Hayran olmuşçasına etrafı inceleyen Açılay'ın arkasında dikildim.
"Beğendin mi?" Arkasını dönüp kocaman gülümsedi.
"Beğenmek ne kelime bayıldım." Bende gülümsemesine karşılık verip çimenimsi yere oturdum. Manzara gerçekten de harikaydı. Küçük çaplı göl gibi bir yer ve üstüne nazikçe dökülen bir şelale vardı. Kayaların arasından ay ışığı göle yansıyordu ve parlak bir mavi olmasını sağlıyordu. Yerde küçük çiçekler bitmişti ve yer yer bir demet oluşturarak manzarayı daha da büyüleyici yapmıştı.
Insan daha ne ister?
"Oturmayacak mısın?" Düşüncelerinden sıyrılmak istercesine hafifçe kafasını iki yana salladı ve yere oturdu. Hala üşüdüğünü biliyordum ama artık kollarını tutmayışından çoktan soğuğu unuttuğunu anladım.
"Burayı nereden buldun?" diyip manzaraya bakmaya devam etti.
"Kafa dinlemek için hep buraya gelirim. Çok huzur verici." Gözlerini bana dikti.
"Ne hakkında konuşacaktık?" Yeni hatırlamışçasına gülümsedim. Yaklaşıp uzun kollu tişörtünün kollarını yukarı doğru sıyırdım.
"Bunları."
-Açılay'ın gözünden-
Şaşırmıştım. Nereden biliyordu?
"Nereden biliyorsun?" diyip tişörtümün kollarını indirdim.
"Sen bayıldığında üstünü ben değiştirdim. Bir zahmet bileyim değil mi?"
Tamam. Burdan iki şey çıkıyor.
Birincisi beni neredeyse çıplak bir şekilde görmüştü ki bu çok utanç verici.
İkincisi neredeyse bilmediği bir bokum kalmamıştı.
Ama bence önemli olan birincisiydi.
Beni çıplak gördü!
"Anlatmak istemiyorum." dediğimde bir süre ifadesizce baktı. Birden ceketini çıkarmaya başladığında tecavüz edeceğini düşündüm.
Evet düşündüm. Ne var?
Uzun kollu tişörtünün kollarını dirseğine kadar çekti. Kollarının heryeri kesik doluydu.
Gerçekten bunu beklemiyordum.
Sayısız kesikle dolu kolunda sadece üç tane çok derin kesik vardı.
Üçüde dik olarak kesilmişti yani bu demek oluyorduki kendini öldürmeye çalışmıştı. Bendede onlardan iki tane vardı.
"Anlatırsan seni yargılamam." Düşüncelerimden sıyrılıp ela gözlerine baktım. Sanki gözünün önünde siyah bulutlar varmış gibi rengi koyulaşmıştı. Gözlerindeki acıyı anlayabiliyordum.
Acı.
Eren'den hiçte beklemediğim bir şey.
"O zaman sende anlatacaksın." dediğimde kaşlarını çatıp tişörtünün kollarını indirdi. Ceketini giyeceğini düşünürken uzanıp omuzlarıma bıraktı.
Bu ceket çok fazla Eren kokuyordu.
"Ben anlatmamayı tercih ediyorum."
"O zaman bende anlatmam." diyip omuz silktim ve ceketine biraz daha sarıldım.
"Hayır. Ben zamanı gelince anlatmayı düşünüyorum."
"Bende zamanı gelince anlatırım." İnadıma karşılık kaşlarını biraz daha çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilek Kesenler
Roman pour AdolescentsJiletin yakıcı acısını bilekte hissetmektir. Bir süre sonra yumruğunuzu sıkacak kadar bile yaşam gücünüz kalmayacak. Üşümeye başlayacaksınız. Ama merak etmeyin, boşalan kanın sesini duyabilecek kadar bilinçli olacaksınız. Bu da sadece bir müddet ola...