Bölüm 19

3.5K 442 48
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...

Birkaç gün boyunca ormanda gezinmelerinin ardından en sonunda bir grup insanla karşılaşmışlardı. Casus'a kısa yoldan ulaşmaya çalışan insan tüccarlarıydı. Gideon'un ufak müdahalesi insanların salınmasını sağlamıştı. Bu arada kendilerine kıyafet tedarik etmiş ve biraz para kazanmalarını sağlamıştı.

Köle kıyafeti daha önce hiç giymemişti. Düşündüğünden daha... Teşhir edici...

Söyleyecek hiçbir şeyi yoktu...

Kıyafet tek parça bir elbiseydi ve belinden bir kemerle tutturuluyordu. Ancak ince beyaz kumaş bedenini son derece açık ediyordu aynı zamanda. Boynundan bir iple bağlanıp bacaklarına kadar uzanıyordu. Ayrıca boynunda tasma vardı.

Gideon bunun göze pek batmayacağını düşünüyordu. Casus, köle ticaretinin son derece yoğun olduğu bir yerdi. Bütün dünyadaki en iyi gladyatörler ve köleler buradan çıkardı. Gideon'da burada satılmıştı Jaegar hanesine.

"Ellerini önünde birleştir ve her daim başın öne eğik olsun" dedi sakin bir şekilde ona bakmadan. Onunda üzerinde tek parça bir elbise vardı. Dizlerinin üzerine kadar uzanıyordu ve belinden bir kemerle tutturuluyordu. Öfkeli bir şekilde ellerini iki yana açtı. "Azalin erkekleri kadınlar gibi giyinmeyi çok seviyor olmalı" dedi öfkeli bir şekilde.

Aslında o bir elbise değildi ancak genç kadın bu konuda onunla tartışmayacaktı. Akşam saatlerine kadar şehrin dışına olurlardı. Oradaki Juno tapınağına katıldığında kendisi gibi rahibelerle olabilirdi.

Fabian, derin bir nefes aldı. "Sen nerelisin?" diye sordu en sonunda üzerindeki kıyafetlere bakarak. Belli ki ne giyerse giysin bütün yaralarına rağmen çok erkeksi görünecekti.

"Makedonya"

Ormanın çıkışına doğru yürüdüler. Bazı konularda gerçekten ağzı sıkı oluyordu. Genç kadın onun arkasından yürümeye başladı. İkisi de sessizce şehre doğru ilerlediler.

Casus'un hemen dışındaki kapılarda nöbetçi askerler duruyordu. Şehirden geçmek isteyenleri inceliyorlardı. Bu şekilde güvende olacaklarına emin değildi. Bu askerlerden herhangi biri onu tanıyabilir ve Nevius'a haber verebilirlerdi.

Fabian tedirgin bir şekilde onun eline uzandı. Birbirlerine dokunmaktan her zamankinden daha fazla kaçınıyorlardı. Genç kadın onun bileğine dokundu ancak hemen geri çekindi. "Bizi tanıyabilirler" dedi endişeli bir şekilde.

"Gözlerinin içine bakma yeter" dedi Gideon sakin bir şekilde. Hala ona bakmamıştı. "O renkteki gözler yeterince dikkat çeker"

Sesindeki öfkeye karşılık genç kadın başını öne eğdi. Gözlerinin dikkat çektiğini biliyordu. Azalin halkının çoğu renkli gözlere sahipti ancak bunun yanında bile menekşe mavisi çok nadir bir renkti. Babasının söylediğine göre annesi ve onun ailesi de bu renkte gözlerle kutsanmıştı.

Gideon'un öfkesinin kendisine karşı olmadığını biliyordu. Göldeki o günden sonra hep böyleydi. Lavinia, bir keresinde tatmin edilmeyen arzuların erkekleri öfkelendirdiğini söylemişti. Özellikle de bir kurtadamın dolunaydan sonra iştahının yerinde olduğunu herkes bilirdi.

Ağzını açmaya korktuğu için bunlar olmuştu. Eğer tapınakta kalmazsa sonsuza kadar onunla olurdu. Gideon'dan başka gidecek yeri kalmazdı. Eğer William yaptıklarını babasına anlatırsa o zaman Azalin'de düşman bile kabul edilebilirdi.

DÖNÜŞÜM SERİSİ 1. KİTAP- GLADYATÖR OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin