Merhaba arkadaşlar. Yeni bir bölümle geldim... Bölümü desteklerini esirgemeyen turkansaatci38'e ithaf ediyorum. Seviliyorsun❤❤❤
Gördüğü rüyanın etkisiyle elinin altındaki çarşafı sıkmaya başladı. Hâlâ sayıklıyordu. Kardeşi de uyanmış, korktuğundan Uzay'a haber vermişti.
"Yıldız... Yıldız uyan güzelim, hadi."
"Hayır... Uzay, gitme... sende, gitme..."
Kan ter içinde kalmıştı. Saç telleri, terden dolayı alnına yapışmıştı.
"Buradayım güzelim, kalk hadi." Beklentiyle baktı yüzüne.
"Uzay!" Aniden uykudan sıçrayan kızla beraber, Yiğitde korkudan sıçramıştı.
Uzay, küçük çocuğun bu halini görünce, onun ablasını daha fazla böyle görmemesini istedi.
"Burdayım güzelim, burdayım... Yiğit, biz biraz hava alacağız koçum. Sen yat tamam mı?"
"Tamam... abla, sen iyi misin?" Kafa salladı. Konuşamazadı şimdi.
Kardeşini de korkutmak istemiyordu. Genç kız usulca doğruldu yataktan.
Uzayın yönlendirmesi ile onun odasına geçtiler. Uzay, gökyüzünü çepeçevre saran yıldızlara, kendisine bıkmadan göz kırpan dolunaya, gece gece her ne kadar belli olmasada gökyüzünü, güven vermek istercesine sarıp sarmalayan bulutlara bakıyordu.
Bugün değişikti gökyüzü. Aslında cıvıl cıvılken, bulundukları ortama buruk bir hava katıyordu.
Yıldız, kapının önünde durmuş, yaramaz çocuklar gibi ellerini önünde kavuşturup, başını eğmişti.
Hayır, utandığından çekindiğinden değil, ağlıyordu. Gördüğü rüyanın etkisiyle ağlıyordu.
Ağlamaktan titreyen, korkudan kuruyan dudaklarını ıslatıp yavaşşa ağzını araladı.
O kadar zor geliyordu ki şuan konuşmak, o kadar güç geliyordu ki, kelimeler birbirine girmiş, boğazında derin bir yumruya bırakıyordu yerini.
Konuşmaya çalışıyordu, olmuyordu. Kelimeler ağzından dökülmemek için direniyordu resmen.
Ufak bir hıçkırık kaçtı dudaklarından, sonra kanının çekildiği o anı tekrar yaşıyormuş gibi o sözcükler döküldü dudaklarından.
"Öldün sandım.."
Ölüm.. korkmuyordu ki ölümden.
Korkmuyordu o mezarda yalnız kalmaktan. Bu hayatta da yalnız değil miydi zaten?
Onun tek korkusu, o her yanını saran tek korkusu, sevdiği kişilerin gözünün önünde üstelik kendi yüzünden acı çekmesini, canının yanmasını görmekti.
İşte tam da o zaman 'ölsem!' diyordu.
'Ölsem de kurtulsam!'
Uzay, duyduğu kelimelerin etkisiyle derince yutkunup, arkasına döndü.
Gecenin karanlığında kendisine ışık tutan ayın, yüzüne vurmasıyla sanki o da konuşmasını bekliyor gibiydi. Tıpkı sahneye çıkan oyuncuların üstüne tutulan beyaz ışık gibi..
Kelimelerin telaffuzu hiç bu kadar zor olmamıştı. Hani kelimeler kifayetsiz kalır derlerdi de inanmazdı. Fakat gerçek olduğunu şimdi anlıyordu..
Korkudan, titreyen uzun kirpiklerine baktı önce, sonra o hapsolmak istediği gözlere...
Ben buradayım diye bağıran, o güzel, buğulu gözlere. Yavaşça adımladı kıza doğru. Yavaş yavaş, sakin sakin. Sanki onu korkutmaktan korkar gibi. Onu incitmekten sakınır gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞILMAZ
ChickLitGenç bir kız... Küçük bir çocuk... Üvey bir baba... Ölen bir anne... Ve ULAŞILMAZ bir adam... Genç kızın, hayatla tek başına olan mücadelesini konu edinen acıklı bir hikâye. Peki bu kız hep tek başına mı kalacak? Hayatla nasıl mücadele edecek? Soru...