Herkese tekrardan merhabalarrr, ben Gece
Artık Content Warning vermek istemiyorum kocaman M yazıyor, hoşuna gitmeyen şimdiden atlasın, çabukk.
Uyarılar anlaşıldığına ve oylar verildiğine göre, iyi okumalar.
-
"Jisung, bu taraftan."
Duyduğum isimle saatlerce kıvrılıp oturduğum sert zeminden hızla kalkıp demir kapının önüne dikildim. Bir şeyler duyma amacıyla dışarıdan gelen seslere kulak kabarttım.
"Biz içerideyken kapının önünden kaybol."
Jisung'un sesini duymamla ona olan kırgınlığım ve öfkem hızla özlemime çarpıp paramparça oldu. Bir aydır buraya gelirse diye ona atacağım yumruklarımı hesaplarken şimdi sadece sarılmak istiyordum.
Yaslandığım kapının kilitlerinden birkaç ses geldiğinde geriye doğru usulca adımladım. Sonunda kapı açıldı. Jisung görüş açıma girmeden Hyunjin isimli uzun çocuk yanıma geldi. Ellerimi sıkıca tutup yerdeki iple birbirine bağlamaya başladı.
Bir aydır bu pis kokulu ve soğuk odada beni besliyorlardı.
Ne Jisung'u görmüştüm ne de bana tahmin ettiğimin ve ağızlarından düşürmediklerinin aksine bir işkencede bulunmuşlardı. Aslında bulunduğum bu karanlık oda, tavandan sarkan zincirler ve aurası gereği bana işkence odalarını hatırlatıyordu.
Nihayet siyahlar içindeki çocuğu gözlerim bulduğunda korkum havaya buhar gibi yayıldı.
Jisung ellerini dar siyah kotunun cebine soktu ve bakışlarını odada gezdirdi. Hyunjin beni bağlama işini bitirip nihayet ikimizi yalnız bıraktığında bakışları benim dikkatle onu izleyen gözlerimi buldu.
Birkaç uzun dakika boyunca sadece birbirimizin gözlerinin içine bakıp nefes alışverişlerimizi dinledik.
Zayıf bacaklarımı kullanıp küçük bedenine doğru sarsak adımlar attığımda ellerini cebinden çıkartıp kollarını bedenime sardı. Burnumu saçlarında gezdirip dudaklarımı üzerine özlemle bastırırken o da boynumda oyalanıyordu.
Bedenlerimiz bütünleşmiş, kelimelere ihtiyaç duymadan birbirimize olan susuzluğumuzu gideriyorduk.
Aniden sıcak kollarını üzerimden çekip beni duvara ittiğinde ellerimin bağlı olmasından dolayı dengemi kaybedip yere düştüm. Bu kalçama ve belime korkunç bir acı saplanmasına sebep oldu.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken tavandan sarkan zinciri aşağıya indirip hızlıca bağlı ellerime doladı.
Şimdi uzun zaman sonra karşılaştığımız o gün olduğu gibi ellerim havada bağlı bir şekilde yerde oturuyordum.
Kenara kıvırdığım bacaklarımı tutup kendine doğru uzattığında duvarda biraz daha kaydım ve ellerim tamamen havada asılı kaldı. Sesimi çıkartmadan meraklı bakışlarımı ondan ayırmıyordum. Ne kadar ileriye gitmek istediğini görmek istiyordum.
Üzerinde kahverengi örgü bir kazak vardı ve odanın loş ışığında parlayan tenini mümkünmüş gibi daha da leziz gösteriyordu.
Üzerime doğru eğilip kotumu bacaklarımdan sıyırıp attığında ürperdim. Soğuktan ya da korkudan değildi.
Jisung bacaklarımda dudaklarını gezdirirken daha çok titriyordum ve bunun tek sebebi ona olan açlığımın boyutunun beni korkutmasıydı. Dudaklarının sıcaklığına duyduğum sonsuz şehvet, parmaklarının soğukluğuna teslim olan arzumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voices
Fanfic[angst] Kirli bir ırmağı içine alan mavi gözlerle, saf bir ruha ev sahipliği yapan kirli bedenin bakışları birleşti. Ve Han Jisung ilk kez gülümsedi. [Content Warning] [09.07.2022 tarihinde olaylar değiştirilmeden düzenlenmiştir.]