KUMAR

70 5 0
                                    

Artırıyorum. Sesinden nefret ettiğim adamın suratına döndüm. Kırışmış alınını eliyle kaşıyıp bana döndü. Eliyle ittirdiği poker fişlerini işaret etti. Sanki onlaylamam gerekiyormuş gibi... Sapık gülümsemesini atıp rakiplerine baktı. Yuvarlak masada gözümü gezdirdim daha tek kart açılmıştı ve bu kart karo ikiydi içten içe elindeki kartı merak ettiğim gıcık adamdan kafami çevirdim ve yanindaki genç çocuğa baktım. Asla buraya ait değildi. Pas ya da görücem demesini bekliyordum. Tabi ki pas dedi. Artık buradaki insanları cok iyi anliz ediyordum. Masadaki diğer adam daha fazla arttırdı. Bu iş can sıkıcı olmaya başlamıştı. Birbirlerine öldürücü bakışlar atıp masanın tek kadin oyuncusuna baktılar. O da bur artışi kabul etmişti. Gerçekten karo iki ne güzel bir karttı. Tekrar gıcık adama dönüp arttırıp arttırmayacağını merak eden gozlerle baktım. Sert bir ses tonuyla göreceğini söyledi. Masayq bir kart daha açtım. Uykusuzluktan yanan gözlerimi ovuşturdum ve elime bulaşan maskarayi diger elimle dağıtmaya çalıştım. Siyah ve yaka bluzum ve dar siyah pantalonumla buraya ait olmadigim çok belliydi. Büyük göstermek için ağır bi makyaj yapmıştım ve saclarimi sıkıca en tepeden toplamıştım. Yeşil koca gözlerimin daha belirgin olması için simsiyah bir kalem çekmiştim ve bordo agir bi ruj tabi birde maskara. Bu benim icin cok agir bi makyajdı. Duvardaki büyük kahverengi saate baktım beşi çeyrek geçiyordu. Eve gitmek istiyordum hemen yatağıma girmek ve uyumak. Kendimi toparlayıp oyuna döndüm. Bu iki adam hırsının kurbani olucaktı ve masanın tek hanimefendiside sadece etraftaki erkeklerle ilgilendiği için kaybedecekti ve oyunu kazanan en başından beri korkarak ama sinsice bekleyen genç çocuk olucaktı. Kartların hepsi acildiginda herkes elindeki kartlari indirmeye başladı. Çocuğa sira geldiğinde "flush" dedi. Pokerde buna ayni türden kartlar deniyor yani hepsi karo. Ortaya topladığım fişlerin hepsini çocuğa dogru uzattım iki kolunu heyecanla açarak fişleri kendine dogru çekti. Masanın solundaki iki adama baktım. Hiç ihtiyaçları olmayan para için üzülmüşlerdi. Egoları uğruna kaybettikleri fişlere bakiyolardi. Oysa o paralarla birçok insanin ve hayvanın karni doyurulabilirdi. Bu gece kafalarına yastığa koyduklarında pişmanlıkla degil gönül rahatlığıyla uyurlardı. Yanıma yaklaşan Jessica'yı gördüğümde gitme vaktimin geldiğini anlayıp ayağa kalktım. Masadakiler dönüp.
"Sizinle aynı masada bulunmak çok güzeldi. Bir daha ki oyunda görüşmek üzere." Jessica'ya dönüp gülümsedim. Üzerimi değiştirmek için kumarhanenin en uç noktasi olan odaya yürümeye basladim. Hazırlandığımız yer orasıydı. Benim aksime bütün kızlar kisa etek ve dar göğüs dekolteli bluz giyiyorlardı. Bunu asla yapmayacağımı işe girmeden önce söylemiştim. Dokuz aydir buradaydım ama sanki on yıl geçmiş gibi yorulmuştum. Dolabimin kilidini acip kiyafetlerimi çıkardım. Bol bileğinden lastikli siyah eşofmanımı ve üzerine mor sweetshirtümü giyindim. Saçlarımı sıkı lastikten kurtarıp açık bıraktım uzun kahverengi saçlarımın aralarina attirdigim sari renk gözüme çok güzel gözükmüştü. Çantamdan islak mendilimi cikarip rujumu sildim. Yüzümü yıkamak istiyodum ama biran önce eve gitme isteğim daha ağır basıyordu. Icerden gelen sesle irkildim. Kalabalığın sesi yok olmuştu geriye sadece bir kadinin çığlığı duyuyordum. Montumu uzerime gevirdim ve sirt çantamı taktim aceleyle ayakkabılarımı giyindim. Kafamı dışarı çıkardığımda görüş alanimda sadece oyun makineleri vardi. Tam çıkacakken sağdan gelen çocuğu fakettim ve göz göze geldik. Benden yaklaşık on cm uzundu geniş omuzları giyindiği siyah ceketle ön plana çıkmıştı. Kocaman kara gözleri ve aslan yelesi tarzında kestirdiği saçlarıyla muhteşem duruyordu. Ama ben ona daha fazla bakamayacak kadar korkmuştum. Yanina yaklaşıp soran gözlerle baktim.

"Neler oluyor?"

"Hiçbişey sadece buradan cıkman lazım."

"Tanışıyormuyuz?" Samimiyetten hiçbirzaman hoşlanmamıştım.

"Soru sorma çık!"dedi ve elimi kavradı. Kim olmadığını bilmediğim bi adam beni burda çalıştığım sürece asla farketmemiş olduğum bi kapıdan dışarı cikardi. Arka sokağa açılan bu kapıdan çıktığımda hava daha yeni aydınlanıyordu. Yağmur damlaları suratımı ıslattığında onun hala elimden tutup beni çekiştirdigi fark ettim. Siyah lux bir arabanın önünde durup bana "çabuk bin" dedi. Hayatımda asla yapmadığım bir sey varsa oda buydu. Çocukluğumdan beri ailemin sözleri sarf edebilir kulagimda çınlardı.

Yüksek KartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin