5

2.8K 152 41
                                    

Jungkook...

İnsanın hayatında değiştiremeyeceği şeyler vardır.
Örneğin en basitinden anne, babayı değiştiremeyeceğiz gibi.
Aşık olduğumuz kişiyi değiştiremezdik.
İnsan aşık olacağı kişiyi seçebilir miydi? Kesinlikle hayır.
Zaten seçme şansımız olsaydı bu kadar acı çekmezdik.
***

Yoongi ve Yoona bana meraklı gözlerle bakıyor, açıklama bekliyorlardı. En azından Yoona.
Yoongi bana sinirle bakıyor, her an üstüme atlayacakmış gibi duruyordu. Sonunda dayanamayıp, Yoona konuştu.
"Jungkook!" Sıçmıştım. Sinirlendiği zamanlar bana hyung demezdi, direkt adımı söylerdi ve bu da demek oluyordu ki işte burada ölüm fermanımı imzalamıştım.
Kızlar cidden canavar olabiliyordu. Belki de bu yüzden yönelimim bile değişmiş olabilirdi.
"H-hım? " Endişe ile bakmıştım bunu görebiliyordu.
"Sen benle gelsene az." Sesinde ki kinaye inanılmazdı.
Gözlerim Yoongiyi bulduğunda sadece bana baktığını fark ettim.
Sinirli değildi sakindi şu an. Fakat beni bu daha tedirgin ediyordu. "Yoona... Burada konuşsanıza? Kimmiş şu imkansız aşığı?" Yoongi bunu tersler gibi aynı sakinlikte söylemişti. Omuz silktim. Endişeli gözükmemem gerekiyordu yoksa ben bile inanmazdım atacağım palavralara. Evet yalan söyleyecektim. Ne yapabilirdim ki? Bunu daha sonra Yoonaya açıklayabilirdim fakat Yoongi buradayken olmazdı.
"Ya siz neden buradasınız? " demiştim konuyu değiştirmeye çalışırken. "Jimin yine ortalıkta yok. Yoona illa sana gelelim diye tutturdu. Sanki hiç işim yokmuş gibi." Sakindi ve bu beni titretmişti. "H-hım"
İçimden lanet okuyordum. Kekelemek neydi yahu? "Herneyse kimmiş bu imkansız aşk?!" Yoona çıldırmıştı işte.
O an hayatımın en büyük yalanı söylemiştim. Bunu düşünmeden yapmıştım ki söylediğim yalana ben bile inanmıştım. "Hoseok."
Bütün gözlerin bana çevrildiğini hissettim özellikle de Hoseokun. Beni lime lime edecekti ama biricik kardeşine bunu hor görmezdi değil mi?
"A-ama Hoseok düz?" Yoonanın fısıltılı sesimi içimi titretmişti. Sanki acı çeker gibi söylemişti. Buna anlam veremedim. Bakışlarımı Yoonginin yüzüne çıkardım. Çok farklı bakıyordu. "Hoseok ha? İmkansız aşk yani?" Başımla onayladım. "Evet, Hoseok a aşığım. Fakat o kadar da imkansız değilmiş. Hoseok da eşcinselmiş. " Yoona bu sefer Hoseok a bakıyordu. Hoseok da bana. Hoseokun yanına gittim ve elini çekiştirdim mutfağa doğru ilerlettim. Onunla hemen konuşmam gerekiyordu.
Sonunda mutfağa geldiğimizde Hoseok gözlerini iri iri açmış sanki olanları yeni idrak ediyordu. "Lan piç! Ne aşığı, Ne o da eşcinseli? Oğlum ben sapına kadar düzüm!" Derin bir nefes aldım. "Hoseok, içeride gördüğün adam aşık olduğum adam. Fakat bunu bilmemeli. Zaten hayatımızda ne kadar yer alabilir? Adam Popstar! Bu yalanı sürdürmek zorundayız. Lütfen kaç yıllık dostluğumuz için!" Oflamıştı. "Neden Tae değil?" "Çünkü Taehyung da eşcinsel ben bile inanmazdım. Ben anlatırken imkanı yok demiştim mal." Gözlerini kapatıp düşünmeye başlamıştı. "Ama...Yoona? " Şaşırmıştım. "Ne alaka Yoona ki? Hem baksana... adını söylediğimde Gözlerinde ki kırıklık belli oluyordu. Ne oluyor bakayım?" Bunu gülerek demiştim. Çünkü onlar olsa bunu severek desteklerdim fakat işin içine etmiş o ihtimal varsa da yok etmiştim. "Hayır canım ne alakası var şimdi? Sadece düz olarak bir anda eşcinsel olmam itibarımı zedeler. " gözlerimi devirdim. "İtibarmış. Hah! Neyse ya zaten Yoona ya Yoongi gittikten sonra anlatacağım." Bir anda rahatlamıştı Hoseok. Vardı bir şeyler ama hayırlısı.

