. • ° Işık Saçıyorsun ° • .

1.1K 100 52
                                    

28.01.2019

/  Medya: Savannah Sgro - Phobia  \

Dünyada: Melekler ve Yarı Melekler

Lalisa Monaban'ın Anlatımı:

Jennie unnienin söylediği şeye gülerken Chaeyoung'a baktım. Büyük ihtimalle utanmıştı ve yüzünü Jungkook'un göğsüne gömmüştü. Jungkook'un da pek bir farkı yoktu, yanakları kızarmıştı. 

Biraz sohbet ettikten sonra herkes odalarına dağılmıştı. Tae, Jungkook ve Yoongi aynı odada uyuyorlardı. Jin ve Jimin salonda uyuyordu. Jisoo, Jennie ben ve Chae aynı odadaydık.
Buradan Jimin'e eskiden 'Neden bu kadar büyük ev aldın?' diye kızdığım için özür dilerim.

Jennie ve Jisoo unnie aynı yatakta beraber sarılmış uyurken ben ve Chae oturmuş sohbet ediyorduk.

"Evet Rosé, gelelim ana konuya?" Bana tek kaşını kaldırıp baktığında ağzımı araladım.
"Sen Jungkook'tan mı hoşlanıyorsun?" Gözünü pörtletip konuştu. "Lisa ben bir meleğim ve yalan söyleyemem. Ama sen bu durumdan faydalanıyorsun!" Hınzırca gülümsedim."Bu evet demek yani?" Jisoo unnie aniden yanımızda belirip konuştu. "Omo! Bizim küçük Chae'miz aşık mı olmuş?" Jisoo unnie ile beşlik çaktığımız da Chae sinirle ayağı kalktı.

Jisoo unnie arkasından gidecekken kolundan tutup fısıldadım. "Saç dibi kırmızıya dönmüş. Bize patlarsa hiç hoş olmaz..." Jisoo unnie beni onayladığında biraz sohbet edip uyuduk.

-----------Saat: Sabah 08.21-----------

Herkes kahvaltı sofrasında toplandığında bir şey eksik gibi hissettim. "Ne eksik?" bunu soran ben değil Jennie unnie'ydi. Jungkook konuştu "Chaeyoung nerede?" gözümü pörtlettim.
"Dün ben onu biraz sinirlendirdim, evden çıktı sabah kalktığımda yanımda değildi bende bir yere gitmiştir diye üstelemedim..." Stresle ellerimle oynamaya başladım. Jungkook'a baktığımda saçlarının dipleri kırmızılaşmıştı. "Evden çıktığında saçları böyleydi." dedi Jisoo Jungkook'un saçlarını gösterirken. 

Jungkook bir kap alıp içine kahvaltılık bir şeyler koydu. Kabın kapağını kapatıp bir poşete koydu ve evden çıktı. Herkes normalmiş gibi kahvaltısını yapmaya başladığında aklımdakileri bir kenara savuşturup kahvaltımı yapmaya başladım.

  -----------Saat: Akşam 18.14----------- 

Topluca oturmuş televizyon izlerken sadece 3 kişi eksikti. Chaeyoung, Jungkook, Yoongi...
Chaeyoung dün akşam çıkmış bir daha gelmemişti. Jungkook ise sabah çıkmış geri gelmemişti.
Yoongi ise kahvaltısını yapıp uyumaya gitmişti. Harbiden o hala uyuyor muydu?

"Dışarı çıkalım mı?" dedi Tae... "Olabilir canım sıkıldı..." Diye cevapladı Jimin.
"Nereye gideceğiz?" diye sordum hızlıca. "Bir Café'ye gidelim?" diye cevapladı Jennie beni.
Jimin konuştu "Buraya biraz uzak ama bildiğim bir Café var. Çok güzel Tteok (떡) yapıyorlar."
Herkes onaylar sesler çıkardığında konuştum. "Ben Yoongi'yi kaldırıp geliyorum."

Koltuktan kalktığımda Tae kolumdan tutup geri oturmamı sağladı. "Bence yapma, biz ona paket yaptırırız yer o?" Kafamla onayladım.

Bir masaya oturduğumuzda yanımıza gelen garsona doğru konuştum.
"Burada ki herkese Tteok (떡). Birde 2 kişi için paket. Paketler ayrı olsun."
"Tamam efendim." Aramızda sohbet başladığında etrafa baktım. İnsanların elinde telefon vardı.
"Jimin biz neden telefon kullanmıyoruz? Birbirimize daha rahat ulaşırız." Jimin bana bakıp gülümsedi. "Yarın herkese getiririm." Jin Jimin'e bakıp konuştu. "Sen bu paraları nerenden çıkartıyorsun?"

Jimin Jin'e göz kırpıp konuştu. "O da bende kalsın." Jin öbür yanında olan Taehyung'a sarılıp konuştu. "Bana göz kırptı. Bana yürüyor." Herkes Jin'in bu haline güldüğünde Tteok (떡) dolu olan tabaklar önümüze koyuldu. Garson paketleri bana verdiğinde yanıma koydum. Birisi Chaeyoung diğeri ise Yoongi içindi.

Herkes Tteok'larını bitirdiğinde Jimin kasaya yöneldi. Bende merakla arkasından gittim.
Hesabın nasıl ödendiğini bilmiyordum. Ben İyilik ve Işık Meleklerinin Meleziydim. Para olayları ile pek işim olmazdı. Olsa bile hesap olaylarına hiç denk gelmemiştim.

Kasadaki kız konuştu "7983,64 Won (38 TL) Efendim." Jimin kadına cebinden çıkardığı cüzdandan belirli bir miktar para uzattığında, bizimkilere işaret verdi ve Café'den çıktık.
Yavaş yavaş yürümeye başladık. Hepimizin kolları birbirimizin omzundaydı. Açıkçası çok tatlı gözüküyorduk.

Evin önüne geldiğimizde kapıyı açsınlar diye zile basacakken Tae elimi tuttu. "Yapma, Yoongi uyanmasın." Gözümü devirip Jimin'in kapıyı açmasını bekledim.

"Chaeyoung, Jungkook geldiniz mi?" diye bağırdım. Cevap gelmediğinde bir paketi masaya koydum ve öbür pakete beraber yukarı çıktım. Yoongi'nin olduğu odaya girdiğimde etraf acayip karanlıktı. Göz gözü görmüyordu diyebiliriz. Sağ elimle paketi tutarken sol elimi kaldırıp parmaklarımı hafif kırdım. Sessizce fısıldadım "De chaque doigt, un rayon de lumière"

(De chaque doigt, un rayon de lumière Fransızcada: Her parmaktan, bir ışık hüzmesi demek)

Elimde ki ışık topu etrafı hafif aydınlattığında yatakta mışıl mışıl uyuyan Yoongi'yi gördüm. Elimde ki paketi yere koyup yavaşça yakınlaştığımda konuştu. "Işık saçıyorsun." Tebessüm ettim.
Uykulu olduğu için sesi boğuk çıkmıştı. "Teşekkür ederim..." Sonra söylediği cümleyle 'Seni öldüreceğim Yoongi' diye bağırmıştım. Çünkü dediği şey şuydu:

"İltifat etmedim, Elindeki şey ışık saçıyor ve benim uykum kaçıyor. Git gücünü başka yerde kullan."

Stay With BangtanPink~ ❤  

Oy Sınırı: 5

Angels Of The Demons- BangtanPinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin