glimpse of us

2.2K 223 80
                                    

Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.

Kitap final verdi ve bitti ancak sürpriz bir bölüm yazacağım.

Jisung Minho'yu çok sevdi. Evet, hep pislik yapan biri olarak gördük onu. Sürekli Minho sevmeyi bilmediğini ve Jisung'a layık olmadığını düşündü.

Ancak tam tersiydi. Jisung sevmeyi bilmiyordu ve Minho bunu defalarca görmüştü ancak kabullenemedi ve sevmeyi bilmeyenin kendisi olduğuna inandı.

Final bölümünde ve önceki bölümde de gördüğümüz gibi Minho kendini kandırdığını fark etti.

Jisung'un içindeki neye tutanacağını bilmeyen ve kendini bir kalıba oturtamayan sevgisi hastalıklıydı. Minho'yu ve kendisini günden güne zehirledi.

Minho bunu finalde kabullendi ve onu öldürüp hastalığa son vermek yerine hastalığın sebebini yok etti. Yani kendisini.

Bu bölümde Jisung ve Minho'nun ilk tanıştığı günü anlatacağım. Bunu yazmamamın sebebi finali beklemiş olmamdı.

Keyifli okumalar.

-

Kan.

Genç adamın vücudunu parmak aralarına kadar kaplayan, cehennem kadar sıcak, ateş kadar koyu renk sıvıydı kan.

Ancak genç adamın temiz vücudunu yıkayan bu uğursuz sıvı, ona ait değildi. Hayatını çalıp, günahlarını omuzlarına bindirdiği insanların cansız bedenlerine aitti.

Mekanda sağır edici sesler yankılanırken, bunları zihninin derinliklerine not ederek altına kanlı elleriyle imzasını yerleştirdi. Düşmanlarına ilk kez bu kadar yaklaşırken ve kendi üstünlüğünü onlara kanıtlarken kopardıkları acı feryatlar ona zevk veriyordu.

Han Jisung'u gülümseten tek şey kurbanlarının gözünde gördüğü acıydı.

Silahının metal kabzasının soğukluğu avuçlarının içine işlemiş ve ifadesizlik gözlerinin içini evi olarak benimsemişti.

Siyah ayakkabıları yürüdüğü yerde kanlı izler bırakırken ses gelmeyen tek odanın kulbunu kavradı. Kaybın izlerini taşıyan elleriyle kulbu çevirip kapıyı açtı. İlk dikkatini çeken çığlıkların ve silah seslerinin bastırdığı müzik sesi oldu. Şaşkınlıkla afalladı.

Sonra gözleri harabeden bozma soğuk odada ince bir tişörtle kendini dans etmeye kaptırmış çocuğu buldu.

Bir anda tüm sesler kesildi.

Karanlığın gölgesinin yerleştiği irisleri çocuğun müziğin ritmiyle hareket eden zayıf bedenini izlemeye başladı.

Kendini dans etmeye o kadar adamıştı ki ne bulunduğu odanın soğukluğunu ne de dışarıdaki kıyameti umursuyordu.

Çocuk aynada arkasındaki adamı fark ettiğinde olduğu yere çivilendi ve arkasını dönmeden adamı inceledi. Ne ondan korktu ne de gerildi.

Topuklarının üzerinde yavaşça döndü ardından. Önce adamın üzerindeki taze kanlar, daha sonra da silahı kavradığı kanlı elleri dikkatini çekti.

Adamın çaldığı ruhlar yavaşça çocuğun üzerine devrildi ve teninin altında soğuktan daha can yakıcı bir duyguyu alevlendirdi.

Bu hoşuna gitti dans eden çocuğun. Bir ölüden farksız olan hisleri yeniden canlı olmayı keşfetti. İkisi de fark etmedi ancak o gece birbirlerinin ruhunda boşluğu dolduramayacak derin bir iz bıraktı bu iki adam.

Dans eden çocuğun ruhundan bir parça genç adamın gözbebeklerinden içeriye girip, zihnine süzüldü. Tam seslerin yanına sızdı.

Sonunda kirli bir ırmağı içine alan mavi gözlerle saf bir ruha ev sahipliği yapan kirli bedenin irisleri birleşti.

Ve Han Jisung ilk kez gülümsedi.

-

Kitabın sonu.

Sizi seviyorum.

voices Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin