DEĞİŞİM

17 4 0
                                    

Yerinden neredeyse fırlayıcak olan gözlerimin yandığını hissetmemle bakışlarımı küçük ekrandan yansıyan iğrenç görüntüden çektim. Boğazımda hissettiğim acı suyla yutkundum. Kafamı ellerimin arasına alarak bacaklarımı kendime çektim. Kafayı yemek üzereydim. Bu adam babamla yakın dostluk kurmuştu. Sürekli birlikte yemekler yerdik. Neredeyse bir defa ailem ve onun ailesiyle birlikte seyehate çıkacaktık. Aile dostumuzdu. Tan'ın sıcacık elini yüzümdeki elimde hissedince kafamı kaldırdım. Güneş gibi yanan elleri kafamdaki bulutları tehdit etmişti. Bana şefkatle bakan gözlerine baktığımda içime bir ateş düşmüştü. Yanıma yaklaşıp elini omzuma attı ve kafamı göğüsüne yasladı. Evet şuan en çok ihtiyacım olan şey buydu. Şefkat.

Yaslandığım yerden konuşmaya başladım. O ise hiç kımıldamıyordu.

"Vuslat Teköz." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. " Babamın çok yakın dostuydu. Sürekli görüşüyorlardı. Bu arada bana sürekli hediyeler yolluyordu. Tablolar, kitaplar, plaklar..." Tan'ın sertçe yutkunmasıyla yer değiştiren adem elması tekrar yerini bulmuştu. "Ben hiçbir zaman o adamın bana karşı bir ilgisi olduğunu düşünmedim. Bana hep bir baba gibi yaklaştı." Tan'ın hızla inip kalkan göğüsünden ayrılıp bakışlarını gördüğümde konuşmaya devam ettim. Mesafemiz oldukça yakındı. Nefesini tenimde hissedicek kadar.

"Yani aklimdan geçicek son insan diyebilirim. Ama şuan bazı şeyler yerine oturuyor. Beş yıl önce bale resitalimin gecesinde biri bana mesaj atmıştı. Başıma böyle şeyler çok geldiği için çok umursamadim ama sapıklık derecesinde sürekli beni tehdit ediyordu."

Gözlerimi kapatıp geçmişi hatırlamaya çalıştım.

"Beş altı ay bir sürü numaradan bana mesaj attı. Hiç aramadı sadece mesaj. Bende hiç cevap yazmadım. Ama her mesajında onu engellememin boşuna olduğunu yazdı. Daha sonra mesajlar kesildi ve bir daha hiç mesaj atılmadı. Yani bu bahsettiğim olay dört buçuk sene önce oluyor. Biraz garip değil mi?"

Çok hızlı konuşmuştum. Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Soru işaretleri bitmek bilmiyordu. Yanımda bir kıpırtı hissedince başımı ellerimin arasından çıkardım. Tan kalkmıştı.

"Hadi bugün bir oyun oynayalım."

Yerimden kalkıp tek kaşımı havaya kaldırarak ona doğru yürüdüm.

"Ne oyunu?"

Dudaklarının arasından kendini gösteren dili alt dudağını okşayıp tekrar saklandığı yere girdiğinde gözlerime hakim olmaya çalıştım.

"Onların seni rahatsiz ettiği gibi bizde onları rahatsız edelim. Birkaç arkadaşım var. Bence bu işi halledebilirler."

Yine hiç birşey anlamıyordum.

"Nasıl yani? Ney yakacaklar?"

Kıpırdayıp etrafına bakındı. Hızını azaltan yağmurun, denizin ve ikimizin nefes sesinden başka bir ses yoktu.

"Onları çok iyi tanıyorum evlerini, takıldıkları mekanları, gizli buluşma yerlerini birkaç arkadaşıma onları birazcık rahatsız etmelerini söylicem. Aslında kendim yapsam eminim daha zevkli olurdu ama seni riske atamam."

Aklıma gelen bir fikirle duraksadım. Temiz hava beni çarpmış olucak çünkü düşündüğüm şey intihardan fazlasıydı.

"Peki biz rahatsız etsek, ikimiz olmaz mı?"

Tan'ın gerildiği her mimiğinden anlaşılıyordu. İşaret parmağını bana doğru tutarak aramızdaki mesafeyi azaltmaya başladı.

"Böyle birşeyi asla yapmam."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yüksek KartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin