26

1.5K 53 27
                                    


Sabah gözlerimi her zaman ki gibi sıkı bir bıkkınlık ile açtım yanımda yayılmış bir şekilde uyuyan egeye bir bakıp banyoda rutin işlerimi hallettikten sonra erva ile boranın odasına gittim erva çoktan uyanmış balkonunda bacaklarını birbirine çekmiş oturuyordu bora ise uyuyordu aynı çocuk gibi yanına gidip onun gibi oturdum o kadar dalmış ki yanına oturduğumu yeni algılamıştı 

"meleğim ne oldu"

"hiç"

"ne demek hiç ben bilirim güzel kızımın neye üzüldüğünü söyle bakalım anneler hisseder"

"anne ben ölecek miyim"

"o nereden çıktı öyle bir tanem" deyip kollarım arasına alırken ölüm kavramını düşündüm genci yaşlısı çocuğu bebeği demeden herkesi karanlığına alan o ölüm kavramını düşündüm  

"bu nereden çıktı bakalım"

"anne leptopta gördüm notunda" evet ya benim hastalık ile ilgili olan yazımı görmüştü 

"hayır bebeğim sen ölmeyeceksin tamam mı şimdi üzerini giyineceksin okuluna gidip kızlar timi ile dedikodu yapacaksın" deyip yanağına öpücük kondurduğum da oda tamam anlamında başını sallayıp dolabından giysilerini seçtikten sonra ders programını hazırlamaya başladı boranın yanına gidip yanağına öpücük kondururken o ise kafasını yastığa gömmeyi tercih etti  

"fındık uyan hadi" deyip dürtüp odama gittim ne giyebileceğime bakarken spor giysilerimi seçip giyindim saçlarıma kısa bir fön attıktan sonra tamamdım (multide var hepsinin giysileri) aşağıya inip güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra ege kravatını takmaya çalışıyordu 

"ya Hazal şunu taksana" böyle aynı deli danalara benziyordu zaten sabah sabah kravatını düzeltirken o ise beklenmeyecek bir şekilde yanağıma öpücük kondurdu ister istemez gözlerim büyürken o ise zevkle sırıtıyordu omuzuna bir şaplak attıktan sonra yeniden yemekleri yerleştirmek için masaya tezgaha döndüğüm sırada pis pis şeyler söylüyordu amacı beni utandırmaktı bu adamın cidden o sırada erva ile borada beraber el ele tutuşmuş masaya oturmuşlardı bende yanlarına oturup herkes sessizce yemeğini yemeye başladı yemekler bittikten sonra çocuklar dışarıya çıkmıştı bizde hazırlanıp yanlarına çıktık arabanın arka koltuğuna erva ile borayı yerleştirdikten sonra kendimde egenin yanına oturdum yaklaşık 10 dakika sonra okula geldiğimizde çocuklar ile vedalaşıp hastaneye sürdük tedavi yollarını konuşacaktık hastaneye geldikten sonra ben önden egeyi beklemeden yürümeye koyuldum o ise elimi tutmak ile yetindi elimi ne kadar çekmeye çalışsam da bırakmıyordu biz hastaneden girerken selim ise elinde bir kutu ile çıkıyordu egenin elinden çıkıp selimin peşinden koştum

"selim" diye seslendiğimde gözlerime buruk bir gülümseme ile baktı 

"üzülmüyorum ben çıkıyorum hayatınızdan yeniden aile tablonuza tam gaz devam edin"

"nereye gidiyorsun ki"

"yurt dışından çağırdılar benim içinde iyi oldu ervaya geçmiş olsun şimdiden"

"teşekkür ederim ama ben böyle olmasını istemezdim özür dilerim" dediğimde elini yanağıma atıp okşadı gözümden bir damla yaş akarken parmağı ile sildi gözyaşımı

"ben seni sevdim her zaman yapacak bir şey yok kader işte demek ki olmayacakmış ağlama hayatının hiçbir yerinde olur mu seni asla unutmayacağım" deyip yanımdan ayrıldı bu kadar mıydı gitmiş miydi şimdi gerçi oda haklı sevdiği kadının başkasıyla olmasını mı izleyecekti ki yanıma gözlerinden ateş fışkıran ege gelip bileğimden tutup  beni sürüklerken bileğimin acısından daha çok kalbimin acısı ağır basıyordu başhekimin odasının önüne geldiğimizde 

ZORAKİ KOCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin