7

2.8K 137 59
                                    

*medyaya bir video koyuyorum...

JUNGKOOK

Başımda ki ağrı ile güne uyanmıştım.
Dün yaşananlar aklıma bir bir dolarken ellerim ile gözümü ovuyordum.
Dün Jin hyung ile çıldırmış ve son doza gelmiştik.
Gerisi yoktu. Herhalde uyuya kalmışımdır?
Yastığımın altında ki telefonum titretmişti. Elime alıp açılan ekrana baktım.
Bir mesaj vardı. Ah şu reklam şirke- YOONGİ?
Siktir. Koca ama koca bir siktir.

Gönderen:Yoonie~
İçerik: Tamam Jeon. Bakalım bunu ne kadar istiyorsun?
Neyi ne kadar istiyordum?
Tanrım dün ne boklar yemiştim?! Bir mesaj daha gelmişti.
Gönderen:Yoonie~
İçerik : Dün alkollüydün...
Fakat hâlâ bunu istiyorsan,  bunu yapalım. Sana güvenmek istiyorum Jeon.
Lan anlamıyordum bir bok ne diyordu bu?
Hem bu Yoonie de neydi?
Kafam kıyakken neler yapabileceğimi görmüş oluyoruz böylece.
Ellerim titreyere titreyere yazmıştım.
Gönderilen:Yoonie ~
İçerik : Neyden bahsediyorsun?
Gönderen: Yoonie ~
İçerik : Ah... unutmuşsun.
Oysa ki öylesine istekliydin benim resimlerimi çekmeye.

Derin bir nefes almıştım.
Endişelenecek bir şey yoktu.

Gönderilen: Yoonie ~
İçerik : Huh, o mu? Ne zaman müsait olursan o zaman çekimleri başlatayım?

Yanımda yatan Jin hyungu dürtmüştüm. Onun stüdyosunun anahtarlarını isteyecektim.
Jin hyung fazla titiz ve burnu havada gözüktüğü için kendi stüdyosunda çekimleri yapılırdı.
"Hyung? Hyung? Hyuuung?" Neşeyle şakıdım sonuçta Yoongiyi çekecektim!
Yoonginin resimlerini çekecektim.
Resimlerini çekecektim Yoonginin.
Çekecektim resimlerini Yoonginin.
"Ne var be tavşan kılıklı sürtük? Beynimi siktin."
Neydi ya bu? Tavşan kılıklı sürtük? 
"Stüdyonun anahtarlarını verir misin~?" Kaşları havaya kalkmıştı. "Ne için?" devam etti.
"Hayır al stüdyo senin olsun da sen istemezsin doğru düzgün?"
Nefes aldım. "Yoonginin resimlerini çekeceğim." Gözleri sonuna kadar açıldı.
"NE?!" "Evet bende heyecanlıyım fakat şuan bunu düşünemem. Hyung bana lütfen yardım et~"
Güldü. "Bana muhtaçsın ha?" diye kahkaha atmaya başladı.
Onun telefonuna mesaj gelmişti.
Mesajı açıp okuduğunda gözleri şokla açılmış, dudakları aralanmıştı. "N-namjoon mesaj atmış." Gözlerimi yüzüne çevirdim. "Ne diyor?"
"Fuckbuddy olabileceğimizi." Sesinde ki heyecan ve aynı zamanda ki kırıklık belli oluyordu.
_________________________

JİN

Jungkook ile saçmalarken Namjoonu aramıştım.
"Namjoonie~" demiştim sesimde ki heyecan konuşmama yansırken.
"Efendim SeokJin?" "Joon, ben yoruldum."
Cidden yorulmuştum. Namjoonun korkaklığından ve sabahları gülmek için kendimi kasmamdan.... Mutluymuş gibi davranmaktan.
"Seokjin, şuan sarhoşsun güzelim." Kısa bir 'hahlamıştım'
"Güzelim ha? Güzelim... çok güzel bir kelime fakat bana uygun değil. Çünkü ben senin hiçbir zaman Güzelin olamayacağım." Sesimde ki hüzün içimi titretmişti.
Doğruydu. Hiçbir zaman Joon'un güzeli olamayacaktım. "Jin. Uyuman gerek.  Sağlıklı düşünemiyorsun. "
"Bir tek sağlıklı düşünen sensin ya! Tanrım Joon. Sana yıllarımı verdim ki yine olsa yine veririm.
Senden istediğim tek şey sevgin onu da benden esirgiyorsun. Lanet olsun! Tek düşündüğün boktan kariyerin!  Kendi aşkını bile düşünmüyorsun. Sen. Sen bencil adamsın!"
"Neredesin?" Sesi sertti. Hatta hiç duymadığım bir tonda konuşuyordu. "Jungkooklarda."
Yalan söyleme kabiliyetim yok olmuştu.
"Geliyorum. O durduğun yerden sakın ayrılma." Telefonu kapatmıştım korkudan.
Sesi hem sert hem baştan çıkarıcı geliyordu.
Lanet olsun! Hâlâ hormonlarımı ve kalbimi düşünüyordum.
Az sonra burada olacak ve canıma okuyacaktı!
Başımı mindere yasladım çok ama çok uykum vardı.
Jungkook da yanımda yatıyordu ve elleriyle oynuyordu.
_______________

Passions&Love|Yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin