5K için teşekkürler ama bu aralar moralim sıfır sanırım ciddi ciddi matematikten sıfır aldım galiba mal olduğum doğrudur iyi okumalar...
JUNGKOOK
Sahilde bir kafeye gelmiş Jimin ile karşılıklı oturuyorduk. Ne o konuşuyor ne de ben konuşuyordum. Masanın üstünde brleştirdiğim ellerimdeki gözlerimi çekip yanımıza gelen garsonun siparişlerimizi getirmesiyle ona bakmaya başladım. Jimin'in espressosu benim ise lattemi masaya koyup geri çekildi.
"Teşekkür ederiz."
Gülümsemiştim ve üstümdeki gözleri çok net bir şekilde hissedebiliyordum. Bu çok rahatsız ediciydi garson rica edip geri giderken bende yerimde kıpordandım."Ee buraya boş boş oturmaya mı geldik."
Önündeki fincandan bir yudum aldı. Kalın dudakları fincanla temas edince gözlerimin istemsizce oraya baktığını farkettim.
"Jungkook ben sadece... korkuyorum sendeki küçük ihtimalimi de kaybetmekten ölesiye korkuyorum. Ama daha fazla içimde tutamayacağım. Yaptıklarımın sonucunun böyle olacağını bilmiyordum. Düşüncesiz davrandım. Ben özür dilerim. Çok özür dilerim gerçekten..."
Susturmasaydım bir asır özür dilemeye devam edebilirdi sanırım.
"Jimin özür dilemeyi kes ve olan biteni anlat. Çok vaktim yok."
"En baştan başlayacağım."
Devam etmesi için kafamı sallamakla yetindim. Sözünü kesersem bir daha hiç konuşamayacak gibiydi hoş şu an da ecel terleri döküyordu karşımda.
"Jungkook sen anneni ve babanı hiç tanımıyorsun. Ne yüzlerini ne de kişiliklerini. Yani sen yetim olarak büyüdüğünü zannediyorsun."
Peki benim bile kendim hakkında bilmediğim şeyleri Jimin nerden biliyordu. En baştan beri her şey oyun muydu yani? Kaşlarım çatılmıştı ve tam ağzımı açacakken Jimin söze girdi.
"Sözümü kesme Jungkook bir kez daha anlatabileceğimi sanmıyorum."
"Aslında sen küçükken ailen hayattaydı. Sadece tek sahip olduğun kişi Taehyung gibi davrandılar. Senin onları tanımana izin vermediler. Şu an neredeler ne yapıyorlar dersen... öldüler. Babanla babam iş ortağıydı ve çok yakın arkadaşlardı. Daha sonra baban babama bir hata yaptığını ve bunun hayatına mal olacağını söylemiş. Babam her ne kadar paniklese de babana belli etmemeye çalışmış ve bir çözüm yolu bulmaya çalışmış."
Hiç bir şey anlamıyordum.
"O adam ne yapmış ki yani babam?"
Gülümsedi ama sahte olduğu o kadar belli oluyordu ki saklamak gibi bir amacı da yoktu zaten.
"Sen. Seni yapmış. Hata dediği şey sensin. Aklım almıyor sana nasıl böyle bir şey diyebilir?"
Kaşlarını çatmış daha çok kendiyle tartışıyor gibiydi. Onca şeyde tek takıldığı şey bu muydu gerçekten. Bir babam vardı. Beni bir hata olarak görüyordu ve bir şirketin ortağıydı hem de büyük bir şirket ve ben işten işe sürünüyor bir ailem olduğunu ve istenmediğimi yeni öğreniyordum.