüyordu, bana sarıldığında kollarım belini buldu. "Sana demedim mi Jungkook? Benden kurtuluşun yok. Hem sana dediğim diğer şey ise Lien dövmelerimizin bağı. Lien dövmelerimiz ve senin sayende her şeyi hatırlıyorum." Benden ayrılıp annesine baktı. "Bir Tanrıça adayı olduğumu hatırlıyorum."

Bayan Park'a baktım. Boğazımı temizlediğimde herkes bana baktı. "Galiba haberiniz yok ama Chaeyoung zaten Ateş ve Cehennem Tanrıçası olmuş. Kürsüde ki adam senden korkuyor."
Bayan Park Chaeyoung'a sarıldı ve konuştu. "Biliyordum... Benim Rosé'min Tanrıça olacağını biliyordum." Chaeyoung annesinden ayrılıp beni gösterdi ve konuştu.

"Anne, baba bu sevgilim Jeon Jungkook. Kendisi Ateş Soyunun devamını getiren kişi."
Mahcupça yere baktığımda Chaeyoung elimi tuttu. Bayan Park konuştu. "Hmm... O zaman ben Tanrıça iken 'Lien' dövmem Mark'ta çıkmıştı o da tanrı olmuştu..."

"Bu durumda sen de Tanrı oluyorsun Jungkook."

Gözlerimi pörtletip Bayan Park'a baktım. "Tanrı?!" Bay Park güldü. "Ben bile Tanrı olduğumda böyle tepki vermemiştim." Merakla sordum. "İyide ikimizde Meleğiz nasıl Cehennem Tanrısı ve Tanrıçası oluyoruz?" Bayan Park gülümsedi. "Tanrı ve Tanrıçalar serbesttir. Melek olsalar bile kötülük yapabilirler, Şeytan olsalar bile iyilik yapabilirler."

Park Chaeyoung'un Anlatımı:

'Lien' dövmemin parlamasıyla belimde keskin bir acı oluşmuştu. Gözlerimi sıkıca yumduğumda gözümün önünde hatıralar belirmeye başladı. Göz kapaklarımı açmak için zorladığımda bir güç buna engel olmuştu. Sanki bunları izlemem için bana baskı yapıyor gibiydi. En sonunda pes ettim ve izlemeye başladım.

Bir adam ve bir kadın vardı. Kucaklarında ise bir bebek. Bebeğin kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ta ki kadının Roséanne diye fısıldayışına kadar. Ardından görüntü yok oldu ve başka bir görüntü geldi. Yine aynı adam ancak bu sefer tek başınaydı. Ateşlerle uğraşıyordu. Hatta daha doğrusu savaşıyordu. Ona doğru ilerlemeye başlamıştım. Her adım attığımda yol daha fazla uzuyordu. En sonunda yerimde durdum ve izlemeye devam ettim. Çığlıklar yükseliyordu. Ateşle girdiği savaşı kaybetmişe benziyordu. Ama hâlâ o adamın kim olduğunu anlayamamıştım. Sonra farklı görüntüler oluştu. Uyandığımda gördüğüm sahnelerdi bunlar. Kısa adam ve annem kavga ediyorlardı. Benim Cehennemden kovulma sahnemdi bu.

Teker teker her anıyı hatırlamaya başlamıştım. Kızları, Cenneti, güllerimi... en sonunda o çocuk gözüktü... o ve ben. Birlikte geçirdiğimiz günler, yaşadıklarımız, konuşmalarımız.. kısacası Jungkook gözüktü orada. Yanımdan ayrılmayan o adam, o güzel kalpli melek gözüktü...

Gözlerimi açtığımda dudaklarıma doğru inen bir sıcaklık farkettim. Elimi burnum ve dudağım arasındaki boşluğa koyduğumda elime gelen ıslaklıkla burnumun kanadığını farkettim. Jimin bizi hâlâ insan özelliklerinde tuttuğu için bunun olması doğaldı sanırım. Sonunda dövmem sızlamayı durdurduğunda Jungkook'u aramaya başladım. Her yere gitmiştim ama bulamamıştım.

En sonunda pes edecektim ki kulaklarımda bir sesin fısıldayışı duyuldu.

"Tanrıçanın evi orası, sakın sanma Cennet değil yuvası! Tanrısı orada onu bekler, vardır yardıma ihtiyacı."


"Tabii ya, Cehennemde koş Chae koş!" Ceheneme geldiğimde her yerde Jungkook'un ismini bağırıyordum. En sonunda hafif aralık kafesten  Jungkook'un sesini duydum biraz daha ilerlediğimde kafese kapatılmış anne babamı gördüm. Bir dakika ne!? Anne babam mı? Peki onların orada ne işi vardı ki?

Koşmaya başladım ve aralık kafesi sonuna kadar açıp içeri girdim annemin "O ateş elementine sahip değil" dediğini duydum yani bu demek oluyordu ki onları kurtarabilirdim ama Jungkook'ta kurtarabilirdi neden kurtarmayı denemiyor bu çocuk? Daha fazla zaman kaybetmemek adına bütün gücümle lavları ortadan ikiye ayırıp kafesi kırdım ve annemin yanına koşup sarıldım. Ayrıca Jungkook'la konuşmayı da unutmuyordum.

"Sana demedim mi Jungkook? Benden kurtuluşun yok."
_______________________________________

Aradan geçen iki saatlik süre sonunda anne ve babamı alıp dünyaya dönmüştük. Herkese olan biteni anlattığımda hepsi ağzı açık bir şekilde bakıyordu. Hatta bir ara Tae Jungkook'a 'Şimdi bizim küçük Melek Tanrı mı oldu? Önünde falan eğilmem gerekecek mi?' Gibi sorular sormuştu.

Her şey güzeldi fakat aklıma takılan  tek şey;

'Ben Cehennem Tanrıçaysam ve Jungkook Cehennem Tanrısı İse Cehenneme Geri Mi Dönecektik?'
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Stay With BangtanPink~
Oy Sınırı: 15

Angels Of The Demons- BangtanPinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin