12.Bölüm

5.7K 350 128
                                    

"Tutuklusunuz."

Polislerin ağzından çıkan kelime ortaya bomba gibi düşmüştü. Herkes bana şaşkınlıkla bakarken bende anlamaz gözlerle polislere bakıyordum.

Naz'ın bana çaresiz gözlerle bakıp "Komutanım...."demesi içimi cız ettirse de bulunduğumuz durum içinde neye üzüleceğimi şaşırmıştım.

"Durun tutuklayamazsınız!"diyerek yanıma gelen Sadık Komutanla gözlerim onu bulmuştu. Elindeki telefonu bana uzattı. Bir mesaj vardı ve mesajda "Teslim olma."yazıyordu. Kafam iyice karışmıştı. Lakin böyle durarak bir şey anlayamayacağımız apaçık ortadaydı.

Deniz de öne çıkıp "Ne tutuklaması bir yanlışlık var!"demesi üzerine polis memuru, "Komutanım zorluk çıkarmayın."demişti. Ortamın daha da gerilmesini istemediğim için olumlu anlamda başımı sallamıştım.

Polis belindeki kelepçeyi çıkarttığında başkomiser, polise dönüp "Askerime kelepçe mi takacaksın!"diyerek azarlamıştı.

Sadık Komutan bağırarak "Alamayacaksınız zaten Denizhanı!"diyip silah çekmesiyle Deniz ve Naz da silahını çekmiş buna karşılık polisler de bizimkilere silahlarını doğrultmuştu.

İyice gerilen sinirlerim buna bir dur demem gerektiğini söylüyordu. "Yeter! Kesin şu saçmalığı!"diyerek bağırmıştım ama iki taraf da birbirine doğrulttuğu silahları indirmiyordu.

"Askerim ve polisim birbirine benim yüzümden silah çekemez, indirin hemen!"dedim ama hepsi kararlı bir şekilde duruyor indirmiyordu. O esnada 6 araç daha gelmişti. Benim timim ve JÖH'de gelmiş, hepsi araçlardan inip mevzi almıştı.

Ali abim, Merve abla ve kucağındaki Eymen korku dolu gözlerle olanları izlerken Eymen huzursuz sesler çıkarıyordu. Merve abla, Eymen'in başını omzuna gömerken Gizem "Yeter kesin şu saçmalığı çocuğu da korkutuyorsunuz."diyerek bana destek olmuştu.

İki tarafın arasına girip silahların namlularının ucuna geçtim ve iki tarafa da bakarak sinirle bağırdım.

"Benim akerimle polisim birbirine silah çeksin diye mi o kadar şehit düşüyor! O analar boşuna mı ağlıyor, o annelere nasıl hesap vereceğiz? Biz senin oğlunun acısını unuttuk kendi halimize düştük bizi affet ana, biz birbirimize ancak silah çekeriz oğlunu öldürenlerle savaşmayız mı diyeceğiz! Bakmayın öyle suratıma benim! Söylesenize dağlarda ki itleri amacına ulaştırıp sevindirecek miyiz?"

Silahlar inmişti sonunda ama hâlâ gerginlik devam ediyordu. Gizem "Bu emir nerden geldi?"diye sordu.

"Nöbetçi savcıdan."diyen polis memuru konuşmaya devam ediyordu.

"Bizde istemeyiz komutanımızı alıp gitmeyi savcı hanım ama biliyorsunuz elimizde resmi bir emir var."

Gizem de haklı olduklarını bildiği için bir şey diyemezken o esnada başkomiserin telefonu çalmıştı ve bizden biraz uzaklaşmıştı. Bir iki dakika içinde yanımıza gelen başkomiser "Serbestsiniz komutanım."dediğine tekrar şaşırmıştık. Oyun mu bu? Bir tutuklu diyorlar bir serbest.

Sadık Komutanım sinirle "Siz bizle dalga mı geçiyorsunuz!"derken başkomiser hemen konuya açıklık getirmişti.

"Emri veren savcı hainin biriymiş. Bu yüzden emir geçersizlik kazandı. Kusura bakmayın komutanım."diyip ekibine dönerek toparlanmalarını söyledi. El sıkıştık ve polislerle JÖH araçlarına binip gitmişti.

Bizimkilere dönüp "Komutanlığa gitsek iyi olacak."dediğimde onlar da beni onayladı. Tam kapıdan çıkarken Eymen'in "Amcaa!"demesi ile yönümü ona çevirdim. Kollarını bana uzatmış almamı istiyordu. Hemen kucağıma aldığımda ağlayarak boynuma sarıldı. Olanlar korkutmuştu tabii.

Bir Bordo Bereli HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin