Öncelikle hepinize merhaba. İlk kitap olduğundan dolayı hatalarımı makul görmenizi umuyorum. İyi okumalar diliyorum...
Tam iki gündür otelde saklanıyorduk, fakat biran önce burdan gitmemiz gerekiyordu. Çünkü babamı azıcık tanımış isem beni yarına kalmaz bulurdu.
Evden aldığım birkaç parça eşyanın yanına aldığım paralar da bitmek üzereydi ve benim bir iş bulmam gerekiyordu. Yoksa hem parasız hem aç kalacaktık.
"Ablacım. Uyan hadi. Birşeyler yiyip burdan çıkmamız lâzım." Deyip yanağına ufak bir öpücük kondurdum.
Kafasını kaldırıp, uykudan dolayı şiş olan gözlerle önce etrafa, sonra bana baktı.
"Sabah olmuş abla..." kafasını kaşıyıp devam etti. "Bugün mü gidiyoyuz?" Diye sordu. Başımla onayladım.
"Evet ablacım. Bugün gidiyoruz." Ama nereye gidiyoruz? Kiminle gidiyoruz? Ve en önemlisi, Nasıl gidiyoruz? Yiğitin ayaklanmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
Lavaboya girmişti. Bende hızlıca üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Yakın bir zamanda başka kıyafetler de almam gerekiyordu çünkü çıkarken pek fazla üst baş almamıştım yanıma.
Montumu, şapkamı ve atkımı üstüme geçirdim. Hava çok soğuk değildi ama o adamın bizi bulması an meselesiydi ve tanınmak istemiyordum.
Sonunda yiğit lavabodan çıkınca, otelde kaldığımız iki günün ücretini ödeyip yola koyulduk.
İki hafta sonra...
&&&
Umut... İnsanı ayakta tutan en büyük etmen. En azından benim için öyle. Aylarca karanlık ve soğuk depolara kapatıldım. Edilmedik hakaret, yemediğim dayak kalmadı. Annemi daha üç ay önce kaybettim.
Hayatta tek başımayım ve en önemlisi bu çocuk yaşta ufak bir çocuğa bakmak zorunda bırakıldım. Hiçbir zaman isyan etmedim. Bundan sonra etmem de. Zaten başıma bu yaşadıklarımdan daha kötü ne gelebilir ki?
Başıma gelen bütün bu musibetlere rağmen, umudumu hiç kaybetmedim. Kabul ediyorum, kurtulamayacağımızı düşündüğüm anlarla beraber intihar etmeyi düşündüğüm anlar da olmuştu. Ama size bir sorum var?
Değer miydi?
İntihar etmeye değer miydi cidden?
Değmezdi...
Emin olun değmezdi...
Yüreği beş para etmez şerefsiz bir adam yüzünden genç yaşta ölmeye değmez..
Ayrıca intihar zavallıların işi diye düşünüyorum. Hayatta kalıp, sorunlarla yüzleşmek yerine ölümü kendine lâyık görüyor çoğu insan ve bu da bizim ne kadar çaresiz, zavallı olduğumuzun göstergesi.
Annemde bu zavallıların içinde. Kahretsin ki şu siktiğimin hayatına dayanamadı ve ölerek kurtulmayı denedi.
Allahtan yiğitim vardı benim. Beni hayata bağlayan; ufak, sevimli, afacan kardeşim. Belki öz kardeş değiliz ama, öz kardeş olsak ancak bu kadar sevebilirdim. O derece bağlıydım yani koca yürekli yiğidime.
İki haftadır da zaten sırf onun için il-il dolaşıyorum. Yoksa babam olacak herif beni öldürse gıkım bile çıkmaz. Ölümden korkmuyorum çünkü.
İki hafta demişken.... Tam iki haftadır diyarbakırdan antalyaya kadar dolaştık. İzimizi kaybettirebilmek için. Ki, işe yaramışa benziyor. Ne ses var ne seda. Belkide peşimizi bırakmıştır he?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞILMAZ
ChickLitGenç bir kız... Küçük bir çocuk... Üvey bir baba... Ölen bir anne... Ve ULAŞILMAZ bir adam... Genç kızın, hayatla tek başına olan mücadelesini konu edinen acıklı bir hikâye. Peki bu kız hep tek başına mı kalacak? Hayatla nasıl mücadele edecek? Soru...