10.Bölüm

6.4K 347 96
                                    

Naz DENİZ

Doktor kalbinin durduğunu söylediğinde benim de nefesim kesilmişti. Zaman ve mekan bulanıklaşmış kulaklarım uğulduyordu. Doktor'un telefonla konuşması, Komutan Sadık abinin sesi kulaklarımda çınlıyordu.

"Naz, kendine gel!"diyerek beni omuzlarımdan sarsan Sadık Komutan ile irkilmiştim ve zar zor kafamı salladım. Doktor, hastanedeki cerrah ile konuşuyordu.

"Vücut kendini kitledi. İşkencelerden dolayı büyük ihtimalle. O yüzden şok vermeyin kalbine!"diyen telefondaki Doktoru pür dikkat dinliyorduk.

"Helikopterin kapısını açın."dediğinde Sadık Komutan hemen açtırmıştı. Doktor ise telefonu kapatıp kalp masajına başlamıştı.

Denizhan'ın solgun yüzünü izlerken içimden "Açın gözlerinizi komutanım! Siz Denizhan Özgençsiniz!.. Kendinize gelin!"diyen çığlıklar yükseliyordu. Dışardan gelen rüzgar her bir zerremi diken diken ederken ellerim kıpkırmızı olmuştu sıkmaktan.

Doktor'un birden bize dönüp "Kalbi geri geldi!"demesiyle sanki kendimi dalgaların üstüne bırakmış gibi rahatladım. Sadık Komutan ile sevinçle birbirimize bakarken Doktor hızlı hareketler ile aletleri ayarlıyordu.

Birkaç dakika sonra hastanenin çatısına iniş yapmıştık. Gelen doktorlar arasında tanıdık bir yüz görmemle sevinmiştim. Siyah saçları, kumral teni ve kahverengi gözleriyle bu çocukluk arkadaşım Ceydaydı. Beni farkettiğinde hemen yanıma geldi.

"Naz!"dediğinde mecburen sözünü kesip "Ceyda sonra uzun uzun konuşuruz. Şimdi lütfen yaralı olan komutanımı kurtar."dediğimde içtenlikle gülümseyip ellerimi sıktı ve "Tamam. Merak etme..."diyip Denizhan Komutan zaman kaybetmeden ameliyathaneye getirdiler. Ben ve Sadık Komutan da çaresizce bekliyorduk.

Yanımıza doğru telaşla yaklaşan bir adamla Sadık komutan ayağa kalktı. Denizhan'ın abisine haber verilmişti, o olmalıydı.

"Sadık, Denizhan nasıl? Doğruyu söyle..."diyen adamın her halinden korku ve endişe akıyordu.

Sadık Komutan sakinleştirmek için omuzlarından tutup onu bir köşeye oturturken "Ali tamam sakin ol. Daha ameliyat bitmedi ama iyi olacak. Kardeşini tanımıyor musun lan? Ne keçidir o..."diyordu.

Birbirine destek olurken bir şeyler deme ihtiyacı hissederek yanlarına gittim. Gözler bana döndüğünde "Naz Deniz..."diye önce kendimi tanıttım ve devam ettim.

"Ben daha yeni Denizhan Komutanın askeri oldum. Onu sizin kadar iyi tanımıyorum ama geldiğimden beri onun hakkında öğrendiğim en iyi şey Karadeniz gibi inatçı olması. Askerleri ona efsane diyor. Efsanelere bir şey olmaz Ali abi..."dedim buruk bir gülümsemeyle. O da aynı şekilde bana karşılık vermişti. Şimdi yine beklemekten başka yapacağımız bir şey yoktu.

***

Sadık EĞRİOĞLU

Hepimiz dağınık bir şekilde bir köşede oturuyorduk. Kimseden çıt çıkmıyorken koridorda yankılanan topuk sesiyle gözlerimi yerden ayırdım. Topuk seslerinin sahibi karşımda duruyordu. Siyah kalem eteği, beyaz gömleği ve üstüne giydiği siyah ceketi, omuzlarına dökülen dalgalı siyah saçlarıyla savcı Gizem Korkutoğlu karşımda duruyordu.

Ben kitlenmiş bir şekilde bakarken "Yüzbaşım, durumu nasıl?"diye sorduğunda kendime gelip "Bilmiyoruz, ameliyatta."dedim.

Yanımıza gelen Naz'a elini uzatıp "Savcı Gizem Korkutoğlu."diyerek kendini tanıtmasına elini sıkarak Naz da karşılık vermişti.

"Teğmen Naz Deniz."

Sonra yine herkes sessizliğe gömülmüştü.

***

Bir Bordo Bereli HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin