"İçimde aşkını hissetmek için sabırsızlanıyorum.
Bir iki içki içip evine gideceğiz."
Kurguyla bağdaştırdığınız şarkıları bekliyorum. 💬
Я люблю тебя ❤️*
Skulptura Bar.
Kapıda, küçücük bir tahtanın üzerinde böyle yazıyordu. Kapı aynı bir evin kapısı gibi kapalıydı, önünde korumalar durmuyordu. Tıklıyordunuz ve sizi evine misafir olarak kabul eden bir ev sahibi gibi güler yüzle genç bir çocuk açıyordu. İsminin anlamı heykel demekti ve bu ismi de kapının önünde, Tanrı tarafından oyulmuş gibi duran, gövdesi eğik ağaçtan alıyordu. Devasa ağacın dalları barın çatısına uzanmıştı.
İlk geldiğim gün ki gibi kalabalık değildi. Tek tük insan vardı. Tek bir masada insanlar oturuyordu, diğer kalabalığı ise garsonlar ve barmenler oluşturuyordu. Bir kız sahnede mikrofonlar ve hoparlörlerle ilgileniyordu. Onun yanında Feliks, bir tabureye oturmuş hafif bir gitar solosuyla beste yapıyordu. Çalmayı bırakıp önündeki deftere sıradaki notaları karaladı.
Albina bizi görmesi için el salladı. Bugün diğerlerinden daha heyecanlı, daha enerjik ve mutluydu. Kocasını evde bırakıp arkadaşlarla dışarı çıkmanın onu genç hissettirdiğini söylüyordu. En fazla yirmi beş yaşlarında bir kadın için bunların iddialı sözler olduğunu düşünüyordum. Ben on dokuz yaşımda, onun günlük enerjisini henüz yakalayamazken gençlikten bahsetmek kulağıma yabancı bir dil gibi geliyordu.
Yorgundum, fakat ilk defa birinin benden daha yorgun olduğunu görüyordum. Viktor altına bilekleri dar siyah eşofmanını geçirmiş, üzerine de bir kapüşonlu almıştı. Tüm gün okula gelmediği için onu evden almıştık. Sabah arayıp hasta olduğunu söylemişti ama sadece geceden kalmaydı. Doğum gününde oturduğumuz duvar kenarındaki masaya geçip sırtını koltuğa verdi ve tek bacağını kaldırıp yayıldı. Başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapadı.
Albina'da masaya yerleştiğinde izin isteyip bankoya ilerledim. Müşteri olmadığı için iki genç barmen birbirleriyle muhabbet ediyor, kıkırdıyorlardı. Sarışın, diğerinden genç olan çocuk boğazını temizleyip elindeki kuruladığı bardağı bıraktı.
"Burada yiyecek bir şeyler bulabilir miyim?" diye sordum. Viktor daha yeni uyanmıştı ve düzgün bir şeyler yiyene kadar da mide bulantısı gitmeyecekti. Bu barı çok sık kullandıklarından yiyecek bir şeylerinde olmasını umuyordum, eğer yoksa da çıkıp dışarıdan almam gerekecekti.
Sarışın çocuk dudaklarını birbirine bastırıp diğerine baktı, o da kafasıyla gitmesini işaret etti. Değişik bir yüzü vardı. Zayıftı, çene ve elmacık kemikleri belirgindi. Gözleri kızarmıştı. Konuşurken ve gülümserken sadece uzun ve sivri köpek dişleri gözüküyordu. Saçlarını hiç düzeltmemiş, karman çorman bırakmıştı. Bir barmene değil de uyuşturucu bağımlısına benziyordu.
"Hamburger verebilirim," diye mırıldandı. Sesi de görüntüsüne tezat gidecek kadar kalın ve toktu. Yine de mırıldandığı için çekici bir tını da duyuluyordu. Eliyle bankonun arkasındaki kırmızı kapıyı işaret etti. Evet dersem içeri girip siparişi hazırlayacaktı ama arkama bakıp Viktor'a göz attığım da hamburgerin pek de iyi bir seçim olmadığını görebiliyordum.
"Orası mutfak mı?" Başını salladı. "Kullanabilir miyim?"
Bu talebin çok fazla gelmediğini bakışlarından da anlayabiliyordum. Ciddi olduğumu anlaması için göz temasımızı kesmedim ve başıyla onayladığında bankonun etrafından dolandım. Aceleyle öbür tarafa bağırdı. "Alex burası sende."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh #1
RomanceNerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir* yarım bir hikayedir