Bazı Şeyler Asla Geçmiyordu

5.2K 333 63
                                    

Ben tatilden döndüüm :D Aslında dün döndüm ama çok yorgundum falan o yüzden bugün geldi :D Özlediniz mi bakiyim?

Özlemişsiniz özlemişsiniz inkar yok :D Hardallınız size kurban olsun ayol (ne diyorum ben ya) 

Neyse baktım bütün yazarlar Whatsapp grubu kuruyor bizim onlardan eksiğimiz ne diye düşündüm ve cevap bulamadım :D Yani eksiğimiz yok bu da demek oluyor ki çok pörfektiz addhdb Gruba gelmek isteyen bana özelden numarasıyla ismini yazabilir ama herkesi alamayabilirim veya gelmek isteyen kişi sayısına bağlı yea bilmiyorum sdshd Çok uzattım aq en uzun yazar notum sdshd Herneyse iyi okumalar dndn

Hayatınızın en kötü günü olarak nitelendirdiğiniz ve daha kötüsünün olamayacağını düşündüğünüz anlar olabilir.

Ben babamın bizi terk etmesinin en kötü günüm olduğunu düşünüyordum. Ta ki bugüne kadar.

Annem kırk beş dakikalık şiddetli kan kaybından sonra ölmüştü. Hayatta daha ne kadar yalnız kalabileceğimi bana bu şekilde göstermişti.

Evet, pek de iyi bir anne sayılmazdı. Genelde beni görmezden gelirdi, hiçbir konu hakkında konuşmazdı. Gerçekten başkalarının anne-kız ilişkilerine hep imrenerek bakmıştım. Herzaman ondan nefret ettiğimi düşünmüştüm.

Buradaki anahtar kelime; düşünmüştüm.

Çünkü hiçbir zaman gerçek anlamda bir nefretim olmamıştı. O kadar alışmıştım ki beni saydam gibi görmesine artık ben de kendimi öyle görmeye ve takmamaya başlamıştım. 

Babamsa hiçbir zaman benim kahramanım olmamıştı.

Bizi terk etmeden önce de babalık konusunda iyi sayılmazdı. Güzel olarak nitelendirebileceğim tek hareketi ben korkunca gelip yanıma yatması ve başımı okşayıp "Geçecek." demesiydi. Ve ben babamın yanıldığını geçte olsa anladım.

Bazı şeyler asla geçmiyordu.

Ben bunu bir kalp hastalığı olarak düşünmüştüm. Yeri unutulacak kadar derinde ama kendini hatırlatacak kadar da ölümcül. Tıpkı bir kalp krizi gibi. Ne kadar önlem alırsanız alın hep onun endişesiyle yaşamak zorundasınız.

Omuzlarımdaki battaniyeye biraz daha sarılıp hastanenin duvarına yaslandım. Doktorlar ve hemşirelerin önümden koşuşarak geçişini izledim. 

"Hayatım, duyduklarım doğru mu?" Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Esra teyzenin gözleri dolu dolu bu tarafa geldiğini gördüm. O Bora'nın annesiydi ve annemle de samimiydiler. Şehir dışında yaşıyorlardı ve nadiren buralara uğrarlardı. Arkasından Haluk amca da geldi. Sarsılmış görünüyorlardı.

"Evet." dedim kısaca. Ben onaylayınca Esra teyze hüngür hüngür ağlamaya başladı. Artık ağlamaktan helak olmuştum ve gözlerim acıyordu. Yani ağlayamıyordum.

İyiki Bora gelmemişti. 

Erken konuştuğumu Bora koridorda bize doğru gelirken anladım. Onunla bu haldeyken konuşmak istemiyordum.

Eren gerektiğinde neredeydi?

Esra Teyze ve Haluk amca gittiğinde oflayıp mümkünmüş gibi battaniyeye daha çok sarıldım. Bora yanımdaki demir sandalyeye oturdu. Uzun süre garip bir sessizlik içinde hiç konuşmadan bekledik. Sonunda sessizliği bozan o oldu.

"İyi misin?" Bu muydu yani? Hayır, iyi değilim. Ailemden geriye kimse kalmadı ve hayatım sanki daha çok boka batabilirmiş gibi beni aldatan eski en yakın arkadaşım yanımda oturuyordu. Gelmiş bana birde utanmadan 'İyi misin?' diye mi soruyordu? İyi değilim işte. Mahvolmuş hissediyorum. Herkes nefes alıyorken ben boğuluyorum. 

Bilek KesenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin