Keyifli okumalar...
"Ne dedin sen?"
Şaşkınca açılan gözlerine mani olmak gibi bir derdi yoktu genç kızın. Zira karşısındaki deliliğinden şüphe ettiği adam, her an gözlerini büyütecek başka bir şey ekliyordu sözlerine. Söyledikleri delilik değil de neydi ki sahi?
" Ya sadece bir kerelik bir şey bu, sonrasında sen yoluna ben yoluma! Ne kaybedeceksin sanki kabul etsen?"
Genç adam düştüğü şu duruma inanamıyordu. Bir de gelmiş, sevgilim ol diye yalvarıyordu hiç tanımadığı bir kızın karşısında. Kızın tepkilerine de kızamıyordu tabi ki. Onun verdiği şu tepkiler, bu olaydaki en normal şeydi herhalde. Neredeyse kafayı yemek üzereydi, an meselesiydi artık.
Genç kız karşısındaki adama küçümserce bir bakış atıp sadece omuz silkti ve onu umursamadan evine doğru hareketlendi. Özenerek seçtiği dondurması eriyecekti şu züppe adam yüzünden. Tam hızını almış birkaç adım atmıştı ki yerinde kala kaldı duyduğu sesle.
"Ben de sana ait olan bir şey var!"
Aklından geçenler son hız pervane gibi dönüyordu beyninin her köşesinde. Sakince arkasını dönüp sorarca kaşlarını kaldırdı şimdi yüz yüze geldiği adama.
"Ne diyorsun, hiç anlamadım? Seni tanımıyorum bile ne olabilir ki sende? Saçmalıyorsun sadece, dinlemeyeceğim seni daha fazla!" Yine öfkeli hareketlerle arkasını dönecekken işitti o sözleri;
"Bir kolye! Eminim kaybettiğini düşünüyordun. Geçen gün bayağı telaşlıydın karşılaştığımızda, önemli olmalı. Değil mi?" sırıtarak bakıyordu genç kızın köşeye kısılmış gibi görünen ifadesine.
Öfkeyle kaşlarını çattı genç kız, sabırsızca elinde tuttuğu poşeti diğerine alıp bekledi. Eline düşmüştü bir kere, yapacak bir şeyi yoktu.
***
Saatler öncesi...
"Peki olaydan sonra tekrar oraya gidip etrafa bakındın mı? Ne bileyim belki de oralarda bir yerlerdedir, olamaz mı yani?"
Nefes bir yandan elinde kulağına tuttuğu telefondan İstanbul' da bırakmak zorunda kaldığı ve çok özlediği arkadaşını dinlerken, bir yandan da birkaç adım ileriden yürüyen Aslı ve Yiğit' i takip ediyordu.
"Sanmıyorum Elif. Hem daha bu sabah oradan geçtik Yiğit' le, bakındım gördüğüm yerlere. Ama yok maalesef. Daha ilk haftadan mahvettim her şeyi inanabiliyor musun? Bir de sözler vermiştim kendime buraya ilk geldiğimde. Nerede kaldı ki onlar, daha bir kolyeye bile sahip çıkamadım."
Arkadaşının üzgün, yılmış ve vazgeçmeye hazır sözlerini duyar duymaz hemen lafa atıldı Elif.
"Nefes sakın öyle düşünme! Ben eminim her şey düzelecek, sen sakın vazgeçme tamam mı canımcım? Ben hep senin yanında olacağım!" Sonra aklına gelmiş gibi hevesle şakıdı telefonun diğer tarafından.
"Peki, şöyle yapalım! Ben sana kar taneli bir kolye alsam, ondan daha mı değersiz olur?"
Nefes, Elif' le olduğu çoğu zamandaki gibi yüzündeki sıcak gülümsemeyi engelleyemedi. Yiğit arkası dönük olmasa ve yüzünün şu anki halini görse aslında gülebildiği ile ilgili büyük dalga yüklü cümleler sıralayabilirdi kaçınmasız.
"Elif ,sen iyi ki varsın! Hayatımda ki kimse senden değerli değil, biliyorsun?"
Kulağına gelen burun çekme ve kısık sesli bir iç çekme sesini duyar duymaz kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karlar Erimeden
Aktuelle LiteraturÖleceği günü bekleyerek yaşayan, geçmişin öfkesini her an peşin de sürükleyen genç bir kız. Ve çok kısa bir süre için de tamamlanması gereken bir liste. Tüm bunların yanında, her şeyden habersizce ona yardım eli uzatan aşık bir adam. Sadece ka...