İçime doğan yazma isteği ile başladığım bu kitap, sizlerin destek ve yardımları sayesinde ayakta kalacak inşallah. Daha önce de belirttiğim gibi, ilk göz ağrım olan ULAŞILMAZ'ın sizlere ihtiyacı var. Elinden geldiğince yardımı dokunanlara teşekkürlerimi sunar, minnet duyarım.
İyi okumalar diliyorum...
Ben yıldız. Daha yeni on sekizime girdim. Senin gibi normal bir hayatım yok benim. Babam olacak mâhlukat, hergün hayatı bize zindan ediyor. Bize dediğim, benden onüç yaş küçük, beş yaşında bir kardeşim var. Küçük dediğime bakmayın, senden benden daha olgun. Neden mi? Daha bu yaşta yaşadıklarından dolayı.
Çünkü her gün dayak yedi. Karanlık depolara kapatıldı ve onun için en acısı, üç ay önce annesini kaybetti. O anları hatırlayınca tüylerim diken diken oldu.
Üç ay önce...
&&&
Babam her zamanki gibi içmiş, eve sarhoş ve yanında bir kadınla gelmişti. Annem yine odasına tıkılmış, içli içli ağlıyordu. Yiğit, yatağın altına girmiş kulaklarını tıkamış, bir sağa bir sola sallanıyordu. Ben...
Ben hergün olduğu gibi, bugün de babamdan kurtulma planları kuruyordum. Aranızda al anneni, kardeşini çek git diyenler vardır eminim. Ama denedik. Her yolu denedik ve her defasında bulunup, o karanlık depoda haftalarca kaldık. Hatta aylarca...
"Çekil önümden salak karı!" Diye bağıran babamın (!) sesi ile salona Koştum. Annem elindeki bıçağı babama doğrultmuş, korumaları umursamadan bağırmaya başladı.
"Yeter! Yeter artık yeter!!! Bıktım ya bıktım. Bende insanım sonuçta, insan biraz acır. Azıcık merhamet eder...
Neden?! Bari bana bunun cevabını ver neden?! Neden hergün bize eziyet ediyorsun?! Neden öldürmüyorsun???
Öldür işte. Al, al şunu öldür hadi!" Bıçağı babamın eline tutuşturmasıyla derin bir nefes aldım.
"Sende kurtul bende. Hadi, durma! Gözünü bile kırpmadan öldür. Ama şunu bil ki, diğer tarafta iki elim yakanda olacak!"
"Anne! Yapma.. gel şuraya gel!" Diye annemi çekiştirmeye başladım. Ağlamaya başlamıştım.
"Bırak, dokunma! Bu iş bugün bitecek! Bu eziyet bu gün son bulacak kızım. Ben çok yoruldum be annem. Sana vasiyetim olsun. Yiğiti ne pahasına olursa olsun koru canımın içi... Sizi seviyorum, yiğite iyi bak olur mu annem???" Diye son kez sordu ve babamın elindeki bıçağı alıp, göğsüne sapladı.
Gözlerim refleks olarak açılırken göğsünden akan kanları elimle durdurmaya çalışıyordum.
"Anne! Anne aç gözünü anne! Nasıl yaparsın bunu anne?! Nasıl?! Nasıl yiğitle beni bir başımıza bırakırsın!? S-seni asla affetmeyeceğim anne! Duydun mu?! O yüzden kalk hadi kalk!!!" Feryatlarım bütün evi inletmişti.
Annem sağ gözünden akan yaşı zorlukla sildi ve ellerini güçlükle yanağıma çıkarıp konuşmaya başladı.
"S-sizi.... cen-nette, bekliyor o-lacağım..." dedi ve gözlerini sonsuzluğa yumdu. Bu ızdıraptanda bu hayattan da kurtuldu. Peki ya biz ne olacağız anne, hiç düşündün mü? Ben daha kendim çocukken, ufak bir çocuğu bana nasıl emanet edebilirsin? Şimdi bende senin yanına gelebilirim değil mi? Şu bıçağı kalbime saplayıp, yanına gelebilirim.
"Abla. Annem niye yeyde yatıyoy? Yoksa yine tansiyonu mu düştü?.... Abla, annemi uyandıy abla. Yey soyuk." Dedi titrek sesi ile.
Özür dilerim anne... Yanına gelemem. Ben yiğidi burda tek başına bırakamam. Ona bakmak zorundayım. Ama şunu bil ki anne, seni asla affetmeyeceğim... Asla!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞILMAZ
ChickLitGenç bir kız... Küçük bir çocuk... Üvey bir baba... Ölen bir anne... Ve ULAŞILMAZ bir adam... Genç kızın, hayatla tek başına olan mücadelesini konu edinen acıklı bir hikâye. Peki bu kız hep tek başına mı kalacak? Hayatla nasıl mücadele edecek? Soru...