KORKU

31 5 0
                                    

Aynadaki yansımama baktım. Bu ben miydim? Yüz yıkama sabunumu köpürtüp yüzüme götürdüm. Bütün pislikleri temizlemek istercesine elimi suratımda ovuşturdum. Buz gibi suyla duruladım. Kopardığım kağıt havluyla aynadaki suratıma tekrar baktım. Uykusuzluktan ve ağlamaktan göz altlarım morarmıştı. Saçlarımi açıp karıştırdım. Yavaşça banyodan çıkıp odama yürüdüm. Tan yatağımın yanındaki koltukta oturuyordu. Gözünü bile kırpmayıp  elindeki telefondan güncel haberleri yeniliyordu. Kendi evime gelip eşyalarımı alabilmek için ona yalvarmıştım. Benim tehlikede olduğumu biliyordu. Peki neden benim için kendinide tehlikeye atıyordu. Dolabımın üstünden büyük bavulumu çıkardım. Icine ihtiyacim olan seyleri doldurmaya başladım.  Eşofman, tayt, sweetshirt, oversize tshirt... Bana baktığını farkettiğimde ona döndüm bavulumu gösterip ayağa kalktı.

"Bu kadar şey almana gerek yok. Gittiğimiz yerden alırız."

Kafamı sallayarak ona baktım. Yine gözlerim dolmuştu.

"Ben yapmadığım bişey için neden kaçıyorum? Bu çok saçma."

Sakinlemem için bana yaklaşıp elini omzuma koydu.

"Bunu kaçıyoruz olarak düşünme sadece uzaklaşıyoruz. Hadi çıkalım."

Eliyle omzumdan çevirdi. Kapadığım bavulumu eline aldı. Evimden uzaklaşmak istemiyordum. Merdivenden aşağı inen Tan'ı takip ettim. Ceketini çıkartmıştı. Siyah tshirtünü siyah pantolonunun içene sokmuştu. Taşıdığı ağır bavulum sayesinde sağ kol kasları kendini belli etmişti. O şuan beni düşünen tek kişiydi belki de o olmasa.... bunu düşünmek bile istemiyodum. Kapıyı açıp bana eliyle dışarıyı işaret etti ona işaret parmağımla bir dakika istediğimi belirterek hizli adımlarla  mutfağa yürüdüm. Gazı kontrol etmeden evden çıkamazdım. Gazı kapatıp geri ona doğru yürüdüm. Kafasını sallayıp

"Artık gidebilir miyiz?"dedi.

Kapının yanındaki alarmı aktifleştirdim. Makineden gelen sesle kapiyi kapadım. Anahtarımı iki kere çevirip. Kapının kilitlendiğine emin olduğumda arkamı döndüm. Şaşkınca bana bakan gözlerle irkildim.

"Bu kadar korumaya gerek var mıydı? Değerli şeylerini aldığını sanıyordum."

Gözlerimi gözlerinden çekip arabasına doğru yürümeye basladım. Arkamdan gelen ayak seslerini duyuyordum. Arabasının kilidini açtığında elindeki anahtarla bagajıda açtı. Ben bavulum onun bavulunun yerini aldı. Tabii benim bavulum onunkinin neredeyse iki katıydı. Ön koltuğa oturup yanıma gelmesini bekledim. Bana yaklaşıp kapımı açtı.

"Sakın inme, yavaşça eğil."

Fısıldayarak konuşuyordu. Nedenini anlamayıp dikiz aynasına baktığımda ilerden bize doğru gelen Jessica'yı farkettim. Eğer Tan burda olmasaydı onun o nursuz suratını kaldırımdan kaldırıma vururdum. Şimdilik yapabileceğim bişey yoktu hızla yere dogru eğildim. Sessizce dışardaki sesleri dinlemeye çalıştım. Jessica'nın arabadan uzaklaşmaya çalışan Tan'ın yanına geldiği belliydi. Sessizlik devam ediyordu. Kafamı hafifçe kaldırıp camdan dışarı baktım. Jessica benim evime doğru ilerliyordu. Tan'la gözgöze geldiğimde. Gözünü kocaman açarak kafasıyla eğil komutu verdi. Asfaltta arabaya doğru yürüyen ayak sesini duydum. Bu Tan'a aitti. Tam şoför koltuğundaki kapiyi açacağı sırada hızla uzaklaştı.

"Pardon bu evde yaşayan kişiyi hiç gördünüz mü?"

O pis parmaklarıyla evimi işaret ettiğini tahmin edebiliyordum.

"Hayır." Jessica'yı tersleyip tekrar arabaya doğru yürüyen ayak seslerini duydum. Aniden çakan şimşekle kalbim ağizima gelmişti. Tekrar o kahpenin sesini duyduğumda yüzümü ellerimin arasına aldım. Burdan bir an önce gitmek istiyordum.

"Onu görürsen bu numarayı ara lütfen. Bu çok önemli .

Jessica'nın kulak gıcırdatan topuklu ayakkabılarıyla uzaklaştığını duydum. Kafamdaki sesleri susturmaya çalışıyordum. Beynime hücum eden düşünceler beni delirtiyordu. Bunlar saçmalıktı eve gidip uyucaktim. Uyandığımda güzelce kahvaltı edip sokakta ki hayvanlarımı doyurucaktım. Akşama doğru hiçbişey olmamış gibi işime gidicektim. Arabanın acılan kapısıyla doğruldum. Sabrım taşmıştı. Tan arabaya bindi. Elindeki kartı cama doğru fırlattı. Şöför koltuğundan kafasını geriye attı. Büyük bir of çektiğinde bakışlarını merakla bakan bana döndürdü.

"Hazır mısın?"

Umutla bana baktı. Yeni tanıştığım birine göre samimiyetinden asla rahatsiz olmuyordum. Kafamı iki yana sağladığımda bana dehşetle baktı.

"Ben gitmek istemiyorum. Ne döndüğünü anlamam gerekiyor. Herşeyin çok saçma olduğunun farkında mısın? Ben seni tanımıyorum ayrıca sende beni tanımıyorsun. Benim için kendini nasıl tehlikeye atabilirsin?"

"Bak san.."

İlerden gelen siren sesleriyle arkasına döndü.  Arabanın kapısını açarak koşar adımlarla benim tarafıma geldi. Kapımı açıp kolumdan çekti. Bembeyaz olmuştu. Yüzünde korkuyor mu yoksa sinirli mi anlamadığım bir ifade vardı. Peşinden sürüklendigim sırada ayağımı kaldırıma çarpmıştım. Zonklamasını umursamayıp hızlıca açtığı kapıdan içeri girdim.

"Perdeleri kapat!"

Diye bağırdığında salona koştum gelen polis arabalırını gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı.

Yüksek KartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin