Sabah yine iş için erkenden kalmıştım ve gözümden uyku akıyordu. Dün Taehyung'ı beklemeden uyumuştum ve hiç konuşmamıştık. Her sabah rutinim haline gelen şeyleri yaptım ve aşağı indim.
Tae masayı kurmuş beni bekliyordu.
"Hyung haber verseydin daha hızlı hareket ederdim umarım çok beklememişsindir."
"Hayır şimdi oturmuştum bende . Ayrıca şirkette çalıştığının farkında mısın gömlek falan giysene. "
Ah hyung sana olanları şimdi anlatmalıyım yoksa geç olacak ve bana kızacaksın."Hyung seninle bir şey konuşmam gerekiyor. "
Kafasını kaldırmadan sadece gözlerini yukarı çıkarmıştı ve çatalıyla oynuyordu. Tek kaşını havaya kaldırdı.
"Otur şu masaya da çıkar ağzındaki baklayı."
Evet yapabilirdim. En kısa zamanda yapmam gerekiyordu ve şu an hazırdım yani umarım."Hyung ben Park Jimin'e bir şans vermeye karar verdim. Çok hızlı diyebilirsin ama sanırım ilk görüşte aşk gerçekten var. Şu anki hislerime aşk diyemesem de hoşlantı diyebilirim. Onunda bana gerçekten değer verdiğini düşünüyorum. Umarım beni desteklersin."
Yavaş konuşmuştum. Ara ara Tae'nin tepkisini ölçmek için yüzüne bakmıştım. Kaşlarını çatmış dikkatle beni dinliyordu."Jimin bir yerde duymuştum insanlar aslında birini ilk gördükleri anda aşık olurlarmış ama duygular sonradan meydana çıkmaya kendini göstermeye başlarmış. Yani sana kısa sürede nasıl hoşlandın diyemem. Sadece sana en başta dikkatli olmanı söylemiştim seni sevdiğinden emin olamıyorum sadece seni üzmesini istemiyorum. Daima yanındayım unutma."
Hyung her zamanki gibi mantıklı konuşuyordu. Ayrıca yanımda olması beni çok mutlu etmişti. Açıkcası korkmuştum.
"Anladım hyung çok teşekkür ederim seni çok seviyorum."
...
Şirkete girer girmez hemen soluğu Jimin'in kapısında aldım kapıyı tıklatıp içeri girdim."Günaydın Bay Park. "
Neşeli konuşmam masasındaki dosyalarla ilgilenen Jimin'in kafasını kaldırarak bana bakıp gülümsemesini sağlamıştı. O gülümseme için ölebilirdim. Çok güzel gülüyordu.
"Günaydın birtanemm"
"Senin günaydın diyen ağzını yemek istiyorum şu an."
Sırıtarak masasından kalktı ve bana doğru yürümeye başladı ben de ona doğru yürüyordum. Masanın önünde buluşmamızla aramızdaki mesafeyi iyice kapattı."O zaman beklememelisin Kookie."
Beni beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Onunla öpüşmek çölde su bulmak gibiydi. İçtikçe içesim geliyordu. Ona ihtiyacım vardı. Bu denli bağlanmak korkutucuydu. Onu kaybetmekten korkuyordum. Dudaklarımızı ayırdım ve iki adım geri gidip kendi etrafımda tur attım.
"Nasıl olmuşum?"
Gözleriyle beni iyice aşağıdan yukarı süzdü ve gözleri en son gözlerimde durdu."Jungkook gerçekten de iyi bir tarzın var. Her zerreni seviyorum. Ama bu altındaki pantolonun dar olduğu gerçeğini değiştirmiyor cezayı hakettin."
Ah cidden nasıl bir ceza verebilirdi ki?"Patron Jimin pantolonumun dar olmamasına dikkat etmiştim halbuki. Lütfen cezam ağır olmasın."
Sanırım biraz kaşınıyordum ama şu an umrumda değildi eğleniyordum ve anı yaşamalıydım."Patron Jimin demek sevdim. O yüzden bu seferlik cezanı hafifletmeye karar verdim. Ah o tatlı yüzüne en ünlü şairlerin şiirleri en güzel ressamın fırça darbeleri en iyi müzisyenin besteleri az kalır. Seni çok seviyorum Kookie bunu daima işiteceksin."
Kalbim mideme doğru ilerlemişti adeta kalbimde tabiri caizse kelebekler uçuşuyordu. Başlatından duyduğumda anlamdıramayıp abartı bulduğum betimlemeyi şimdi ben yapmıştım. Aşk sen nelere kadirsin."Ah Bay Jimin kalp sağlığım için tehlikelisiniz."
...
~END~
Uzun bir zaman geçmesine rağmen kısa olduğunu biliyorum yazmak için yazdığım bir bölümdü açıksacı içimden yazmak gelmiyordu ve baya zorlandım. İlerki bölümlerde telafi etmeği umuyorum. Ayrıca yorum ve beğeni plss...😘