ARANAN
"Sen o'sun!"Gökyüzü insanı içine çekme özelliği olan bir yerdir. Bu yetmiş yaşındaki bir insanında düşüncesidir, yedi yaşındaki çocuğun da... Yetmiş yaşındaki insan gökyüzüne bakıp hayal eder; geçmişini... Yedi yaşındaki çocuk ise önce geleceğini, sonra geçip gitmişleri. Bir çocuk için ölülerin toplandığı yerdir gökyüzü. Her bir yıldız ise ölen insanlar. Gökyüzünü ölüm olarak bilir çoğu çocuk. Aslında sonsuzluk olmasına rağmen...
Kayan bir yıldız yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmasını sağladı. İçimde varlığını her zaman hissettiren beş yaşındaki çocuk ellerini çırpmaya başladı. 'Bizi görüyorlar, duyuyorlar. Onlar da bizi seviyor.' El çırpışları ve çığlıkları içimi doldururken bunu dışarıya kocaman gülümsememle vuruyordum.
Kolumda hissettiğim kolla irkilsem de yüzümdeki gülümsemeyi silmeden koluma dokunan elin sahibine baktım.
'' Efsa camın önünde ne işin var gecenin bu saatinde? Uyuman lazım. Yarın dersimiz çok erken bir saatte.'' Gülümsememi az da olsa silmeden konuştum. ''Sen uyu. Ben burada iyiyim.''
''Neye gülüyorsun?'' Bakışlarımla gökyüzünü gösterdim. Kafasını yavaşça gökyüzüne çevirdi ve tek kaşını kaldırdı. ''Gökyüzüne mi gülüyorsun?'' Başımı iki yana salladığımda bakışlarını merakla bana çevirdi. ''Yıldızlara?''
''Annem ve babama.''
Yüzünde oluşan acıyı hissettiğimde koluna dokundum. ''Üzül diye söylemedim Fisun.''
''Ben... Düşünemedim.''
''Hiç sorun değil.''
''Seninle izlememe izin verir misin?'' Gülümseyerek biraz kenara kaydım ve yanıma yaklaşması için bakışlarımı üzerine diktim. Cidden adının anlamını sonuna kadar taşıyan bir kızdı. Şaşırtıcı bir güzelliği vardı. Fazla güzel. Onunla oda arkadaşı olduğumuz ilk günden beri çok iyi anlaşıyorduk. Üniversitenin üçüncü yılındaydık ve ben bu üç yıl boyunca Fisun haricinde hiç kimseyle arkadaşlık yapmamıştım. Yanıma yaklaşıp bakışlarını yıldızlara çevirdi. ''Hangisine bakıyorsun?''
''Belli baktığım bir yıldız yok.'' Bakışlarını hayretle bana çevirdi. ''Neden?''
''Yıldızlar her gün aynı yerde olmuyorlar Fisun. Birini belirlersem ve bir zaman sonra o yıldızı orada göremezsem yeniden gittiklerini düşünürüm. Her ne kadar yine gökyüzünde olduklarını bilsem bile benim belirlediğim yerde olmamaları bana acı verir.'' Yüzünde acı bir gülümseme olmuştu.
''İlk defa benimle ailen ile ilgili bir konuyu bu kadar uzun konuştun farkında mısın?''
''Evet. İçimden geliyor.''
''Bana onları nasıl, ne zaman kaybettiğini hiç anlatmadın. Biliyorum çok zor senin için ama merak ediyorum. Acını paylaşmama izin ver.'' Sorusuyla afalladım. Nasıl ve ne zaman kaybettiğimi ben de bilmiyordum ki sana anlatayım.
''Bilmiyorum.'' Bakışlarımı gökyüzünden çekip sadece sokak lambasının aydınlattığı sokağa odakladım.
''Nasıl bilmiyorsun?''
''Baya.'' Bana merakla bakmaya devam ettiğinde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. ''Kendimi bildim bileli kimsesizler yurdundayım. Anne ne demek, baba ne demek bilmiyordum bile. Sadece oyun oynuyordum. Beş yaşındaydım nasıl anlayabilirdim ki. Aile ne demek onu bile bilmiyorken oradaki herkesi benimsemiştim. Bir gün on bir yaşlarında bir kız gelmişti yanımıza. Mutsuzdu. Yanına gidip neyi olduğunu sorduğumda annemi çok özlüyorum demişti. Ben anne kavramını o kızla öğrenmiştim. Bana annesiyle yaşadığı güzel şeyleri anlatmıştı. Ben kıza ben ne zaman annemle onunkiler gibi şeyler yaşayacağımı sormuştum. O ise sadece sarıldı.'' Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Ben
Science Fictionİçinde özel güçlerin bulunduğu bir hikaye... -- "Kim olduğumu bile bilmiyorum. Neden buradayım bilmiyorum. Sizin yanınıza ait değilmiş gibi hissediyorum. Dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyorum. Bana başka biri gibi davranıyorsunuz. Yoruldum...'' ''Kendin...