#21

411 26 9
                                    




İyi okumalar.

JUNGKOOK

Kafamdaki düşünceler birbirini kovalarken kolumu dürten Tae hyung ile kendime geldim ve gözlerini şaşkınlıkla bakan gözlerimle buluşturdum.

"Jungkook peşinden gitmelisin, çabuk ol büyük ihtimalle yine nöbet geçiriyor onu sakinleştirebilecek tek kişi sensin. Lütfen bunu yap, en azından benim için yap."

Tae hyungun hızla dediklerinden sonra ne yapacağımı bilmesem de kafamı salladım ve hızla odadan çıkıp Jimin'i aramaya başladım.

Koridorda gezdirdiğim gözlerim Jimin'in göremeyince hızlı adımlarla hastanenin girişine doğru koştum ve arabasına binmek üzere olan Jimin'i görmemle hızımı arttırdım, yetiştiğimde nefes nefese bir şekilde peşinden arabaya binip ona doğru döndüm.

Ağlamaktan kırmızıya dönen gözleriyle şaşkınlıkla bana bakan Jimin şu an görmek istediğim son manzara bile değildi. Güzel gözlerinin benim yüzünden bu hale gelmesini kendime yediremiyordum. Merakla bakan gözlerini daha fazla bekletmedim ve nefesimi düzene soktuktan sonra konuşmaya başladım.

"Jimin sen ne kadarını duydun, ne duydun bilmiyorum ama yanlış anladın. İzin ver konuşmamı tamamlayayım."

Elinin tersiyle göz yaşlarını sildikten sonra yavaşça başını salladı ve arkasına yaslanıp arabayı çakıştırdı. Fazla sakindi, konuşmuyordu, sanki ruhu çekilmiş gibiydi, konuşması için yüzüne bakmaya devam etsem de cevap vermeyeceğini anlayınca arkama yaslanıp yolu izlemeye başladım.

Bir süre sonra araba bir uçurum kenarında durdu ve Jimin tek bir kelime etmeden arabadan indi. Fazlasıyla tuhaftı bu kadar sessiz olması, bağırırdı çağırırdı vurup kırardı ama tepkisini hiç bu kadar sessiz olarak verdiğini görmemiştim. Üstündeki ölüm sessizliğiyle uçurumun kenarına gidip oturdu, sanki ben yokmuşum gibiydi bana bakmıyordu beni görmüyordu, tek bir kelime dökülmüyordu güzel dudaklarından.

Arabadan inip yanına gittim ve yavaşça oturdum. Her ne kadar korkutucu olsa da yanımda Jimin olduğu sürece içim kuşkulanmıyordu. Bir şekilde istemsiz de olsa ona fazlasıyla güveniyordum bu da beni bitiriyordu.

Yanıma döndüğümde yüzümü incelediğini görmeyi beklemiyordum, Jimin konuşana kadar gülümsediğimin farkında bile değildim içimden kendime iyi bir küfür ettim ve boğazımı temizleyip eski halime geri döndüm.

"Çok güzel gülümsüyorsun, o güzel gülümsemenin nedeni olmayı özledim."

Başımı önüme çevirip yere doğru eğdim ve ellerimi kucağıma koyup tekrardan başımı çevirdim. Nasıl başlamam gerektiğini her ne kadar bilmesemde bir yerden başlamam gerekiyordu. Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi Jimin'in incilerine çıkarıp zar zor konuşmaya başladım.

"Jimin ben bugün belki de kendime olan saygımı kaybedicem. Ama değecek inanıyorum inancım olmasa böyle bir şeyi yapamazdım. Çok denedim, inan her gün her saatimi her dakikamı düşünerek geçirdim. Kafayı yiyecek kadar düşündüm ve bugün daha net farkettim ki istersem aylarca düşüneyim kararı aklım vermeyecek. Ben eksik yapamıyorum, böyle bir parçam yok, ruhum eksik kalıyor. Eksik parçamın ne olduğunu biliyorken eksik kalmak istemiyorum. Sensiz kalmak istemiyorum."

Jimin'in gülmesini, sarılmasını belki öpmesini beklerken ondan aldığım tek tepki kafasını çevirip derin bir nefes alması olmuştu. Eminim yüzümden şaşkınlığım okunuyordu ellerimi Jimin'inkilerle birleştirdim ve baş parmağımla yavaşça okşayıp cevap istercesine gözlerine baktım.

"Jungkook, ben acıdığın için birlikte olduğun biri olmak istemiyorum. Hasta olduğumu öğrendin, nöbetlerimi gördün, bunun için yanımda destek vermek istiyor olabilirsin. Belki de vicdanını bu şekilde rahatlatacaksın ama ben bu sefer aynı şeyleri kaldıramam."

Ellerini ellerimden çekip önüne döndü. Jimin gerçekten onu sevmediğimi düşünüyordu, ona öyle davranmıştım ki kabullenmişti. Boşta kalan ellerimi çenesine çıkarıp kendime çevirdim ve yüzümde yavaşça parmağımı dolaştırdım. Parmağımı gözlerinde, kirpiklerinde gezdirdim kirpiğine kadar seviyordum onu.

"Benim için döktüğün her damla için defalarca özür dileyebilirim. Ağlamaktan kızarttığın kahverengi denizim için yüzlerce kez özür dileyebilirim."

Jimin her ne kadar şaşkınca gözlerini yüzümde gezdirse de rahatladığını hissedebiliyordum. Parmağımı yavaşça dudaklarına doğru indirip özlemimden parmaklarının ucunu yakan pamuk dudaklarına dokundum. Gerçek olamayacak kadar güzel benim olamayacak kadar imkansızdı. Parmaklarımla birlikte hafifçe dudakları aralanmıştı, içimdeki yutkunma isteğini geri çevirmeyip yutkunmamla Jimin'in gözleri kısa süreliğine boğazıma kaymıştı.

"Çilek dudaklarına susuyorum Jimin. Halbuki daha yeni keşfetmiştim, daha doyamadan kaybettim gerçi bu güzelliğe doyar mıyım onu da bilmiyorum."

Ellimi yavaşça aşağıya doğru bırakıp Jimin'in kucağına düşmesine izin verdim. Gözlerim hasret kaldığı yüzle özlem giderirken Jimin'in konuşmasını bekliyordum.

"Jungkook, baştan başlayalım her şeye ilk defa tanışıyor gibi, ilk defa aşık olmuş gibi tüm ilklerimizi birlikte yapalım, bizim sonumuz mutlu olsun."

Söyledikleri yüzümde tebessümün tekrar yeşermesine sebep olmuştu. Onunlayken, onunla böyle mutluyken ayrılık bize yakışmazdı. Biz birlikteyken güzeldik, birbirinizinken güzeldik. Başımı sallayıp kollarımı boynuna doladım ve dudaklarına dudaklarımı bastırıp başımı omzuna yaslayarak günlerdir ihtiyacım olan şeye sonunda kavuşmuştum. Boynuna ufak öpücükler kondururken yavaşça geri çekildim ve alnımı alnına yaslayıp ellerimi yanaklarına yerleştirerek dudaklarımızı yavaşça birleştirdim ve hasretimi usulca bitirdim.

Dudaklarımız günler sonra ihtiyaçla birbiriyle dans ederken bu an için canımı verebilirdim. Öyle muhtaçtım ki varlığına dudaklarımdan ayrılmasıyla gözlerimi açarak benliğimin boşluğa düşmesine izin verdim.

Ben sana doyamazdım Park Jimin seni sevmeye bir ömür yetmez seni ölümle bile seveceğim.


Son bebişler❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BOSS ~ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin