#Flaurie- Breathe
Mevhin* Gece yarısına gelmeden önceki vakit
4.BÖLÜM: MEVHİN
İblisin kaderimle yaptığı raksın ölü melodisi; kulaklarımda çınladı.
Annemin şaşkın bakışlarını üzerimde hissettiğimde içimden burdan hemen kaçmak geldi. Fakat bunu yapamayacağımı, ve karşımdaki polis memurlarının da şakadan burda olmadığını biliyordum.
Beni istiyorlardı. Peki ama neden?
Uzun boylu polis memuru "Mai Hüma Alaska kim?" diye sorduğunda boğazıma batan dikenleri yutmaya çalışarak "Benim." diye mırıldandım.
İki komiserin de bakışları beni bulunca "Memur Bey neler oluyor?" diye sordu annem sert bir tınıyla. "Ben Hüma'nın annesiyim ve kusura bakmayın ama düzgün bir açıklama yapmadan onu hiçbir yere götürmenize izin vermem."
Gözlerimi sertçe kapayıp açtım, annemin pimpirikli karakteri şimdiden ortaya çıkmıştı ve bu gece çok zor olacağa benziyordu.
"Her hangi bir bilgi veremeyiz, gerekli açıklamayı emniyete gittiğimizde baş komiser size yapacaktır."
Annem "Önce avukatımızı arayacağım," demişti ki "Hanımefendi," diye böldü onu komiser. "Avukatlık bir durum yok, sadece bir olay için ifadesi alınacak o kadar."
Annem bu durumu bir kaç saniye duraksamanın ardından kabullendi ve bana hiç te hoş olmayan bir bakış atıp "Bende geliyorum," dedi sıkıntıyla, ardından arkasını dönüp Narin Abla'ya bir şeyler söyleyerek üzerine kabanını geçirdi.
Merakın bilincime yüklediği ağırlık yüzünden hiçbir şey düşünemeyip öylece dışarı çıktım ve polis memurları iki yanıma geçerken başımı hafifçe kaldırıp karanlık gökyüzüne baktım. Korkuyor muydum?
Annem arkadan bizi takip ediyordu ve sanırsam babamla telefonda konuşuyordu. Yaşadığımız evin bahçesinden çıktığımızda yola park edilen polis aracını gördüm ve istemsizce yutkundum. Komiserlerden biri benim için arka yolcu koltuğunun kapısını açınca kısa bir an tekrar gökyüzüne baktım. Zerre korkmuyordum.
Eğilerek arabaya bindim ve aynı saniyede bir başka polis memuru yanıma oturdu. Kapımı tutan komiser kapıyı kapatıp o da ön yolcu koltuğuna oturdu ve yanındaki genç polise "Gidiyoruz." diye komut verdi.
Bakışlarım dikiz aynasından arkaya kayınca annemin çoktan arabasına binerek farları yaktığını fark ettim. İçinde bulunduğum polis aracanın hareket etmesiyle annemin bulunduğu araba da hareketlendi, kısa bir süre sonra iki araba yolda arka arkaya ilerlemeye başlamıştı.
Kimseye göz ucuyla bile bakmadan başımı cama yasladım ve uzun soluklu, sessiz bir nefes aldım. Korkmuyordum ama gergindim. İnsanlardan sırf gereksiz bir muhabbetin içine girmemek için uzak duruyorken, şimdi karşıma geçip onlarca soru soracak komisere cevap vermek zorundaydım. Hafızamı taradım fakat beni bu hadisenin içine sürükleyecek herhangi bir şey hatırlayamıyordum. Kimseyle işim olmazdı, ne kavga etmiştim biriyle ne de bir kavgaya şahit olmuştum. Beni ne için sorguya çekeceklerini gerçekten merak ediyordum.
Şehir merkezinde oturmamızdan kaynaklı kısa sürede karakolun önünde durmuştu polis aracı. Elimi kapının kulpuna atıp kapıyı açtığımda çoktan öndeki komiser inmiş ve beni beklemeye başlamıştı. Tek kelime etmeden arabadan inip kapıyı kapattım ve tekrar iki yanıma geçen polislerle birlikte karakol binasına doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN SAYESİ
Roman pour Adolescentsİblislerin başrol oynadığı geçmiş tiyatrosunun son perdesi; tek bir bakışla yerle bir oldu. Tüm zamanları acıyla haykırırken, kadın tek bir yaşına tutundu; göğsünü yıldızlara yasladı. Şeytan boynuzlarını gizleyen bir maskeyle sergilenen şimdinin öl...