"sen beni karartansın hem karartıyorsun hem aydınlatıyorsun evet belki ben iyi bir adam olmayabilirim ama senin iyiliğin için zamanı gelince öğreneceksin bunu zaten şimdi sana soruyorum benim karanlığımda ki ışık olur musun ?"...
Sabah gözlerimi yorgunlukla araladım dün ki geç uyumamdan dolayı ağlamamdan dolayı emiri düşünmekten acaba ne yaptılar ona düşünmeden edemiyorum sonuçta ben evden ayrıldığımda yanı başımda o vardı hayatımda o vardı yataktan halsizce bacaklarımı aşağıya sarkıtıp sonunda kalktım bugün kına gecem vardı büyük ihtimalle evde yapacaktık eve kızları arkadaşlarımı çağırıp oynayacaktık işte birde egenin annesi kuzenleri falan elimi yüzümü yıkayıp rutin işlerimi hallettikten sonra dolaptan ne giyebileceğime bakıyordum(multide var) aşağıya doğru inmek için bacaklarımı harekete geçirdim aşağıya indiğimde herkes kına için hazırlık yapıyordu ben daha kınamın nerede olduğunu bilmiyordum ki öğrenmiş oldum zaten kına benim kınam değildi ölü olan hazalın kınasıydı mutfağa geçip sütlü coco pops yedim çok seviyordum bunu hala aklımda biraz biraz emir kalırken egeyi aradım belki bana onu gösterebilirdi ilk çalışta telefonu açan ege
"ege"
"güzelliğim sen bilir miydin bu numarayı"
"ege ya şey diyeceğim"
"ne diyeceksin" dediğinde sesi söyle de seni bir öldüreyim der gibiydi
"bana emiri göstersen olur mu seninle birlikte gidelim hatta ama çok merak ediyorum"
"hayır" bu kadar anlayışsız oluşu sinirlerimi bozuyordu telefonda uzun bir sessizlik olduktan sonra
"ne istersen yaparım bir kere ege sadece bir seferlik" telefondaki sessizlik biraz daha sürecek sanırken egenin sesiyle heyecanım ikiye çıkmıştı
"tamam o zaman hazırlan geliyorum"
"tamam" deyip suratına telefonu kapattıktan sonra sabırsızca tırnaklarımı yerken bir yandan da egeyi bekliyordum hadi ama 15 dakika sonra kapının önünde bir araba fren sesi durduğunda evdekilere söyleme gereği bulduğum için
"ben çıkıyorum" diye bağırdım annem koşarak gelirken
"nereye"
"egeyle bir yere kadar gideceğiz" diye geçiştirdikten sonra kapının önüne çıkar çıkmaz egeyi arabanın içinde bana bakarken bulduğumda hızlı hızlı koşarak arabasına bindim koşuşuma gülmüş olması lazım çünkü ördek gibi koşmuştum ve mutasyona uğramış gibiydim töbe
"hayırdır pek bir enerjiksin" egeye tebessüm ederek
"arkadaşımı göreceğim gece hiç uyumadım" dediğimde kaşları çatıldı dişlerini sıktığını gerilen çenesinde bile anlıyordum bugün aslında benim aksime siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giymiş siyahların adamı gibi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
boynundaki anahtara bakıp
"evinin anahtarını kaybetmeyeyim diye boynuna mı astın" diye dalga geçsem de bana verdiği bir cevapla kapak olup koltuğa iyice sinmiştim
"yok canım o senin kalbinin anahtarı ama sadece bende duruyor işte millete belirtmek istedim kalbinin bana ait olduğunu" bu cevaptan sonra hiçbir şey diyememiştim o ise yola bakarak 32 diş sırıttı salak çok komik diye içimden cevap vermekle yetindim ormanlık bir alanda ağaçlar tarafından çok güzel saklanan depoya baktım ege elimi tutup deponun içine beni sürüklerken çok merak ediyordum içimde koşan atlara durun demeye çalıştım ama durmadılar sonunda kasvetli içi kasvetli olan depoya baktığımda sağımızda ve solumuzda karanlık iri yarı korumalar vardı
