14.Bölüm

6.3K 286 184
                                    

Denizhan ÖZGENÇ

Aniden gelen telefon yüzünden yüzlükler takılır takılmaz kendi nişanımdan hemen çıkmak zorunda kaldım. Aldığım telefon gizlilik içeriyordu ve tek öğrenebildiğim şey İzmirde olduğumdan Deniz ile birlikte İzmir Özel Kuvvetler Komutanlığına gitmemiz emredilmişti. Bizde apar topar soluğu komutanlıkta almıştık haliyle.
Komutanlığa girip nöbetçi subay eşliğinde nöbetçi amir komutanın odasına doğru ilerlerken Deniz "Patatesli börek yiyecektim ben yaa!"diye söyleniyordu kendi kendine. Odanın önüne varınca dirseğimi Deniz'in karnına hafifçe geçirerek uyardım. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde tekmilimizi verdik. Komutan yanımızdakı subayı gönderdikten sonra hoşgeldiniz faslını kısa tutup bizi masasının yanına çağırmıştı. Bilgisayardan kırmızı bültenle aranan bir it gösterdi. Hafif kırlaşmış saçları, çenesinde küçük bir top sakalı, çevresi kırışmış gözleri ile ellilerin ortasında gibiydi.
"Kod adı:Kara. Bu it Almanya topraklarına sığınmış. Fakat geri iade talebi yapmamıza rağmen saçma sapan nedenlerle Almanya bizi geri çevirdi."
Pür dikkat komutanımızı dinlerken oturduğu yerde geri yaslanıp bize dönerek devam etti anlatmaya.
"Sizin göreviniz Almanyaya sivil gidip bu adamın infazını gerçekleştirmek. Çok gizli olacak bu oparasyon. Yakalanmanız durumunda şahsi sorunlardan kaynaklı öldürdüğünüzü söyleyeceksiniz ve devletimizi karıştırmayacaksınız. Orda ihtiyacınız olacak her şeyi de sizi karşılayacak kişiden temin edeceksiniz ve sonra tek başınızasınız." Görevimiz gayet açık ve netti.
"Emredersiniz komutanım."dediğimizde "Bir buçuk saat sonra uçağınız var."diye ekledi ve çıkıp hazırlanmamızı emretti. Kafa selamı verip odadan çıktığımızda kapının önündeki nöbetçi subay bizi üstümüzü değiştirip sivil kıyafetler giyebileceğimiz bir odaya getirdi. Odaya girdiğimizde 2 tane takım elbisenin bizi beklediğini gördük. Hoşnutsuzca burun kıvırmadan edemedim. Takım elbise giymekten nefret ederdim ben! Görev için Denizhan diye kendime telkinde bulundum.
"Lan o değilde yemek yiyemedik doğru düzgün."diyen Deniz'e sert bir şekilde bakarak "Lan oğlum sen manyak mısın? Ben nişanımdan apar topar çıktım, ayak üstü yüzük taktık senin derdin yemek mi lan?"dedim asabi bir şekilde.
Deniz olumlu bir şekilde başını salladığında sabır çekiyordum. Adam her durumda midesini düşünüyordu!
Derin bir soluk vererek "Şimdilik bunları düşünmeyi bırakıp şu önümüzdeki operasyona adapte olalım. Fazla zamanımız yok bir yandan da giyinelim."dedim. Hazırlanırken bir yandan da ne yapacağımızı gözden geçiriyorduk.
"Deniz bu görev hiç kolay olmayacak."dediğimde Deniz "Hangi görevimiz kolaydı ki?"diye yanıtladı beni. Haklıydı, bizim mesleğimizde kolay olan hiç bir şey yoktu ama başarması da imkansız değildi. Başımla Denizi onaylayarak devam ettim.
"Evet adresi elimizde ama oraya varınca neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz ve en önemlisi de sadece iki kişiyiz. Ayrıca asla yakalanmamalıyız. Adrese bakınca düşündüm de belirtilen yerin çok işlek bir yer olmadığını hatırlıyorum hayal meyal. Ama bir şekilde kendini sağlama almıştır o piç. O yüzden hızlı bir plan yapmalıyız."
Deniz, gömleğini iliklerken "Aklında ne var?"diye sorduğunda aklımdakileri ona da anlattım. Hazırlanır hazırlanmaz da bizi bekleyen araç ile vakit kaybetmeden havaalanına doğru yola çıktık.
***
ALMANYA

Havvaalanında bizi Türk konsolosluğunda çalışan birisi karşıladı. Bize bir araba anahtarı ile 2 gün sonrasına geri dönüş biletleri verdi ve aracı gösterip yanımızdan uzaklaştı. Beyaz eski model valkswagen bizi bekliyordu. Yavaş adımlar ile araca doğru gittik. Deniz şoför koltuğuna oturdu vakit kaybetmeden. Arka koltuktaki valizi görüp arkaya geçtiğimde Deniz hareket etti. Bu sırada bende valizi açtım. Valizde küçük bir miktar para, silah ve sızacağımız binanın krokileri vardı. Bir krokiye bu kadar sevineceğimi bilmezdim doğrusu. Yol boyunca dikkatli bir şekilde krokiyi inceledim.
Deniz gireceğimiz binaya yakın bir yere aracı çekti ve binayı gözetlemeye başladık. Çünkü Alman hükümeti bu adamı bize teslim etmiyorsa illaki tedbirini almıştır diye düşünüyorduk. Bu yüzden hangi zaman aralığında kontrole gelip gittiklerini, itin gün içerisindeki hareketlerini izlememiz gerekiyordu. Böylece gergin bekleyişimiz başlamıştı.

Bir Bordo Bereli HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin