touch [M]

5K 441 346
                                    

Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.

Content Warning! Bölüm rahatsız edebilecek cinsel içerik barındırıyor. Hoşunuza gitmiyorsa okumayın ve midenizin bulandığını yorumlarda yazmak için parmaklarınızı yormayın.

Oy ve yorum yapılmasını da rica ettiğime göre, iyi okumalar.

-

Ayın ışıklarıyla süslenmiş karanlık gecede, sinir uçlarıma kadar tutsak hissediyordum. Karanlık gözlerini çevreleyen uzun kirpiklerinin porselen teninde bıraktığı gölgeye kadar tutsak hissediyordum. Dudaklarının sıcaklığının vereceği güven duygusuna, parmaklarının soğuk tenimde keşfe çıkmasının arzusuna ve en kötüsü de bana sunduğu nefretine bile muhtaç hissediyordum.

Han Jisung kristal bardağındaki içkisini yudumlarken dudaklarına değen sıvıyı bile kıskandığımı hissediyordum.

Gözleri beni getirdiği lüks evinin salonunda bıkkınca geziniyor, yemeğimi bitirmemi bekliyordu. Bense yanağımdaki sızıyı unutmaya çalışarak önüme evde çalışanların koyduğu leziz yemekleri iştahla yiyordum.

İçerisi sadece ay ışığıyla aydınlansa da birbirimizi seçebiliyorduk.

"Terlemişsin, yıkanmalısın," dedi sessizliği bölerek. Karşımdaki geniş koltuktan kalkıp boş bardağı ortamızdaki ahşap masaya bıraktı ve kalktığı yere yeniden yayıldı.

Son lokmamı çiğnerken aklıma doluşan yaramaz düşüncelerle gözlerimin parladığını hissettim.

Han Jisung kurtuluşumdu. Benden sıkılır ve bir kenara atarsa kurtlara açıkça bırakılmış bir av olurdum.

Bacaklarımı aralayıp arkama yaslandım. Meraklı bakışları anında beni buldu. Karanlıkta da olsak hissettim.

"Kendimi yıkayamayacak kadar yorgunum Jisung-ah." Sahte bir üzgünlükle dudaklarımı büzdüm.

Sertçe yutkunduğunu duyduğumda gözleri bu sefer dudaklarıma kaydı. Benimkilerse adem elmasına.

"O zaman sana yardım edeyim, Lee Minho." Yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadan ayağa kalktı. Uzun adımlarla anında yanıma ulaşıp beni de ayağa kaldırdı. Göğsüm heyecanla kabardı.

O önde banyoya doğru ilerlerken ben de arkasından onu takip ediyordum.

Bu kadar kirli biri olmak benim suçum değildi.

Daha çocukken ailemden koparılıp bir grup nefretten başka bir şey bilmeyen adamlar tarafından eğitilmeye başlamıştım. Soru sormak yasaktı, hissetmek yasaktı, yaşamak yasaktı. Var olan tek şey ölümün filizlendiği topraklar ve o toprakları sulayan acılardı.

Sevilmeyi ya da sevmeyi öğrenememiştim. Kimse öğretmeye tenezzül etmemişti. Sadece yıllarca beni nefretinin ve hastalığının bir parçası yapmaya çalışan grubumun lideri Kim Eunwoo tarafından el üstünde tutulmuştum. Kimse bana dokunamazdı. Kimse bana bakamazdı.

Han Jisung dışında. O tüm bu kuralları hiçe saymış, bana dokunmuş, hatta bana zarar vermişti.

Sadece nefesi bile zihnimdeki şeytanları kışkırtırken dokunuşları hepsini çığlık çığlığa bağırtıp beni ona karşı sağır ve dilsiz kılıyordu. Han Jisung tüm iblislerimin beden bulmuş, somut haliydi.

İkinci kata geldiğimizde ışıkları yakıp koridoru aydınlığa kavuşturdu. Gözlerim acıyla kısılırken onu takip etmeye devam ettim.

Koridorun sonundaki kapıyı açıp içeriye girmemi bekledi. Işığı açtı ve arkamdan kapıyı kapattı. Meraklı gözlerle içeriyi incelemeye başladım.

voices Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin