SeLeMe
11K için çook teşekkrüler
İyi okumalar..JUNGKOOK
"Son zamanlarda seni biraz fazla boşladım özür dilerim. S-sadece kafam çok karışık. Adım atamıyorum. Birinin elimden tutmasına o kadar ihtiyacım var ki. Kendimi boşlukta gibi hissediyorum. S-seni özledim, eminim sen de beni özlemişsindir. Asıl gelme nedenime gelecek olursak, sana bunu kimin yaptığını öğrendim. B-ben her şey için çok ö-özür dilerim, lütfen beni affet. Şimdi kafan karıştı biliyorum benimle ne alakası olduğunu düşünüyorsun. S-senin burda olmanın sorumlusu benmişim. B-başına gelen her şey benim yüzümdenmiş. B-ben dayanamıyorum bunlara, bunca olanlar hepsi uzun sonu gelmeyen bir kabus gibi. Hatırlıyor musun sana en son gelişimde birinden çok hoşlandığımdan, hatta onun hayatıma girmesiyle yaşamam için gereken şeylerin değişmesinden bahsetmiştim. O-oymuş.. sen melek gibiydin herkesi ne olursa olsun affederdin bana da böyle yapmamı söylerdin. P-peki ya sen benim k-katilimi affedebilir miydin? Önce ölmene sebep olup sonra seni hayata döndüreni affedebilir miydin? Ben kendimi bile affedemiyorken onu nasıl affederim? L-lütfen bana yol göster yoksa kafayı yiyeceğim. B-birde üstüne üstlük hasta olduğunu öğrendim. Neyi olduğunu bilmiyorum sadece tek bildiğim lanet bir hastalığı olduğu. O sadece çok dengesiz. Bazen taşken bazen pamuk oluyor. Ve büyün bunlar olurken ben yanında olamıyorum aksine böyle olmasına sebebiyet veriyorum. Neyse birtanem başını çok şişirdim. Lütfen bana yol göstermeyi unutma. Şu an her şeyden çok buna ihtiyacım var. Görüşürüz, merak etme en kısa zamanda yine gelicem.. Şimdilik hoşçakal."
Avucumdaki toprak taneleri elleriymiş gibi usulca eski yerine bıraktım. Göz yaşlarım kendi oluşturduğu yoldan akmaya devam ediyordu. Oturduğum soğuk mermerden usulca kalktım. Mezar taşında tam meleğimin adının yazdığı yere dudaklarımı bastırdım. Her zaman yaptığım şeye hiçbir zaman alışamayacaktım. İlk sefermişçesine ürperdim mermerin soğukluğuyla. Bu bir ölüyü öpmekle aynı hissi veriyordu, buz gibi ve tepkisiz. Son defa ardıma baktım ve kendi cehenneme dönmüş dünyam için adımlarımı attım.
. . .
Kapıyı çalmış beklerken kısa bir süre sonra Taehyung kapıyı açtı. Ağzımı açıp tek kelime etmeden odama gidip dinlenmek istiyordum. Bedenen dinlenmem bir uykuya bakardı ama zihnimi dinlendirmem için uzun ve derin bir uykuya ihtiyacım vardı. Sadece tek kalmak istiyordum. Nasıl berbatsam bunun görünüşüme de yansıdığının farkındaydım. Büyük gözlerim ağlamaktan kapanacak kadar şişmiş ve beyazları kendini kırmızıya teslim etmişti. Ellerim tırnaklarımın et aralarına kadar toprak, kıyafetlerim her bir yanım toz toprak içindeydi. Daha fazla beklememek için oturma odasına doğru adımladım. Aksi takdirde Taehyung'ın peşimden geleceğine emindim, maalesef bu konularda anlayışlı olmaktan çok meraklı ve bencil oluyordu. Salondaki koltuğa oturdum ve öylece Taehyung'dan gelecek soru tufanını beklemeye başladım. Tek meziyetim karşı duvarı izlemekti nereye baktığımı görmeyen biri çok akıcı bir film izlediğimi düşünebilirdi. Ne zaman onun yanından gelsem artık bu rutinleri tekrarlıyordum. Konuşmazdım, konuşamazdım. Sadece saatlerce günlerce belki de aylarca düşünürdüm. Ruhumu onun yanına bırakıyordum. Onun tek olmasına neden olduktan sonra onu orada bir başına bırakmak beni kahrediyordu. Ruhumu da onun yanına bırakıp öyle geliyordum.
Yan tarafımın çökmesiyle Taehyung'ın geldiğini anladım.
"Onun yanından geliyorsun değil mi?"
Aslında tepki vermek istiyordum ama bu mümkün olmuyordu. Düşüncelerim dizginlenene vicdanımın sesini işitmeyi azaltana kadar yaşamsal fonksiyonlarımı kaybediyordum. Ve sanırım bu defa akıl sağlığımı da kaybedecektim.
"Bak Jungkook yaşadıkların çok ağır biliyorum ama lütfen kendini hayattan soyutlama. Belki de şu an delirdiğini düşünüyorsun ve inan düşünmek sana bir çıkış yolu vermeyecek daha çok yıpratacak. Kendini üzmekten başka bir şey getirmez bu sana. Kafandaki soruların sahibi senken cevabını kendin bulamazsın. Daima yanındayım, bak ondan yardım istediğini biliyorum çünkü o senin tek dayanağındı ne zaman başın sıkışsa çıkış yolum olurdu. Ama biliyorsun artık o... sana yardım edemez. Bana her düşündüğünü her hissini anlatabilirsin."
O bana yardım ederdi. Eğer yaşasaydı bir zamanlar hayatımdaki nefes alma nedenim olan insan şu an olsa yardım etmesine bile gerek kalmazdı ki. Kafamı hafifçe yana çevirip kızarmış ve şişmiş gözlerimi Taehyung'ın kahverengi irisleriyle birleştirdim. Sakince ayağa kalktım. O da biliyordu ki bu fırtına öncedi sessizlikti.
"O bana yardım edemez değil mi? Neden ben söyleyeyim çünkü o öldü. Onu Jimin öldürdü! Lanet olsun onu neden öldürdü!?"
Taehyung ayağa kalktı akan göz yaşlarımdan olda gerek onun da gözleri doldu.
"Jungkook böyle yaparak her şeyi zorlaştırıyorsun. Lütfen artık kendini üzme."
Bir anlık öfkeyle gözlerim kararmıştı bir adım attım ve Tarhyung'ı omuzlarından ittirdim. Sinirden gözüm dönmüştü ve sert ittiğimi bile fark edemeden yere düştüğünü umursamadan bağırmaya devam ettim.
"Onu öldüren Jimin ama her şeyi zorlaştıran benim öyle mi!?"
Bir adımla Taehyung'a yaklaştım. Yaptığım şeyin yeni yeni farkına varıyordum. Kafasını bir yere vurmuş olacak ki yerde ufak ufak kendini belli etmeye başlayan kan kendime gelmemi sağlamıştı. Hemen Taehyung'ın yanına yere çöktüm.
"H-hyung n-ne yaptım b-ben?! Lanet olsun ben ne yaptım!?"
Arka cebimdeki telefonu kanlı elimle çıkarttım ve ambulansı aradım hayatımda ilk defa bu numarayı tuşluyordum hemde kendi yaptığım aptallık yüzünden, en yakınıma yaptığım aptallık yüzünden. Telefonda adresi ve olayı kısaca belirttikten sonra titreyen ellerimle tekrar Taehyung'ın kafasına uzandım.
"H-hyung ben özür d-dilerim. Birden ne y-yaptığımı bile anlamadım. Dayan lütfen sana hiçbir şey olmayacak."
Çıldırmış gibiydim. Ona bir şey olursa bilakis benim yüzümden olursa kendimi affedemezdim. Her şey yeterince karışıkken üstüne bu olanlar. Hayatımın son demlerinde acı çekerek canım alınıyordu galiba. Başka bir açıklaması olamazdı.
.
.
.
ENDGeç olmasına rağmen kısa bir bölümdü kusura bakmayın 11K olmuşuz bu arada gerçekten çok teşekkürler. Ha bir de iyi bayramlar :3