İçeri el ele gitmiştik. Herkesin gözleri ellerimizdeydi özellikle de Yoonanın. Yoona her erkekten hemen hoşlanabilen bir kızdı fakat hiç kötü düşüncesi yoktu sadece çabuk kapılıyordu işte.
"Herneyse... ben gidiyorum. Yürü Yoona. " İtiraz etmiştim. "Hayır! Şey... yani Yoona gitmesin takılalım, istersen sende kal yani. Kutlarız hem?" Ne diyordum ben? Biri şu tavşan ağzımı kapatsın! Bir yandan Yoongiye bakıyor bir yandan Yoonaya kaş göz işareti yapıyordum. Anlamıyordu cahil!
"Ne bok yerseniz yeyin. Ben gidiyorum." Çekip gitmişti. Gözlerimin dolduğunu hissettim.
İşte benim gücüm buraya kadardı ayakta durduğum yere çöktüm. Yoona 'ne oluyor?' Der gibi bakıyordu. Suspus olan Tae ve Jin hyung konuştu. "Tanrım! Az önce ne oldu öyle? Duymadı yani ha?" "Yok oğlum duysa böyle durmazdı ki." Jin hyung Taenin omzuna sert sayılmayacak ölçüde yumruk attı."Hyungunum ben senin be! Ne oğlumu?" Taehyung gülmüştü. "Alt tarafı bir yaş var oğlum ne hyungu?"
"Bak hâlâ oğlum diyor!"
"Kesin sesinizi!!" Yoona yine iş başındaydı. "Biri bana sakince az önce ne oldu anlatsın." Aniden ona döndüm. "Yoona... aşık olduğum kişi..." Nefes aldım. "Hoseok değil. O eşcinsel bile değil. Aşık olduğum kişi Yoongi. Fakat öyle siz duyunca heyecana gelip bir yalan attım ortaya. Ben Yoongiye aşığım. " sonlarına doğru sesim titremiş gözlerim dolmuştu. "Oh Be! Bende hoşlaşt- ay! Arkadaş olduğum kişiyi elden kaybediyoruz sandım. Sonuçta bir taş kolay yetişmiyor anam."
Hoseokdan bir kıkırtı gelmişti.
"Lan ben burda derin ve zayıf bir an yaşıyorum sen gelmiş hoşlaştı- ay arkadaş olduğun çocuğun yöneliminden bahsediyorsun!" Yoona kinayeme gözlerini iri iri açmış bakıyordu. Ve Jin hyung.
"Birini daha kaybettik." diyerek noktayı koydu. Aslında en büyük kayıp bendeydi. Kalbim çalışmıştı.

***

"Ben ne bok yiyeceğim?!" Titrekçe bir nefes almıştım. Yoongi gittiğine göre tabularımı yıkıp depresyona girebilirdim.
Taehyung ve Jin hyungu çıldırtmıştım. Elimde çikolata zulamdan olan 7. Nutella kavanozunu açarken sızlanmıştım. Hem ağlıyor hemde yiyordum. Sanırım depresyon buydu.
"O-o çok güzel! Ama sikimden bir mesleği var!" "Ne yani memur olsaydın? Ne popstarlığı?! Hem onun eğilimini bile bilmiyorum. Bu canımı sıkıyor." Mendilimle burnumu silerken konuşmuştum.
Sonunda Jin hyung dayanamamış bir kavanozda o açmış Namjoon hyunga sövüyordu. Jin hyung onu bildim bileli Joon hyung a aşıktı. Fakat Namjoon hyung tahminimce korktuğu için ondan kaçıyordu.
"Ah Namjoon seni sikeyim. Ya da dur ben ukeyim be! O siksin. "
"Ne Saçmalıyorsun hyung sen ya ? Ne sikmesi konumuz bu mu?"
Kafama bir tane geçirdi. "Sus tavşan kılıklı sürtük. Ne olurdu yani bir kere sevişsek? Lan dur... düşündüm de çok ateşli! O uzun ince elleriyle ve o gamzelerine bakarak boşalabilirim ben!" Yüzümü buruşturdum. "Senin Namjoon hyungla yaşamak istediğin şu 'ateşli anlar' bizi ilgilendirmiyor ama! Da bir saniye... Yoonginin o damarlı ellerini düşündüm de. Öf be ne siker ha! O teninin beyazlığı. Ay bana fenalık geldi."
Taehyung bize bakıp bir yerlere dalmıştı ama hadi neyse.
Hoseok konuşmaya atladı. "Bu gençlik nereye gidiyor?! Sevişmek diyorlar ya! Kız var şurada." Omuz silktim bana ne der gibi. "Banane sizde Sevişin zaten var bir şeyler ama!" Yoonanın yüzü domates olurken Hoseok da ondan farksız değildi.
Yine sızlanmıştım. "Ben Yoongi ile sevişmek istiyorum! Acaba fuckbuddylik teklif etsem ne yapar?" Ne saçma bir düşünceydi bu? Tanrım Yoongi bana iyi gelmemişti. Şimdiden çıldırmıştım. "Lan acaba bende Joona mı teklif etsem. Düşünsenize her gün altında i-" "Lan yeter! Susun bir. Gidin Sevişin bizene. "
***

Jin hyungla ben biraz daha saçma sapan konuşmuş sonra da ağlamaya başlamıştık ki sesimizi bir zil sesi böldü.
"Şu siktiri boktan telefon kiminse açsın" "Açıyorum be! Küfür etme bana. " Yoona telefonu açmış konuşuyordu. "Efendim abi? Hayır evde değilim. Kooklardayım. Oluur gel hem seni özlemiş kookda. Öpüyorum oppa~" Gözlerim ona döndü. "Jimin mi?" "Evet, buraya geliyor."

Yazardan...
Herkes kendi derdine düşmüştü o an. Hoseok ve Yoona gizli gizli bakışıyor, Jungkook ve Jin dert yanıyordu.
Taehyung ise arkadaşlarının söylediği isim ile kafası karışmış onu düşünüyordu. Jimin...
Ona bu ad, şu pansiyonda ki kalın dudaklı afeti hatırlatıyordu. Ne güzeldi o çocuk öyle? Güzellik cinsiyete bağlı değildi ve Jimin çok güzeldi.
Kapı çaldığı için irkilmişti Taehyung.
Etrafına baktı. Kimse açacak gibi durmuyordu bu da ona kalmıştı.
Kapı kolunu yavaşça indirdi. Ve karşısında ki manzaraya inanamadı.
"Taehyung?"
"Kalın dudak?"

Passions&Love|Yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin