Multimedia'da tatlı mı tatlı bir Bora görüyorsunuz *-*
Beynim bugda kalmış gibi hissediyordum. Eren beni hem öpmüş hem de hoşlandığını söylemişti. Bu pek beklediğim bir şey değildi ama mutlu olmuştum.
Evet, neden bilinmez ama, mutlu olmuştum işte.
"Sanırım teşekkür ederim." diyip gülümsedim.
Teşekkür ederim mi? TEŞEKKÜR EDERİM Mİ?! Ah, kendimi bıçaklamak istiyorum.
"Teşekkür ederim mi? Söyleyeceğin bu mu?" ellerini yüzümden çekti. Hayalkırıklığına uğramış gibi duruyordu."Özür dilerim ben-"
"Boşver." diye sözümü kesip telefonundan müdürün numarasını bulup aradı. Yaklaşık beş dakika sonra asansör çalışmaya başladı. Ama hala aramızdaki gerginlik ortama hakimdi. Asansörden indiğim an çığlık atıp "ÖZGÜRLÜK!" diye bağırma isteğimi bastırıp sınıfa doğru yöneldim. Kapının kulpunu tutmamla teneffüs zilinin çalması bir oldu.
"Ayıcık." Bana doğru gelen Bora'ya dönüp gülümsedim. Yanıma tam geldiğinde sarılıp yanağımı suluca öptü.
"Böyle öpmeyi kesmelisin yoksa kızlar seni istemez."
"İsteyeceklerine eminim bebeğim." diyip göz kırptı. Hafifçe omzuna vurdum. Bana bebeğim demesi mağarada olanları aklıma getirdi ve sonra Eren'in beni öpmesini. İçime sanki mutluluk dalgası yayılmış gibi hissettim. Ama onu üzmüştüm. Bütün mutluluğum bir anda gidiverdi.
"Beni aramışsın, ne oldu?" Hayal dünyasından geri gelip Bora'nın merakla bakan yüzüne kafamı kaldırıp baktım.
Uzun boylu olduğunu söylemiştim.
"Eren'le asansörde kaldık ama sen telefonu açmadın, teşekkürler." diyip alayla gülümsedim.
"Sana bir şey yapmamıştır umarım." Kaşlarını çattı.
Beni öpmesi ve hoşlandığını söylemesi dışında mı? Hayır çk eğlndk çk.
Ama bunu ona söylememeye karar verip kafamı iki yana salladım. Gülümseyip tekrar öptükten sonra yanımdan ayrıldı. Sınıfa girdiğimde Eren'i sıraya oturmuş telefonla uğraşırken gördüm. Yanına gitmeli miyim? Derin nefes alıp sıramıza doğru ilerleyip yanına oturdum. Rahatsız olmuş gibi yanımdan kalkıp Yeliz'in yanına gitti ve sohbet etmeye başladı.
İçimde bir şeylerin parçalandığını söyleyebilirim.
Herzaman ki gibi bütün teneffüs gülüşüp şakalaşmalarını ve flörtöz tavırlarını izledim. Yeliz iyi bir kızdı ayrıca uyumluda duruyorlardı. Bunu düşündüğüm için kendime sinirlenmiştim.
Teneffüs bitip ders zili çalınca istemeyerek gelip yanıma oturdu ve tekrar kafasını telefona gömdü.
"Eren?" Cevap vermedi.
"Eren? Konuşabilir miyiz?" Tekrar cevap yok.
"Ya benimle konuşursun ya da o lanet kafanı gözdenden ayırırım." dedim sesimi tehditvari çıkarmaya çalışarak. Sırıttığını görebiliyordum.
"Ne konuşmak istiyorsun?" Kafasını hala telefondan kaldırmamıştı.
"Çin'deki hava koşullarından. Sence ne konuşmak istiyor olabilirim?"
"Asansörde olanlar hataydı." Hata mı? Doğrusu incinmiştim. Benden hoşlandığını söyledikten sonra nasıl böyle düşünebilirdi?
"Şaka mısın?" diyip anlamayarak baktım.
"Hayır." Sesi ciddi çıkmıştı. Aradaki gerilim çok fazlaydı. Resmen gerilime dokunabilirim gibi hissediyordum. Tam bir şey söyleyecekken öğretmen içeri girdi.
--
Bilin bakalım Eren bütün gün boyunca ne yaptı? Doğru tahmin! Benden kaçtı. Sürekli konuşmaya çalıştıkça bir şeyler uydurup gidiyordu. Artık pes etmiştim. Oflayıp Bora'nın sınıfa gittim ve kapının ucundan sınıfa bir bakış attım. Herzaman ki gibi kızlarla konuşuyordu. Gülümseyerek yanıma geldi.
"Bir şey mi oldu Ayıcık?" Her Ayıcık dediğinde kıkırdıyordum.
"Sadece ne yapıyorsun diye merak ettim." diye yalan söyledim. Konuşmaya ihtiyacım vardı.
"Çıkışta bütün sınıflardan birkaç kişi toplanıp şişe çevirmece oynamayı düşünüyoruz, gelmek ister misin?" Doğrusu hiç istemiyordum ama Eren'i ikna edebilirsem şişe çevirmecede benden neden kaçtığını öğrenebilirdim.
"Çok isterim." diyip gülümsedim. O da bana bakıp gülümsemesini daha da genişletti.
"Tamam o zaman. Çıkışta görüşürüz Ayıcık."
Tek gereken Eren'i ikna etmekti ama nasıl yapacaktım ki sürekli benden kaçıyordu. Sınıfa döndüğümde müzik dinlediğini gördüm. Emin adımlarla yanına gidip oturdum ve kulaklığın tekini çıkarıp kulağıma taktım. Şaşırmış gibi dursada dinlemeye devam etti. Three Days Grace - I hate everything about you şarkısı çalıyordu. Sanırım şuan ki ruh haliyle sözler fazla uyumluydu. Bana fazla garip geldi.
"Düşünüyordum da-"
"Düşünceni duymak istemiyorum." diye sözümü kesti.
"Çıkışta birkaç kişi toplanıp şişe çevirmece oynamayı düşünüyoruz gelir misin?" Sanırım böyle bir şey dememi beklemiyordu ki suratında şaşkın bir ifade vardı.
"Tabii." dedi kısaca. İşte bunu beklemiyordum. Öylece kabul mü etmişti yani?
"Gerçekten mi?"
"Evet." Şaşıran bu sefer bendim.
"Vay canına, kabul edeceğini zannetmiyordum." dedim dürüstçe. Gerçektende beklemiyordum. Bana doğru dönüp gülümsedi.
"Eğlenceli olacak."
çok çok çok kısa bir bölüm oldu ama diğer yerleri öbür bölüme saklamak istedim çünkü aklıma bir sürü şeytanlık geldi hehe :3 Herneyse kısa olduğu için üzgünüm diğer bölüm upuzun olacak söz ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilek Kesenler
TeenfikceJiletin yakıcı acısını bilekte hissetmektir. Bir süre sonra yumruğunuzu sıkacak kadar bile yaşam gücünüz kalmayacak. Üşümeye başlayacaksınız. Ama merak etmeyin, boşalan kanın sesini duyabilecek kadar bilinçli olacaksınız. Bu da sadece bir müddet ola...